Site icon Cenap Başman Axoy RA Bilgelik Öğretisi

Ruhsal tebliğler – 70 Sayfa

 

FASİKÜL 1

21. YÜZYIL ADEM SİKLÜSÜNÜN CEREYAN ETMESİYLE İLGİLİ RUHSAL PLAN TEBLİGATIDIR.

Bütün ezoterik tedrisatların bilgilendirme kaynağı olan yüksek ruhaniyetler (R.İ.M.) adına bildiririz ki maddenin kesif varyasyonik katmanlarından müteşekkil bulunan kozmik dünya planının etkisinde bulunan arzınız, dini terminolojik ifadeyle “Cehennem” in ta kendisidir. Şimdiye kadar bunu halen anlayamamış olanlara tekrarlıyoruz, kozmik planlar etkisinde bulunan muhtelif zamanlara uygun düşen mekanlardan hiç birini cehennem diye vasıflandıramazken bunu sadece dünya planeti için kullanmamızın elbette çok mühim bir sebebi olmalıdır, bu belirttiklerimiz altında neler yatmaktadır şöyle derin bir şekilde düşününüz.

Yüce Varoluş’un ruhsal görgü, tecrübe ve zapturaptı sağlanılan bu yegane planette, ruhsal seviyesi vasat ve vasatın altında olan varlıkların plan yüceltmesi esasına dayanan eğitimi, kozmik islahatı söz konusudur. Üzerinde bulunduğumuz planet tekamül zaruretinden dolayı belirli kozmik liyakata haiz varlıkların bizzatihi seçeceği kozmik bir ekoldür.

Cehennem nasıl seçilirmiş diyenlere bir sözümüz olacak, cehennem diye vasıflandırılan kozmik tekamül planına dahil olan planetinizde enkarne olarak kendi tekamül seviyelerini yüceltemeyenler cehennemden de beter bir ortamda bulunmaktadırlar, planetinizde kavuşulması gereken “Kozmik Şuur Bilinci” ne başka bir kozmik planette kavuşulması istenmemektedir. “Kozmik dünya tekamül planı” vasat ve vasatın altında bulunan varlıkların istifade edebileceği ruhsal görgü ve tecrübenin sonunda kozmik kişiliklerine kavuşturabileceği kozmik tekamül planıdır. Kozmik dünya tekamül planına kendilerini bizzat dahil etmeyen varlıkların kozmik kişiliklerine kavuşma imkanı yoktur. Yeryüzünde kendi hayatlarını “Cennet” denilen kozmik şuurla yaşanılan ortamlardaki hayata dönüştürmeye çalışanlara sesleniyoruz. Cehennem diye de vasıflandırabileceğiniz kozmik dünya tekamül planı ancak Yüksek Ruhaniyetler Birliği’nin tayin etmiş olduğu o özel günde cennet diye vasıflandırılan planetler gurubuna dahil edilecektir. İltihakı sağlayıcı eforları gösterecek olan plan aynı zamanda 1990 dünya senesinin başından itibaren bazı irtibat kanallarını vasıta ederek gereken bilgilendirmeyi de yapmaktadır. Planın hitamında bir takım yüzleri karaların nasıl bir kozmik tekamül planına dahil edileceği sizleri enterese etmesin, siz yüzleri ak olanlardan olmaya bakınız. Eğer her nasılsa yüzleri karaların nasıl bir tekamül planına dahil olacağını düşünüp duruyorsanız biliniz ki siz kendi kendinizden şüphe etmektesinizdir. Sizleri hayıflatan, kaygılar içerisine sürükleyen ne olabilir? Yeterince cehennem azabı çekememiş ve cehennem diye vasıflandırılan kozmik dünya tekamül planının etkisinde bulunan planetinizin üzerinde yaşamı mümkün kılan kozmik üst seviyeli tekamül planına dahil olamamak mı? Öyleyse niçin getireceği bütün sınırsız imkanları nazarı itibara alarak bihakkın olarak cehid vermiyorsunuz… hayıflanıyorsunuz, kaygılanıyorsunuz? Öyleyse siz üzerinde bulunduğunuz planette her yaşantınızı yapay olarak cennet kılmaya baktınız, çıkarcı zihniyetiniz, bencillik damarınız, şımaran egonuz, sinsi tavırlarınız hep bunu vurguladı ki şimdi korkuyorsunuz. Yüzünüz ak mıdır, vicdanınız rahat mıdır? Allah’ın kulu gibi yaşadınız mı, sizi şimdiye kadar hep maddenin verebilecekleri ilgilendirmedi mi? Cehennemdeki azap bir tarafınızı sararken öteki tarafınızı da Allah için azaba soktunuz mu? Hep rahatlık istersiniz, hep lüks, safahat, maddi zenginlik istersiniz, şaşalı, debdebeli, renkli hayat sürmek istersiniz… İşte bunları isteyenler biliniz ki ruhen tecrübesizlerdir, işte bunları isteyenler biliniz ki vicdanen sefillerdir. Siz vicdanı sefilliğin nasıl bir şey olduğunu nereden bileceksiniz? Siz belirtilen sefaletin nasıl bir hazin tablo oluşturduğunu geliniz de burada seyrediniz. Sizler üzerinde bulunduğunuz planette yaşarken kendi kendinizin zebaniliğini yapıyorsunuz, kozmik dünya tekamül planının ölüm-doğum sirkülasyonundan kendinizi atalet ve miskinliğin, bencilliğin sebebiyet verdiği kısır halden dolayı kurtaramıyorsunuz. Cahilsiniz, görgüsüz ve tecrübesizsiniz, bunun için kendi kendinizi hep geri tekamül fraksiyonunun vicdanen sefil bir üyesi kılmaktasınız. Artık kozmik vazifelilerinize dahi yaka silketir davranışlar arz etmektesiniz. Şimdiye kadar bu kozmik vazifelilerinizin bir çoklarını katleden, dışlayan, hakir gören geri zihniyete sahip olanlarınız halen aranıza planet spatyomundan tekrar tekrar reankarne olup durmaktadırlar. Asırlardan beri reankarne olup ömürler tüketenlerinizin mukadderi işte böyle çok mühim sebeplerden dolayı bizzat kendileri tarafından tayin edilmiştir. Kozmik vazife planına dahil olan Yüksek Ruhaniyetlerin, sizlere yardım etmek babında fedakarca nasıl geri yaşantılara katlandıklarını bilemezsiniz. Onlar kozmik dünya tekamül planına dahil olmadıkları halde sizlerin tekamül fraksiyonuna alçalmış, İlahi Misyon’un icabatına uygun olarak cehidler veren Yüksek Kozmik Liyakat sahibi varlıklardır. İlahi Misyon uğruna çekecekleri cehennem hayatları onlara vız gelir hatta bu onları çokta mutlu eder. Onlar sizlerden çok çok daha sefil ızdıraplı yaşamlar sürdürmeye tahammüllüdürler. Onların nasıl fedakar varlıklar olduklarını ne sizler anlayabilirsiniz, ne de bizler sizlere kifayetsiz anlatım aracı olan dünyasal sözcüklerle anlatabiliriz. Maddenin kesif varyasyonik katmanlarından inşa edilmiş olan kaba bedeniniz yüksek planet yaşamlarının sürdürüldüğü kozmik planlardaki varlıklarda bulunan kozmik yüce algıları mahpes tutuyor… Cehennem diye vasıflandırılan dünya planeti üzerinde yaşayabilmeniz için kullandığınız kaba maddi beden bütün orijinal ruhi hususiyetlerinizi darlaştırıyor, karartıyor ve sizleri o ortama uygun birer varlık haline getiriyor…. Şuurunuz, cevherce karalı olan latif bedeniniz ve bütün bunlara paralel olarak karanlık ve darlık arz eden bilinciniz sizleri cehennem diye tabir edilen bir ortama amin diyen bir topluluk haline getirmeye yetmiştir. Bütün bunlara rağmen karalı olan her bir şeylerinizi aydınlatan, açan, saflaştıran varlıklardan istifade edebilirseniz, sizleri o ortama bağlayan kısır döngüden kurtulabilirsiniz… Böyle bir mekanizmanın cariyetinden kurtulabilenler, böyle bir mekanizmayla ilgili eprövü başarıyla bitirenler kendi kendilerini cehennem diye tabir edilen kaos ortamından kurtarabileceklerdir. Kozmik dünya tekamül planına dahil olan planetinizin kozmik enversiyonu çok yakındır. Bu kozmik enversiyonun sonunda üç buutlu kesif maddesel formasyon arz eden planetiniz, çok yüksek kozmik frekansa haiz bulunan maket formuna dönüşecektir. Bu formasyon dünya planeti için değişmez mukadderi bir zarurettir. Bu formasyon dünya planetini ve onun dahil olduğu kozmik dünya tekamül planının etkisi altında bulunanları ilgilendiren kozmik bir mukadderi bir haldir. Bu mukadderi hal plansal bir devinimin belirli hayat öykülerinden sonra tamamlanması ve inkılabıdır. Her varlık ilk önce kendi Rabbine kul olmasını bilmelidir ki inkılabın semeresine layık olabilsin, her varlık kendi Rabbinin yüceliğinin bilincine varmalıdır ki, Rabbinin bilincine iltihakla ikileşimini birleyebilsin. Evet ikiler bir olmalıdır ki yüceliklerden yüce kozmik kişiliğin bilinci kendi varlığını gösterebilsin. Kendi kendinizi geri planlarda mahpes kılan ne çok gereksiz şeyler istiyorsunuz, isteyiniz, isteyiniz, isteyiniz istedikleriniz kendi kendinizi bağlarken bir diğerlerine zarar vermediğinizi mi düşünüyorsunuz… Siz istediklerinizi gerçekleştirmeye koyulurken başkalarını da bu işe alet ederek onları ters yüz ederseniz bunun vebalini de siz yüklenirsiniz. Bu en büyük Yasa Koyucu’nun değişmez bir yasasıdır.

Mukadder olanı seçebilirsiniz ama bu işlemi yaparken bir başkasını da madur etmeyiniz. Seçici olurken ufkunuza bakmalısınız. Seçiniz, seçiniz bu sizin en tabi olan hakkınız, irdeleyiniz, tahkik ediniz, enine konuna araştırınız… göreceksiniz ki her cihetten araştırabileceğiniz çok şeyler vardır. Bunlar sizin ufkunuzun açılmasına yarayan gerekli materyallerdir. Sebepsiz hiç bir şey var edilmemiştir. Her bir şeyin mutlaka bir çok cihetten inkişaf etmesine yarayan gerekli materyaller mevcuttur. Bilirsiniz ki aslında yararlı ve zararlı ifadeleri sizlerin dahil olduğu kozmik dünya tekamül planında üzerinde durulan göreceli terimlerdir. Sizler hep bu ifadelerin, bağlı şuurunuzda oluşturduğu kavramlara değer verirsiniz ve o kavramların dahilinde hattı hareketinizi tayin eder, devam ettirmeye çalışırsınız, halbuki görecelliğin çok çok ötesinde bulunan serbest şuurunuz (kozmik şuur) bütün bu göreceli ifadelere dayalı olan kavramlardan beri olarak küresel ve evrensel görüşler arz eder, ayrıca ruhsal imajinasyon kabiliyetine istinat eden tavırlanmalar da cabası… Ruhsal imajinasyon kabiliyetinin bağlı şuurla arz edebilen cüzziyati sizlerin maddi kesafeti yoğun olan dünya planeti üzerinde yaşamınız esnasında gerekli olan işlevi göstermektedir, ancak bu külli imajinasyon performansının yanında çok çok sönük kalmaktadır. Dar ve karanlık şuur performansı seviyesinde beliren ruhsal imajinasyon ancak dünya ortamında bir takım alet edavatın da vasıta edilerek bir çok dünyasal yapıt elde etmede faydalı olur. Halbuki ruhsal külli imajinasyonun performansı öyle kozmik bir ölçüdedir ki küresel tesir sağlar. Her kozmik boyuttan belirli değişkenlerin yaratılmasıyla ilgili müessiriyete haiz fonksiyon gösterebilir. İnşa edilecek kozmik yapının ruhsal şuur ile tahayyül edilmesi yeterlidir. Bu kozmik yapının hammaddesi süptilitesi çok yoğun olan kozmik cevherdir. Ruhi imajinasyonun mahiyetine göre ruhun hakimiyeti altında bulunan bu cevher muhtelif müşekkeliyette yapı belirtebilir. Çok esnektir, cevvaldir, şekilden şekile girer, seyyaliyet meyanında fraksiyon belirtir, tüm fiziki kainatların inşa edilmesinde yapı taşıdır. Sizlerin devasa yapılar diye nitelendirdiğiniz yıldız, planet, uydu gibi kozmik yapılar hep muhtelif fraksiyonda bulunan kozmik cevherin ruhsal imajinasyona dayanan bir faaliyetle kesifleştirerek tezahürat bulmasıdır. Bu devasa nitelikli yapıların tümü yüksek ruhaniyetlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan kozmik galaktik sistemlerdeki muhtelif kozmik yapıları bir arada tutabilen müessir bir tahayyül fonksiyonu arz edebildiği gibi, bu sistemdeki her türlü idari fonksiyonu da cari kılar. Tanrısallığın verdiği imkanlara dayalı olarak İlahi Tesir şoklamalarını yine bu imajinasyon mekanizmasıyla gerçekleştirir. Bu imajinasyona Tanrısal İmajinasyon da diyebilirsiniz. Süptilitesi dördüncü zamanın, dördüncün devrine yaklaştıkça daha da yoğunlaşacak olan fiziki kainatınızın vibrasyonel dengesi tamamlanmaktadır. Yani sizlerin tabirinizle artık arzınız üç buudlu vasat sistemden çok buudlu süper sistem belirten ve muhtelif kozmik boyutlarca tesir gösterebilen kozmik dengeye oturacaktır. Vibrasyonları bu yeni kozmik vibrasyonel dengenin icabatına şayan bir safiyette bulunan perispiral varlıkların 21. Yüzyıl Adem Modeli klasında süptil kainat üzerindeki yerleri şimdiden belirlenmiştir. Bunlar dördüncü zamanın, dördüncü devrinin hitamından sonra gelen yeni kozmik evreye dahil olacak olan süptil kainatın sakinleri olan öncü varlıklardır. Bunlara içinde bulunduğumuz kozmik dünya hulus döneminde çok acayip nazarlarla bakılabilir ve hatta bunlara deli, cinlenmiş, sapıtmış, oynatmış gibi kaba tabirlerle teyakkuzda bulunulabilir, ancak unutulmamalıdır ki aklı bir karış havada, ruhsal tecrübe ve görgüden yoksun olan beşeriyet hep ne oldum iklimine göre hareket etmede ve geleceği nazarı itibare almadığı için yeniliklere ayak uyduramamaktadır. Elbettedir ki yenilikler beşeriyetin alışılagelmiş olan bütün vasat seviyedeki realitik konumlarını değiştirebilecek niteliktedir. İşte bu vaziyette kendilerinin tabiriyle onlar için bir sıkıntıya girmek söz konusudur. Ancak sıkılmadan, azap duymadan, çilekeş ortamın her türlü çilesini çekmeden o ortamdan kurtulmayı beklemeyiniz. Eken biçecektir, evet ancak ne eksik ne fazla, layık olan layık olduğunu bulacaktır, layık olanın kendi layığını seçmesi serbesttir. Kozmik mukadderat sizlerin anladığı gibi sert çizgilerle herhangi bir satıh üzerine belirlenmemiştir. Şeraitleri yerine getirilen her oluşum mutlaka hiçbir ertelenmeye mahal verilmeden tahakkuk eder. Bu kozmik İlahi bir prensiptir. Hasadda alınacak ürünün cinsi ekimi yapandan bellidir. Ekimi yapan kişi ekimi nasıl, nereye ve niçin yapmaktadır? Beşeriyet bu kadar basit bir irdelemeyi dahi yapmaktan aciz bulunmaktadır. Miskinlik damarlarınızda dolaşan kanın adeta her molekülüne sinmiş gözükmektedir. Süptilleşerek az çok süptillik arz eden perispiral bedeninizin vibrasyonlarını gereken kozmik ölçülere kavuşturabilirsiniz ama bu miskinlikle katiyetle gerçekleşemez. Çalışmalısınız, cehidler göstermelisiniz, ruhsal konularda her cihette aydınlanmalısınız. Beşeri ahvallerle meşguliyet arz edenlerin ahengine kapılmayınız. Beşeriyet genellikle kısır döngüye uğramış ve hususi tedrisi gayelerinden saptırılmış, yozlaştırılmış dokümanlarla kendi kendini meşgul etmektedir. Her biri kendi devirlerince gerekli olan kozmik müesseriyete haiz olan eski devir tedrisatlarının özlerindeki hakikate uygun düşen gayeler kasıtlı kasıtsız saptırılmıştır. Bunların sağladığı ilahi misyon elbetteki inkar edilemez, ancak şunu biliniz ki Yüce Kozmik Mekanizmanın tüm beşeriyete yönelik İlahi Misyonun birer parçaları niteliğinde olmuştur. Bu misyon fazı, Birleşik İnsanlık Realitesi ifadesiyle bilebileceğiniz bütün süptil kainat topluluklarının dahil oldukları Kozmik Yüce Realite’nin daha ilk misyonsal tesir basamağıdır. İlahi Misyonun başlatılmasındaki amaç Kozmik Yüce Realiteye dahil olan toplulukların arz ettiği kozmik idare kombinasyonuna iltihakı sağlamak içindir. Dört zamanlı kozmik dünya planının yürütülmesi esnasında planetinizin maruz bırakıldığı her realitik müessiriyetin müsebbibi budur.  Kozmik dünya realitelerinin tesir şoklamalarındaki asıl amaç bu meyanda bulunan İlahi Hizmet fonksiyonu arz eder olmuştur. Süptilitesinin vibrasyonik dengesi Kozmik Yüce Realitenin belirttiği kozmik ölçüye uygun olanlarınızın  tanımı yüzleri ak olanlar ifadesiyle bilinenlerdir. Yüzleri ak, yüzleri kara ifadeleri perispiral varlıklardaki kozmik safiyetin belirtilmesi için kullanılmaktadır. Perispiral varlıklardaki kozmik dünya planına uygun düşen vibrasyondaki yüceliğin, süptil kainatlardaki kozmik planlar seviyesini arz etmesinin neticesinde bizatihi ortaya çıkan kozmik durum şudur. Böyle bir varlık akıbetine uğratılmış perispiral mevcudiyet çok yüksek planların bir üyesi olarak, süptilitesine uygun bir kainata enkarne olur. R. İ. M. ‘la müteselsilen irtibatta bulunan sadık dostlarımız, çok özel bir kozmik eforla aranızda sizlere uygun bir vibrasyonda vazife nedeniyle tutulmaktadırlar. Bu vazifeli varlıkların süptil kainat üyesi olmaları hasebiyle her hangi kaybedecekleri bir şey yoktur, asıl sizler bir şeyler kaybetme ile karşı karşıyasınız. Bilgili geçinen fakat ruhsal tecrübe görgüden yoksun bulunan, çıkarcı zihniyete sahip olanların aldatıcı sloganlarına uyup kendi mukaddesatınız üzerine gölge düşürmeyiniz. Bunların B.İ.R. ’yle sadece ve sadece sözleriyle uygunluk arz eden sahte güzelliklerine kapılmayınız (Birleşik İnsanlık Realitesi). Söz söyleyenlerin, sözleriyle bağdaşmayan hattı hareketlerini nazarı itibare alarak temayül göstereceğiniz guruplaşmaları iyice tayin ediniz. Yüzleri ak olanlar, yüzlerindeki akın şavkını işlerine de aksedar olurlar. Kullandığımız kanal sipritizmal spontanik iletişimine haiz özel bir kanaldır. Hiçbir düşük frekanstan etkilenmeyen kozmik süptilitesi çok yeterli bir seviyede bulunan perispiral bir mevcudiyetin kozmik iletişim hassasiyetine dayanmaktadır. Kozmik Yüce Realite adına esenlikler.

                                                                                        R.İ.M Vasıtalığındaki Görevli Plan

FASİKÜL 2

21. YÜZYIL ADEM SİKLÜSÜNÜN CEREYAN ETMESİYLE İLGİLİ KOZMİK SİKLÜS VAZİFE PLANININ TEBLİGATIDIR

Kozmik Cazibe Kanunu’nun icabatına uygun olarak gerçekleşen varlıklardaki; birbirlerine ve kozmik belirli unsurlara doğru temayül hususiyeti, varlıktan varlığa yapılacak olan gerekli kozmik bağlantıların tahakkuk etmesine yardımcı olmaktadır. Eşleşmeler, birleşmeler, sosyalleşmeler, dernek ve cemiyetleşmelerin varlığı, kozmik tekamül planının icaplarına uygun olarak yapılan kozmik bağlantılara istinad eder. Kozmik dünya tekamül planının icabatlarına uygun olarak planetinizde cereyan eden spirit kökenli ferdi temayüllerin sonucu olan dernek ve cemiyetlerin idarecileri, Kozmik dünya tekamül planına dahil olan dünya planeti üzerindeki temsilcileri olacaktır. Kozmik dünya siklüs idare planı galaktik idare sisteminin bizzat tekamül planının sonunda devreye sokulan siklüs vazife planıdır. Bu planın gerekli olan vazife meyanındaki kozmik eforları, dünya planetinin kabul edilen zaman ölçüsü olan 1990 senesinin başından itibaren başlatılmıştır. Planetiniz 1990 senesinin başından beri bu siklüs idare planının etkisi alanına girmiş bulunmaktadır. Bu plana dahil olan kozmik vazifeli varlıkların kozmik cazibe kanununun etkisiyle planetin gerekli olan mahallerinde guruplaşmaları sağlanmış bulunmaktadır. Binanenaleyh kozmik dünya tekamül planında 1990 senesinin başına kadar tahakkuku vacip olan guruplaşmalar gerekli kozmik eforlarla muayyen enkarnasyonları temin etmiş bulunmaktadır. Demek isteriz ki siklüs vazife planının ilahi misyon sağlayıcısı kozmik vazifedar üyeleri, R.İ.M. (Ruhsal İdare Mekanizması) denetiminde olan kozmik dünya tekamül planının eforlarıyla öyle müsait tarihlerde enkarne (Doğma) edilmişlerdir ki, bunlar siklüs hareketlerinden önce gerektiği gibi birbirlerini bulmuşlar, kaynaşmışlar ve guruplaşmışlardır. Buna istinaden tekamül küresi üzerinde ortaya çıkan bütün spirit kökenli dernek ve cemiyetler 1990 senesinin başlangıcından beri R.İ.M. ‘in desteğinde olan siklüs vazife planın ilahi misyonunun tahakkukuyla ilgili bizatihi kozmik eforları başlatmış bulunmaktadırlar.

1990 başlangıcından beri R.İ.M. desteğinde çok yüksek frekanslı kozmik eforları sarf etmekte olan siklüs vazife planı, deruhte ettiği kozmik vazifesinin gerektirdiği gibi 1999 senesinin sonunda maksimal kozmik ölçüde göstereceği kozmik eforlarla dünya planeti üzerinde insansal akıl düzeyince akla hayale gelmeyen değişimleri sağlayacaktır. Bu kozmik değişimler, dünya planeti ve üzerinde yaşayan her kozmik birim için birer İlahi Rahmet’ tirler.

Mukaddes metinlerinizde de belirtilen yer kabuğundaki muhtelif kozmik faaliyetler neticesinde dünya planeti gereken vibrasyonik dengeye oturtulacaktır.  Siklüs o güne kadar ekimi yapanlar gerekli olan ürününü, ekime istinaden toplayacağı hasat mevsimi olacaktır. Ekimi yapanlar ekimi nereye ve nasıl yapmışlardır? Dünya Tekamül Planı (Dünya planeti tekamülüyle görevli bulunan ruhsal plan) planet üzerine muhtelif aralıklarla enkarne olan kozmik insansal şuurlu birimlere tekamüle yardımcı olan bütün kozmik imkanları sağlamıştır. Ekimi yapanlar bu kozmik imkanlardan istifade ederek ekimi nereye ve nasıl yapmışlardır? Büyük bir kısmı ekimi yanlış yere ve sapkın bir vaziyette yaparak kendilerine sağlanan kozmik imkanları heba etmiş bulunmaktadır. Hayr için uğraşanlar, sevgiyle dopdolu olarak birbirleriyle kenetleşmişler ve dünyanın mukadder kozmik formasyonu  olan B.İ.R. ’le ilgili ortamına zemin hazırlamışlardır. Nefretin yerine sevgi, savaşın yerine barış, düşmanlığın yerine dostluk alacak sonsuz hürriyet ve sevginin sağladığı imkanlar dahilinde yaşanılacak olan kozmik frekansı dünyanın şimdiki haline göre çok yüksek olan ortama hazırlık yapan insan kardeşlerimizi şimdiden kutlarız. Onlar Tanrısal misyonun yeryüzünde bulunan destekçileridir. Onlar ekimi elbette ki gereken yerlere kozmik kanunlara uygun olarak yapmakta Tanrısal Misyonun gerekli kozmik boyuta kavuşmasını sağlayabilmişlerdir. Ekimi yapanlar ekimi nasıl yapmışlardır, işin içine nefsaniyet karıştığında biliniz ki ekim gerektiği gibi yapılamamıştır. Nefsaniyetsiz ekim yapan kozmik frekansı çok düşük gayelerle hareket ederek basit karşılıklar beklemezler. Madde unsurunun sahte yüzeysel güzellikleriyle yetinenler kozmik müteal vibrasyona haiz olan değerleri tahayyül dahi edemezler… Zaten onlara bu kozmik değerlerle ilgili sorular sorduğunuzda veya malümat verdiğinizde size gülerler ve sizi alaya alırlar. Zira bu değerler onlara hayal mahsulü olan subjektif unsurlar gibi gelir. Onlar daha halisinasyonun dahi sırrını objektif bir şekilde açıklayamazken peşin yargıya dayanan kararlarla hareket ederler. Onlar için asıl önemli olan kaba madde planındaki sahte yüzeysel güzelliklerdir. Onlar çok enteresan kaile alışlarla ekimi yaparken oyalayıcı sahte yüzeysel güzelliklere takılır kalırlar. Onlar için önemli olan “ŞİMDİ” diye tabir ettikleri içinde bulundukları ekim ile ilgili devrelerdir. Ekimin sonunda ne olacağı onları ilgilendirmemektedir. Ekimle ilgili olan devrelerde aldatıcı mahiyet taşıyan bir takım yapılacak olan ekimlerin fiziksel dünya icabatlarına göre fiziksel sonuçları meknuziyet fazında bulundurulmaktadır. İşte onlar bu meknuziyet fazından ortaya çıkan değerlere aldanırlar ve oyalanırlar, bütün bunlar kozmik dünyasal tekamül planı icabatlarına dayanan eprövlerle ilgili sahte güzelliklerdir. Çok düşük kozmik frekanslı aldatıcı değerlerin ele geçmesiyle ilgili efor sarf edenler elbette ki bizzat epröv için tayin edilmiş bulunan belirli şeraitlere dokunarak ekim yapmaktadırlar, bu nedenle layık olan layık olduğunu bulur kozmik kanunu gereği gibi layık olduklarını dünya siklüs ortamında bulacaklardır, bundan hiç şüpheniz olmasın. Ekimi niçin yaparlar, evet evet ekimi niçin yaparlar, ekim devrelerinde ele geçecek sahte yüzeysel değerler için mi yaparlar? Ekimi niçin yaparlar, evet evet ekimi niçin yaparlar, ekim devrelerinden sonra gelecek olan hasat mevsiminde ele geçecek olan ekine uygun değerler için mi yaparlar? Ekimi niçin yaparlar, evet evet ekimi niçin yaparlar siklüsten sonra gelecek olan cennet ortamının refahat ve sefahati için mi yaparlar? Tanrısal Misyon sağlanması için mi yaparlar? Yoksa Tanrısal Sevgi frekansının müteal orijinsel odaklarından tüm varlıklarına yayılan mevcudiyetinden dolayı mı yaparlar? Tanrısal Sevgi frekansının hissedilmesi. Evet evet hisseden hissettiğinden yana nasıl bir tavır takınır, ekimin yapılmasına etki eden en büyük her bir şeye duyulan sevgidir dikkat ediniz…

1999 dünya itibarı dünya senesinin sonunda kaba madde unsurunun varyasyonik çehresi inkitaya uğratılacaktır. Tektotonik yer kabuğu hareketleriyle yer yer kıtalarda belirecek olan yer kabuğu çatlaklarının mesafeleri kilometreleri bulacaktır. Dünya planetinin kozmik spinsel devinim, dengeyi sağlayan unsurlar olan yer kabuğu çıkıntıları (dağlar, tepeler) belirli bir homojenaktik dağılıma tabi tutulacaktır. Yeryüzünde beliren yerkabuğu çatlaklarından yeryüzüne çıkan mağmatik safi oluşumlar gereken belirli yerlerde toplandırılacaktır. Kesif maddesel görünümlerin yerini kozmik frekansı çok daha yüksek latif görüntüler alacaktır. Dünyanın kesif katmanlarından inşa edilmiş bulunan maddesel bedenlerinde bu iklimde cereyan eden hareketleri sonucu perispiral bedenler ortaya çıkarılacaktır. O zamana kadar perispiral bedenleri kesif maddeden tağyiş olmayanları siklüs sonrası cennet dünyasının sakinleri olacaktır. Diğerleri ise değişik kozmik boyutların muhtelif kozmik zamanlarına uygun düşen kozmik mekanlarda mekanlaşmak üzere enkarne edileceklerdir. Bütün bu değişiklikler sağlanırken R.İ.M. görev alanı olan dünya planetini de bünyesinde bulunduran galaktik sisteme hiçbir şekilde zeval verilmeyecektir. Gereken kozmik enversiyon planet vibrasyonunun vacip olan mukadder seviyesine gelinceye kadar sürdürülecektir. Planette yaşayan her kozmik birimin vibrasyonik kozmik dengesi gereken bu kozmik ölçüde olması gerekmektedir, aksi takdirde siklüs sonrası zamanların mekanlaşmalarına ayak uydurulamaz… Siklüs vazife planı gereken devirlerdeki siklüslerde de bizzat R.İ.M. tarafından devreye sokulmuştur. Mukaddes metinlerinizde karşılaştığınız siklüslerle ilgili mevzuat iyice tetkik ederseniz göreceksiniz ki her siklüsün altında yatan Tanrısal Amaç süptilleşme melanında bulunmaktadır. Gittikçe süptilleşen madde kainatı, cevherce ağır, kozmik frekansı düşük seviyesinden gittikçe daha latif formasyona inkılap ettirilmektedir. Buna istinaden yapılan bütün kozmik eforlar, aslında kozmik tekamül planlarının bağlı bulunduğu R.İ.M. ‘lere aittir. R.İ.M. ‘ler Tanrısallığın evrensel faaliyeti sağlayan kozmik idare sistemleridir. Biliminiz R.İ.M. ‘lerin mevcudiyetini saptayamaz, zira biliminiz mekansallığa dayanan kozmik unsurlardan o da ancak dünya tekamül planıyla ilgili olanlarını tespit edebilecek güçte bulunmaktadır. R.İ.M. ‘sel mevcutluklar sonsuzluğa açılan tekamül kürelerinin kesim noktalarında mekansızlık ve zamansızlık belirten veritetik sistemlerdir. Sonsuzluğa açılan oluşumlar arasında komşu evrenlerin komşuluklarıyla ilgili geçiş noktalarının sonsuz evrensel boyutlarında nisbiyet belirten sınırlarına göre birbirlerini kesiş noktalarıdır. Bu noktalardaki nitelikler evrensellik arz eder, kozmik frekansı çok yüksek olan ve muayyen bir kozmik sabite arz eden bu noktalar Kozmik Bilince vasıl olmuş olan insansal şuurlu kozmik birimlerin yerleştiği odaklardır. “EVRENSELLİK” aslında bu dünyasal sözcüğün altında yatan demek istediklerimizi dünyasal sözcüklerle anlatmak mümkün değildir. Evrensel insan, Evrensel boyut, Evrensel mekan, Evrensel zaman, Evrensel şuur, Evrensel bilinç ifadeleri çok girift, anlaşılması dünyasal bedene bağlı şuur seviyesi ile mümkün olmayan kavramaları belirtmek ister ama nafile zira bütün bu kavramların yaşanmadan anlaşılmasın mümkün değildir. Evrensel insan dendiği zaman o insansal şuuru kozmik birimin sonsuz niteliklerce evrensel olduğu anlatılmak istenmektedir. Evrensel insanın şuuru da, bu şuura bağlı bilinci de evrenseldir. Evrensel Bilinç dendiği zaman muhtelif mutatsal bilinç boyutlarının fevkinde feveran eden, cevalitesi çok yüksek bir frekansla seyreden bir bilinç sığası kastedilmektedir. Evrensel boyutların kesim noktalarının evrensellik belirttiği gibi mutat bilinç boyutlarının da kesişme noktaları evrensellik belirtiyor. Bilinç boyutlarının birbirleriyle olan kesişme noktaları gerekli kozmik frekans ölçüsündeki bilinç boyutunun veritetik alanlarıdır. Buradaki mekansız, zamansız ve her türlü kozmik frekansı düşük değerden ari ve münezzeh olan bilinç mevcutluğunun bu bilince erişmeyenlere izah edilebilmesi mümkün değildir. Transandal bilinç adıyla da bileceğiniz bu bilinç, sahiplerini kozmik idare sistemi üyeleri olarak sonsuz boyutlarda vazifedar kılar. Yani bir varlığın vazifeli oluşundaki hususiyet onun transandal bilinç mevcudiyetindeki transandalitesinin yoğunluğuyla somutluk kazanır. Zira her varlığın bilinciyle ilgili bulunan transandalitesi onun Tanrısallığını tayin etmektedir. Bizler evrensel insan olarak sahip bulunduğumuz transandal bilinçlerimize uygun olarak ifa ettiğimiz tanrısal görevleri yerli yerince Kozmik Dengenin sağlanması uğruna yaparız. Biz, Evrensel İnsan ‘lara Tanrısal insan da diyebiliriz. Biz, Evrensel İnsan ‘lara asırların belirttiği dünyasal sözcüklerle asırlarca peygamber, veli, mürşit, ermiş, aziz, deha, alim, uzaylı dediler. Ancak belirtmek istedikleri sadece Transandal kişilikçe kozmik şuurlu bir varlıktı. Her devirde ortaya çıkan kozmik şuur performansının belirttiği bilinç sahipleri, kati surette kendilerine böyle realitik, nispi isimlendirilmelerle hitap edilmesini zevkan istememişlerdir. Ancak mecburen bulundukları ortamın realitik toplumsal düzenine  yakışır nispi bilinç seviyesi meyanında buna müsaade eder olmuşlardır. Bu mahiyetin künhüne varanlar için elbette bu böyledir, ancak içinde bulunduğunuz hulus döneminde dahi putlaştırma meyanında sözcükler ne yazık ki cirit atmaktadır. Bizler B.İ.R ’e ait insani yaşam süren, kozmik frekansı B.İ.R’e uygun yeterlilik arz eden Tekamül kürelerinin satıhlarında bulunan toplulukların, “KOZMİK İDARE SİSTEMİ” nin üyeleri olarak deriz ki… Her devir dediğiniz kozmik tekamül evrelerinde, yüksek vazifenin izahatına uygun bir şekilde idari tavırlanmalar arz eden ve sizler tarafından peygamber veli mürşit vs. gibi sözcüklerle bilinenler bizleriz. Bizler kozmik bilinç sahipleri olarak mutatsal bilinç boyutlarının ötesinde ve tekamül kürelerinin kesişme noktalarında veritetik kozmik frekansa haiz olan varlıksal mevcudiyet gösteren, İlahi Misyonun sağlayıcıları olmak hasebiyle Kozmik dünya tekamül planının hitamında Cennet dünyanın ortaya çıkmasından sonra o ortamın adamları olmak bahtiyarlığına erişeceğiz. Burada sözü geçen adamları, kutsal metinleriniz Adem olarak belirtmiştir. Siklüsle ilgilenen vazife planına duyurulur…

                                                                          R.İ.M. denetimindeki dünya siklüsü ile ilgili

                                                                          Vazife planı …

FASİKÜL 3

KOZMİK İDARE MEKANİZMASININ DİREK TEBLİGATIDIR

Şuurun projekte olduğu kozmik boyutlarda o boyutların makrokozmiksel konumuyla ilgili kozmik frekansa uygun bilinç performansı, bulunduğu kozmik boyutun makrokozmiksel konumuyla ilgili frekansa göre değişiklik arz eder. Dünya planeti, içinde bulunduğu kozmik zamanın frekansına şayan olarak muayyen bir makrokozmiksel bilinç performansı arz etmektedir. Bu planet şuurlu makrokozmiksel birim olan bir galaktik sistemin kozmik şuurlu bir üyesidir. Her şuurlu makrokozmiksel yapı belirten sistemik birimlerin kozmik üyeleri, satıhlarında bulunan kozmik mikro birimler için çok önemli tekamül ortamlarıdır. Dünya planetinde ilkel olmasına rağmen belirli mekansal şeraitlerce tekamül ettirme hususiyetleriyle böyle bir ortama haiz bulunmaktadır. Bu şuurlu kozmik birim (Dünya Planeti) makrokosmosdaki muhtelif zamanlara uygun muhtelif mekanlar arasında çok önemli tekamül vasatıdır. Dünya planeti kendi ferdi tekamül icabatına uygun olarak bilinç fraksiyonlaması yapmakla üzerinde yaşayan şuurlu kozmik mikrobirimleri de makrolaştırmaktadır. Bu makrolaşma meyanında ve mahiyetinde mikro olan bütün nitelikler, gereken makrokozmiksel seviyesine kavuşturulmaktadır. Bu planetle ilgili siklüs sonrası zamanların makrokozmik frekansına uygun bilinçli varlıklarının ortaya çıkarılması için gereken her türlü şuurlu insansal kozmik birimin davet ettiği bilinç performansı meyanında uygun olan ayarlamalar sürdürülmektedir.

Dünya planeti üzerinde yaşayan şuurlu insansal kozmik birimlerdeki bilinç performansına uygun olan kozmik frekanstaki bir boyuta transandal bir seyahat yapması, şuur projeksiyonu ile gerçekleşir. Ancak insan kardeşlerimiz bunun farkında dahi olamazlar. Bu transandal seyahatin bilincinde olanlar mutlak surette makrobilinç seviyesinde bir frekans olgusu yaşamışlardır. Mikrobilinç yücelimi makrokozmoz açısından önemli bir hususiyettir. İnsansal şuurlu birimlerin bu meyandaki bilinç yücelimini mutatsal fonksiyonlar arz eden mikrokozmik birimler anlayamazlar. Onlar ancak yaşadıkları kozmik boyutun mikro değerleri üzerinde muhakeme yapmaya şartlanmış bulunduklarından dolayı kaile aldıkları değerlerce kıymet biçerler.

Makrobilinç performansıyla yaşanılan kozmik boyutun değerleri, sizin şimdi dediğiniz kozmik zamanın çok çok ötesinde yerleşik bulunmaktadır. Sizler sahip bulunduğunuz mikrobilinçlerle ancak içinde yaşadığınız kozmik zamana uygun düşen mekanın şeraitleri doğrultulunda hareket eder ve değer yargılarınızı ona uygun olarak tanzim edebilirsiniz. Dünya planetinin bilinç fraksiyonlaması milyarlarca itibari dünya senesi ile ölçülemez. 1999 senesinin sonunda siklüs olacak dememiz, sizlerin mikro bilinç düzeylerine göre öyle demek zorunda olduğumuzdan dolayıdır. 1999 itibari dünya senesine kadar dünya planetinin yaşam macerası milyarlara dayanmaktadır. Nasıralı İsa diye bilinen makrokozmik bilinç sahibi dostumuzun, planetinize enkarne oluşu dünya insanı tarafından mistik bir sansasyonla tespit edilmiş ve onun doğumundan sonraki senelerden 1999 senesi sonundaki siklüsten dünya planetinin gireceği mokrokozmik frekanslı kozmik evreden bahsedilir olmuştur. Nasıralı İsa’nın sözlerini hatırlayınız. Nasıralı İsa’nın sözleriyle ilgilenen ve muhatap olan insan kardeşlerimizin o sözlere uygun olan makrokozmik frekanstaki muayyen bir boyuta şuuren projekte olacaklarını açıklıyoruz. Bunun gibi yüksek vazife planına şayan olarak makrokozmik bilinç performansı arz eden ışık dostlarımızdan Musa, Muhammed, Davut gibi varlıkların sözleriyle ilgilenen ve muhatap bulunan insan kardeşlerimizin ona uygun makrokozmik frekanstaki muayyen boyutlara şuuren projekte olacakları kesindir. Bir varlığın sahip bulunduğu şuur düzeyine yakışır bilinç performansıyla ortaya döktüğü her yapıt (Kelam, eser her neyse) şuurunu projekte ederek yaptığı transandal seyahatiyle ilgili makrokozmik boyutun değerlerine istinat eder. Kavuşan kavuşabildiğinden yana yapıt belirtir. Daha önceki tebligatlarda bahsettiğimiz kozmik duygulanmanın müsebbibi de muhatap olanın muhatap olduğu değerlerce şuursal projeksiyona dayanan transandal bir seyahatle makrokozmik frekanslı değerlere kavuşabilmesidir. Bir varlığın alışılagelmiş kozmik zaman ve mekanın ötesinde bir zaman ve ona uygun olan mekana şuuren projekte olması, onu içinde bulunduğu zaman ve mekanın ötesinde olan bir zamana uygun olan mekansal şeraitler doğrultusunda mekanlaşmış kozmik değerlerle muhatap kılar. Bu geleceğin şimdiye taşınması gibi bir şey diyeceksiniz. Evet evet gelecek dediğiniz makrokozmik frekansça muayyen bir niteliği bulunan boyuttur sadece, ancak bunun nasıl bir şey olduğunu sizlere frekansı çok düşük dünya sözcükleri ile anlatmak imkansızdır. Böyle bir şeyin yaşanmasını sağlamak lazımdır.  Misal olarak daha önce de sözünü ettiğimiz makrokozmik duygulanmanın buna müsebbip olabileceğini söyleyebiliriz. Sizlerin planetinizde buna AŞK diyorlar. Bizler makrokozmik şuur Performansına haiz olan SÜPER BİLİNÇ düzeyine istinaden MAKROKOZMİK DUYGUNLANMA diyoruz. İsa, Muhammet, Musa gibi Süper Bilinç sahipleri dünyanın her kozmik devrelerinde bu makrokozmik duygulanmayı aşılamak istemişlerdir. Zira insanı her bulunduğu kozmik boyutta insan yaparak düşündüren ve tavırlayan bu Makrokozmik duygulanmadır. Biz de severiz, ancak sizlerin her bir şeye göstermiş olduğunuz mikrokozmik frekanstaki mikrosal görecelilikteki sevgiyi kastetmiyoruz. Bizim kastettiğimiz sevgi makrokozmik frekansa haiz olan ve Süper Bilinç fonksiyonları arz edebilen Süper İnsan’ın, Makro İnsan’ın duyduğu sevgidir. Bu sevginin Kozmik dünya tekamül planı evrelerinde her devre uygun olan bir frekansta en güzel örneğini veren Mevlana diye bilinen Makro İnsandır. Tüm insanlık O’nu makrokozmik frekans arz eden sevgi manzumesinin gereken boyutlarına giren insan kardeşlerimizden faydalanmalıdır. Makrokozmik Duygulanma’nın insanın kökenine ait Müteal Orijinal değerleri davet edebilen bir hususiyeti bulunmaktadır. Makrokozmik Duygulanma’yı gösteremeyen insanlar mikro insanlardır. Böylesiler içinde bulundukları boyutun mutat değerleri arasında kendi kendilerini mahpes kılmışlardır. Bunlar asıl kişilikleri olan makrokozmik BEN’ lerinden uzakta kalarak alelade yaşam temposuna kapılmış zavallı kişilerdir. Bunların Makrokozmik Duygulanma sahipleri karşısında nasıl zehaplar ürettiğini bilir misiniz? Onlara göre bu kişiler; saf, aldatılmaya müsait, romantik insanlardır. Halbuki Makrokozmik Duygulanma sahipleri; iç hürriyetin, iç selametin ve coşkunluğun yüceliğine vasıl olmuş kişilerdir. Makrokozmik Duygulanma, bir takım vasati değerler dünyasının ötelerinde yaşanılan Makrokozmik hazzın tadılmasıyla birlikte ona uygun frekanstaki bir çok transandal değerleri, Makrokozmik Duygulanma sahibine doğru çeken İlahi Bir İmkân’dır.

Bunun ne demek olduğunu mikrobilinç sahipleri bilemezler. Süper bilinç fonksiyonları arz edebilenler, Makrokozmozun neresinde olurlarsa olsunlar Makrokozmik Duygulanmayla her türlü Makrokozmik Müteal Orijinal değerleri kendi üzerlerine çekebilirler. Sizler bunlara peygamber dediniz, Veli dediniz, Mürşit dediniz, her ne dediyseniz dediniz, ancak Makrokozmiksel Süper Frekansa haiz olan bir deyimle niçin Makro İnsan demiyorsunuz. Zira her bir şeye üniversal bir bakışla bakamıyorsunuz. Kalıplaştırıcı, mekanlaştırıcı zihniyetiniz her bir şeyi lokal bir çerçevede mütalaa etmenize sebep olmaktadır.

Peygamber, Veli, Mürşit gibi sözcüklerle isimlendirdiğiniz varlıklar, makrokozmoz bilincinin süper fonksiyonlarınca Tanrısallıkları her makrokozmik boyutta vurgulanmış bulunmaktadır. Planetinizde muayyen kozmik zamanların muayyen enkarneleri tarafından Yunan Medeniyetinde adı sık sık geçen Mitolojik Tanrılar güruhu da bunlardı. Mısır Tanrı ve Tanrıçalarının, Atlanta uygarlığına ait Süper Bilginlerin de menşeleri neydi zannediyorsunuz…

Kayda değer bütün sipritüel fonksiyonlar hep böylesi tanrısallıkları vurgulanan, Makrokozmik Duygulanma gösterebilen varlıklardan belirli kozmik zamanlarda ortaya çıkarılmıştır. Siz mikro bilinç sahipleri bütün bu gösterilen fonksiyonlara mucize dediniz, keramet dediniz veya büyü, sihir dediniz, sipritik imajinatif bir reaksiyonla ortaya çıkarılanlara hayret edenler, böyle süper fonksiyon gösterenleri muayyen kozmik zamanlarda putlaştırmıştır. Mistik açıdan gösterilen kaile alışların ortaya çıkardığı bu durum, dünya planetinin o tekamül fraksiyonlarında çok normaldi. Biz kozmik idare mekanizmasının üyeleri olmak hasebiyle, Dünya planetinin içinde bulunduğu kozmik enversiyon altı hulus dönemindeki insansal şuurlu kozmik birimleri artık mistik tesirler kuşağının ötesinde bulunan tesirlere tabi tutarak bilinçlerini dünya planetinin siklüs sonrası bilinci olan B.İ.R.’ne hakim bilinç seviyesine getirmek istiyoruz. Bu meyanda yapılan çalışmalar etkisinde kalan insanlık mutat formasyonların dışında tezahürat arz etmektedir. Aile ortamlarında cereyan eden bir takım sipritüel etkileşimlerin sebebi budur. Bu minyatür hadiseler siklüs esnası zamanların yüksek frekanslarında çok daha yüksek boyutlarda cereyan edecektir. R.İ.M ‘sel şuur düzeylerine ait olan Makrokozmik Bilinç bütünlüğüne kavuşturulacaktır. Mikrobilinç seviyesi vasati olan varlıkların da böyle bir şoklamadan etkilenmeyeceği söylenemez, ancak hulus döneminde dahi sahip olduğu bilinç kıymeti vasat ve vasatın altında bulunan insan kardeşlerimizin siklüs sonrası düzenlere tabi olan insan kardeşlerimizin bilinç performansına yükseltilmesi imkansızdır. Sizler dünya planeti üzerinde bulunan insansal şuurlu kozmik birimler olarak tarlalarınızda yetiştirmekte olduğunuz bitkileri suni olarak doğallığın sağlayacağı orijinalitede bir olgunluğa getirebilir misiniz? Her şeyin sağlıklı bir tarzda, makrokozmik kurallara uygun olarak yapılması gerekmektedir. Bu meyanda her bilinç hulus döneminde kendi davet ettiği realiteyle muhatap kılınmakta ve muhatap edildiği realitenin icaplarına uygun olarak beyin katmanları evoke edilerek bilinç seviyesi doğal bir tarzda yükseltilmektedir. Bu nedenle lütfen davet ettiklerinize dikkat ediniz. Lütfen her bir şeyi kozmik frekansı çok düşük değerlerle ölçmeyiniz. Makrokozmik boyutların ihtiva ettikleri yüksek frekanslı değerlerle muhatap olmaya bakınız. Makrokozmik duyumlamayla hareket eden varlıklar makrokozmoz düzenleriyle ilgili olarak İlahi Nizam gereği her bir şeyi gerektiği gibi severler. Lokalize olmuş şuur düzeylerine uygun olan bilinç boyutları çok kısır kozmik boyutun frekansı çok düşük seviyede bulunan unsur ve hadiseleri değerlendirebilmektedir. Sizlerin lisanıyla evrensel ve küresel değerlendirme yapamamaktadır. Bu gibilerin sizlerin şoklanmış bilinç boyutlarınıza etki etmesine müsaade etmeyiniz. İlahi Nizam’la ilgili Kozmik İdari boyutların Süper Bilinç seviyesiyle verilen makrokozmik frekanslı bilgilerin ışığı altında planetinizin içinde bulunduğu hulus döneminde B.İ.R. adamına uygun olarak hattı hareket gösteriniz. Bu meyanda hiçbir beşeri zehaplar üretmeden bizlerden gelen tebligatlar doğrultusunda hareket ediniz. Bütünlenen bilinç sahiplerine duyurulur…                                             K.İ.M

FASİKÜL 4

MAKROKOZMİK İDARE SİSTEMLERİNDEN DÜNYANIN BULUNDUĞU GALAKTİK BOYUTU İLGİLENDİREN K.İ.M‘DEN DÜNYA İNSANLARINA DİREK TEBLİĞDİR

Dünya insanları şunu bilmelidir ki, Makrokozmosda oluşan her ne varsa Makrokozmik tekamül zaruretinden dolayı olmaktadır. Her makrokozmik oluşumun mikro sistemlere sağlayacağı Kozmik Kazanç’lar söz konusudur. Burada olan makrokozmik faaliyet Tanrısal Amaç’a hizmet eder. Tanrısallığın getirdiği yükümlülük icabatları açısından makrokozmik faaliyet göstermeye yükümlü bulunan her makrokozmik bilinçli varlığın yeri ve zamanı gelince mutlaka yapılması gerekenleri yaparak Dünya insanlarının bilmediklerini açıklamak da Makrokozmik Faaliyetler arasındadır. Dünya insanları şunları bilmelidirler ki insanlıkça düşük frekansla seyreden insani değerlerinizin sebep olduğu her felaket sizleri daima planetsel bir toplum olarak etkilemiştir.

Her hadise ve unsurun oluşmasında rol oynayan makrokozmiksel şeraitler, makrokozmik boyutların muayyen zamanlarına uygun mekanlarda ortaya çıkarılmaktadır. Her oluşumun oluşturulma sebepleri muayyen sabitelerle kayıtlı bulunmaktadır. Muayyen makrokozmik boyutların muayyen zamanlarına uygun mekanlaştırılmalar da bu esasa dayanmaktadır. Misal olarak deriz ki aranızda bulunan yüksek vazife statüsüne dahil olan gözlerimiz, kulaklarımız, ellerimiz olan vazifeli insan kardeşlerimizin de enkarnasyonları bu esasa göre vuku bulmaktadır. Her mekansal tezahüratın altında yatan hikmet budur. Makrokozmik şeraitlerce varlık belirten hikmetler makrokozmik esaslara göre Zaman-Mekan uyumlaşmasına dayanan bir faaliyetle ortaya çıkarılır. Bunun haricinde bekleyiş dönemlerinde her hikmet makrokozmik meknuziyet safında meknuz tutulmaktadır. Hikmetlerin böyle olduğu gibi hikmetlere dayanan oluşumlar da gerektiği gibi makrokozmik meknuziyet safından zaman-mekan uyumlaşmasına göre ortaya çıkarılır. Mesela makrokozmik oluşumlardan olan galaksilerin enkarnasyonu yani sizlerin deyimiyle doğuşu da bu esasa göre olur. Evrenlerin yaradılışı da  bu esasa göre olmaktadır. Muayyen keyfiyet ve kemiyetteki galaktik oluşumun belirli esaslara göre bir araya gelmesinden meydana gelmiş olan evrenler Makrokozmik İdare sistemleri ile ayakta tutulur, idare edilir, sevk ve kontrol edilir yani makrokozmik eforlarla denetlenir. Sizler buna Tanrısallığın sağladığı Tanrısal Faaliyet diyebilirsiniz. Sizlere Dini metinlerinizce bildirilen Hükümranlık güçleri bunlardır. Galaktik sistemleri idare eden R.İ.M.’lerin Galaktik kozmik birimsel bir şuur kombinasyonu olduğunu dünya planeti üzerinde bulunan vazifeli dostlarımız bilmektedirler. Acaba bu kombinasyonun insansal şuur varlığı olarak nasıl oluşturulduğunu merak ediyor musunuz? Dünya planetinin tekamül ortamı olarak seçilmesiyle ilgili bu durumu lütfen kaile alarak düşününüz. R.İ.M’sel mekanizmaların bulundukları yerlere sembolik bir ifadeyle “BİZLİK VADİLERİ” diyebilirsiniz. Bu vadilerin BİZLİK kokan yeşilliğine İlahi Aşk can katar. Tekrar ediyoruz ve sizleri anlayışa davet ediyoruz. Bu vadilerin BİZLİK kokan yeşilliğine İlahi Aşk can katar. Bizlerin bulunduğu Makrokozmiksel zamanların ötesindeki diyarlarda ki bunlara Meleklerin de bulunduğu diyarlar diyebilirsiniz, Tanrısallığın icabatları geçerlidir. Bizim Bizliğimizi oluşturan, kenetleyen ve BİRLEYEN Makrokozmik Sınırsız Frekansla seyreden sevgiyi sizlerin bulunduğu frekansı çok düşük olan boyutlardaki bilinçliler kaldıramazlar (Özel Durumlar hariç). Bu sevginin Müteal Orijinalliği olan İlahi Aşk olgusundan ise nasıl bahsedebiliriz. İlahi Aşk ’ı duyanlar, dünya planetinin daha düşük frekansla kaim olan kozmik zamanlarında anlaşılamadığı gibi halen içinde bulunduğunuz kozmik zamanda dahi anlaşılamamıştır. Özel bir kanal olan dostumuza belirli kozmik zamanlarda verilen manzum tebligatların İlahi Aşk ’ı duyumlatan özel bir hususiyeti bulunmaktadır. Dünya siklüs altı hulus döneminde tekamül frekansınızı yükseltmek için her türlü olanaktan istifade etmelisiniz. Performansı düşük bilinç sahiplerinin gösterdikleri mekansal ve zamansal sevgi türlerinden kendinizi uzak tutunuz, zira bu sevgi türleri sizlerin tekamül frekansını menfi olarak etkiler unutmayınız. Sizler buna izafi sevgi de diyebilirsiniz. Bu sevgi türlerinin çok çok ötesindeki sevgi boyutlarının frekansı çok yüksek olan B.İ.R‘ne ait olan sevgi türüdür. Bu sevgiyi duyabilecek olan insanlar için mutlu yarınlar makrokozmik meknuziyet safında meknuz bulunmaktadır.

Dünya tekamül planının tanzim ettiği kozmik Rapor ’a göre Dünya insanı Tanrısının bahşettiği nimetlere şükretmeyen, şükürsüz, şımarık, kadir kıymet bilmez, nankör tutumlar arzeden varlıklar olarak bilinmektedir. Egoların çok kabarık bulunduğu kozmik zamanların muayyen dönemlerinde kozmik tehlike çanlarını çaldıran dünya antik toplumları, üzerine gelen kozmik afetleri yine bizzat kendileri davet etmiştir. Dünya planeti kozmik bir şuurlu birim olarak sürekli kendi kozmik bünyesini yenilemektedir. Bu kendini yenileme ihtiyacını duyduğu nispette de kendi kozmik frekansını yükseltme çabaları içerisine girmektedir. İşte bu kozmik çabalar esnasında Dünya planeti üzerinde K.İ.M ‘ları tarafından takdire şayan olan ve doğasallığa dayanan şeraitler dahilinde belirli kozmik hareketler olur. Bu kozmik hareketler dünya planetinin sadece kaba partiküllerden oluşturulmuş fizikal bünyesini değil aynı zamanda latif olan seyyal partiküllerden oluşturulmuş bünyesini etkiler. Mutat fonksiyonlar arz edebilen bilinçli varlıklar dünya planetini sadece kaba partiküllerden oluşmuş bir yapı zannederler. Halbuki dünya planeti kozmik şuurlu bir birim olarak kaba partiküllerden oluşturulmuş fizikal bünye ve seyyal partiküllerden oluşturulmuş latif bünyelerin müştemilatı olan bir devasa yapıdır.

Dünya planeti üzerinde bulunan insansal şuurlu birimlerce neşr olan aşağı seviyedeki frekans arz eden düşüncelerin ve tavırların galaktik boyutlar niteliğindeki alarmları önce R.İ.M ler ve daha sonra K.İ.M ler tarafından değerlendirmeye tabi tutularak anında gereken mekanizmalar harekete geçirilir. Dünya insanı umumi olarak çok cehildir. Böyle cehil toplumun varlıkları olarak da muayyen bir kaba zihniyetle bizler şöyle böyle olalım, diğerleri ne olursa olsun der gibi tutumlar arz eder. Ancak bilemez ki diğerleri dedikleriniz de sizlersiniz. Sizler daha Birleşik değerlendirmeyi yapabilecek bilinç düzeylerine erişemediğinizden böyle zihniyete haiz olarak yaşamayı sürdürmek istersiniz. Ancak unutmayınız ki böyle keyfi tutumlarınızla kozmik afetleri sizler kendi ellerinizle kendi üzerinize çekersiniz. Yüksek frekans arz edebilen düşünceler üretmeye bakınız. Tüm evrenler birleşik evrensel kardeşlik statüsüne uygun olarak idare edilmektedir ve bu idareyi de Demokratik bir düzen içinde yapmaktadırlar. Tanrısallığı muayyen bir makrokozmik seviyeye gelmiş bulunan şuurlu insansal kozmik birimlerden müteşekkil İdare sistemleri Tanrısal bir İdare arz ederken bütün kozmik bilinçli birimler tarafından sayılır ve sevilirler. Her şeyin bilincinde olarak idare edilenlerle idare edenler arasında cereyan eden kozmik faaliyetler makrokozmik duygulanmaya dayanmaktadır.

İdari sistem-Toplum alışverişlerinin en mükemmel hususiyeti B.İ.R belirtmesidir. Yani her idari sistem idare ettiği toplumu idare ederken B.İ.R ‘in (Birleşik İnsanlık Realitesi) ortaya çıkmasını  ve ayakta durmasını sağlar. Sizler dünya planetinin muayyen frekans arz eden bilinçli varlıkları olarak bunun ne demek olduğunu bilemezsiniz. Hatta tahmin bile edemezsiniz. İşte dünya toplumundan bazılarının siklüs sonrası dahil olacağı ortam budur.

                                                                                                                                  K.İ.M

FASİKÜL 5

RUHSAL ADALET PLANININ DÜNYA İNSANINA TEBLİGATIDIR.

Sen, SEN ol ki sen SEN, SEN’liğinden yana sakın kuşku duyma ki sen.. SEN’liğin seni yalnız bırakmaz, İlahi adalet böyle olamaz. Duyarsan kuşkuyu Sen ’le kalamaz.. Kuşku nedir ki? Nereden kaynaklanır? Kuşku SEN’den değil sen’den kaynaklanır. Sen, SEN ol ki sen SEN, SEN’den yana huzur bulacaksın sen sen.. Öz ’üne bak, Öz ’üne ak.. Öz ’ünle birlikte ol feveran, evrenlere bakış açın değişir Öz ‘den bakarsan.. Dünya sana vız gelecek Öz’le coşarsan..

Manevi sürurla dol da kalbini Tanrı ’ya aç.. Öz ‘ünle muhabbet bul da her şeyinle sen SEN ol, sen SEN ol ki SEN ’den sana SEN ‘liğinle ilgili değerler aksın. SEN ‘den sana gelenler sana gerektir, gerekenin gerekliği senin SEN olmanla ilgilidir başka şekilde düşünme. Sen, sen, SEN ol ki sen sen gerekli olanı gereksiz yere harcayıp heba etme, rezil rızka etme, Öz ‘ün çok üzülür sana darılır. Dikkat et de hakkını bil, hak bilinirse alınır. Hak veren hak alır ne eksik ne fazla, her boyutta haktır önemli olan zira hak HAK’tan gelir. Evrenlerde her şey hakka dayanır, Dünyaların dönmesi, Güneşlerin ışıması, İnsanın, insanca söz söylemesi, ananın, babanın çocuğunu okşaması, Allah ‘ın kalplerden coşması. Aşığın maşuğa gösterdiği sevgi, Makrokozmozdaki düzen. Tüm evrenlerde her şey hakla oluşur, oluşturulur. Sen sen her şeye ver hakkını alırsın hakkını, kul bilemezse şayet HAK bilir hakkını. Öz ‘ünle birlikte ol, her şeye Öz’den bak Öz Göz yerli yerince görür, Öz‘ünle yat, kalk. Öz Göz’le bakarsan, her şeydeki HAK’tan yana bahşolunan hakları görürsün. Öz’den düşün, Öz ‘den tavırlan HAK’tan geleni bil, HAK, Hak diye yan Taşa versen kalmaz hakkın, tecellisi bil ki HAK ’kın. Hak verirse alır kişi. Hak‘kını bilenin hak‘tır işi. HAK bilen yumuşak basar, azı karar çoğu zarar. Gönlüne hakkını ver de HAK ‘tan gönle dolanlara bak. Gönül işi yoktur eşi, hak verirse alır kişi, Ruhsal Adalet hak dağıtır, HAK ‘tan geleni ne güzel yansıtır, gönüller huzur bulur, gelen hakkını dağıtır, alan verir, veren alır, bilen bulur, bulan görür, HAK ‘kını gören HAK ‘tan olur. Sistem budur ver ki alasın, sistem budur al ki veresin. İkisi birbiri için ver ki alasın, al ki veresin.  İmkan sana nereden gelir HAK ‘la olan ÖZ ‘den gelir. Öz‘ünü bil ki ÖZ Gözünle bak ,Öz Gözünle bak ki Öz söz söyle. Deme neden bana yakın, söz söyledin mana‘yı saçtın. Mana nedir? Öz‘den coşan, tecellisi HAK ‘tan olan. Bilir misin sana gerekli  olanı, bilemezsen bir bileni bul, bilenden ders al bilenle muhatap ol. Öz bilen HAK ‘tan konuşur şaşırma da müstefit ol. Öz bilen hak saçan gözünü aç ta faydalan. Ruhsal Adalet hak dağıtır, hakkını bil ki hakkını alasın, Ruhsal Adalet Öz‘lerden oluşur, Öz‘ünü bil ki hakkını bilesin, hakkını bil ki hakkını alasın.

İnsan, insan dünya dünya deme, bil ki dünya zil ‘dir geçer. İnsan insan benim senin sakın deme bil ki benim, senin biter. Şu dünyanın neyi yarar, azı karar çoğu zarar, nereden bilir şaşan dünyadan öte neler var. Hayat sana bir nimettir, kadrini bil de mana’ya koş, maddeye tapma da Öz ‘ünle coş. Madde sana külfettir, çektirdiği eziyettir, asıl hayata bak, Öz ‘den yaşa Öz ‘den anlat. Çekilen bunca azaplar neyi paklar, neyi şoklar, gönüller iç huzur ister, huzur bulamaz yok ak‘lar. Gönüller derinden yaralı, beşerden gelenler karalı, bil ki dünya cehennem, sevgisiz esmez meltem. Gözler göremez insan olanı, her bir beşere bir mürşit elzem. Gönüllere kaos düştü, gönüller küstü nefisler coştu… Her şey birden karıştı. Her bir beşere bir mürşit elzem… Her beşer mutlak şaşar demez ki neden şaştım, gönlü yaralı zira nefsi tümden karalı. Şaşkın beşer olur mu hiç aşkın, her bir beşere bir mürşit elzem… Gözü gönlü hep maddi lükste, demez bunlar fayda vermez. Kesret potasına girdin, Vahdet cereyanını dindirdin, insanlığı küstürdün, suretlere daldın Öz ‘ünden uzaklaştın. Bil kesretin azizliği, yaşanır mı rezilliği, dışı süslü içi puslu, her bir beşere bir mürşit elzem….. İnsanı insan anlar O ’ndan başka kimler anlar. İnsanı insan arar O ’nda başka kimler arar, Ak olan ak olanı bulur, Öz ‘den Gören Öz ‘den söz söyleyeni işitir, Öz ‘den göreni görür. Öz ‘den uzak olanın yüzü kirli olur elbet. O özel günde kopar kıyamet, karalı olan bulur felaket. Felaket, felaket, felaket… felaket gelecek felaket. Felaketler zincirinin teşkili nefsaniyetler ağıyla ilgili, Beslenen tesirin besleyeni, gönderen varlıkların zifiri. Felaket, felaket, felaket… Felaket getiren bir niyet, neden deme felaket, felaket aslında icabet, icabeti getiren nefsaniyet, nefsaniyet varlığın düşmanı, bazen şımaran şeytanı bil ki yeryüzü şeytanı, şeytanlar nereden beslenir, negatif tesirler hamalı, Özel gün çok yaklaştı. Bir anda olup bitecek, müsebbip olanlar yitecek, buna hiç şaşmamalı, veren de BİR alan da. Zaman mekan dinlemez, icabetsiz geçirmez, Rahman olan Kahhar‘dır, hiç birini yitirmez. Felaketler zinciri, deme neden teşkili, Davetlere icabet, Yaradan’ın Emir’i. Meleküt‘ün Kılıcı, icabetle vurucu, davet edene isabet, Mutlak Kanun Sunucu…

Sunan yukarı bakar… Nice hayatlar yıkar… Bir gönül için yıkılır… Koca mekanlar sarsılır… Bunda kırıldı karar… Her gönül bizim dostumuz… Her biri bizim parçamız… Parçaların emdiği… fazilettir verdiği… İhya edeceğini bulur… Gönlündedir ziyneti… Davetlere icabet… Davet meyanında icabet… Eken ektiğini biçer… Güzel olsun bir niyet… Dostlar dostlara bakar… Nice gönüller ağlar… Ağlayan gönül dostumuz… Bunda kırıldı karar… İcabet var icabet… Davet meyanında icabet… Şükür edin Allah ‘a niyete göre icabet… Aklar akını bilecek… Karalar silinip süpürülecek… İçi vahşet dışı dehşet… Niyete göre icabet… Bundan kim kurtulacak… Sevenler seveni bulacak… Işık ışıkla olacak… Altın çağın ademi… yüzü gözü güneşli… Güneşli yarınlar yakın… Acep nasıl demeli…

                                                                                                                                              R.A.P

Dostlarımız

Dünya planetinin içinde bulunduğu hulus döneminde kozmik mevcelerin sebebiyet verdiği tekamül hızlandırılması meyanındaki bilinç şoklamaları alışılagelmiş bilinç performansının aşkınlığında muhtelif fraksiyonları ortaya çıkarmaktadır. Bilinç performansındaki yücelimler, bilinçleri Allah‘ın bilinç boyutundan şoklamayla sağlamaktadır. Neticede nötral bir bilinç performansının oluşması hangi varlıkta tezahür edebilmişse o varlık, evrenlerdeki her unsur ve hadiseye kötü veya iyi gözüyle bakmayacaktır. Daha önceki tebliğlerimizde de belirttiğimiz gibi tüm evrenlerde her şey olması lazım gelecek bir şekilde oluşturulmaktadır, oluşmaktadır. Bunun farkında olabilmek bilinç performansının belirli bir noktaya gelmesine bağlıdır. Eski tabiriyle kesret ortamı denilen ve içindeki birbirine zıt değerlerle fantaziyet belirten dünya tekamül küresinin sathı, Siklüsten sonraki kozmik zamanlara uygun mekanlaşmalarla değiştirilecektir… Şimdi olduğu gibi çok sıhhatli ve düzenli bir iletişim kanalı olan mediamik kanaldan dünya planetinin kozmik ilahi akımlarla belirli bir bilinç aşamasını gerçekleştirmesi için her ne lazımsa yapılmıştır. Belirli devirlerde dünya planetine belirli mediamik kanallardan gönderilen verilerden bir örnek sunuyoruz.

Dost, dost… Gönüllerin karalığına şifa gerek… şifa nedir ışıktır… Ancak ışıkta yürüyene karanlık da gerek. Karanlık olmasaydı, aydınlığın kadri bilinir miydi? Her şeyde hikmet budur. Her şey zıttı ile kaim. Muhaliflerle uğraşmak muhalif olmayana rağbeti arttırmaz mı? Temayül edenleri görmenin verdiği mutluluğun içinde muhaliflerin etkileriyle ilgili payeleri görmek gerek… Çekilen azaplara oflanıp poflananlar şunu idrak edemiyorlar. Çekilen azaplar olmasaydı sen mutluluğu nasıl ölçüp biçip tartacaktın. Dünyanın hali fantezi her görünüş bir kesretti, ya Vahdeti olsa ne olur, apışıp kalırsın bu olur… Neyi nasıl yapacaksın her bir şey birbirine benzese. Olamaz. Olamaz her şey benzer olamaz, zira dünyalık akıl sonra bundan bir şey anlayamaz. Kesret olmalı kesret, akla uygun düşen bir kesret. Nereye baksan ayrı bir renk ve şekil, ayrı ayrı görünüşün cümbüşü sense belirli bir akıl mızrabıyla bu cümbüşün tellerine dokunmak için bekleşir durursun. Tanrı şekilden şekle, renkten renge, fizikten fiziğe girebilen her şeyi boşuna mı yaratmış. Elbet bunda bir hikmet var. Her bir varlık ayrı bir rolle çıkıyor dünya sahnesine, herkes ayrı telden çalıyor, o dünyaya gelen beşer neyi seçer neden geçer. Her şeyi toz pembe görür, dışta karar kılar, faziletler terk edilir kalpler düzensiz atar, nefisler kararır, vicdanlar donuklaşır, o dünya hapsine teslim olan divane, dıştan geçene derler deli, deli diyenler divane. Dost dost gönüller edilir üzgün, kalbin kırık atmaz düzgün, boş ver sen hiçbir şeye aldırma Tanrı senden hoşnut ya mutsuz olma. Gönül üzgün kalpler ezgin, yenmiş vurgun coşan deniz olmuş durgun. Bir kaosa sürüklenmiş koskoca insan. Hangi beşer bulursun pişman. Üzgün gönül bir beşerin elindeki dizgine vurulmuş, esareti yoğun bir at gibi şahlanıyor hani nerede vicdani hürriyet nerede kurtuluş. Sevgi diyorlar adına esaretin, bölük pörçük olma gönlün karşısında halen sevmeden söz ediyorlar, içi dışı maddesel sevgiyle dopdolu olanlar. Her kafadan bir ses çıkıyor ses. Üzgün, püskün, kırgın gönülleri simsiyah bir bulut sararken nasıl anlatılabilir ki her bilen bir bildiğini bildiği doğrultuda savuruyor. Siyah mı, gri mi kırmızı mı ne bilsin. Dost dost bizler de geçtik oradan bizler de geçtik. İçimiz kan ağlarken gözlerimiz dünyadaki suretlere boş bakarken, gönlümüz buruk buruk, kalbimiz can çekişirken, coşanlar coşuyor dünya zevklerinden. Coştukça coşmak istiyor. Kesret bu kesret aydınlığı olduğu gibi bir de karanlığı var. Bazen ışık tutar bazen karartır. Dünyam dünyam deme sakın aydınlansan dahi hapistesin. Sevgi sevgi diyorlar adına esaretin. Her şey ayağına dolaşır her şeyin şaşar kalır, nefes alman zorlaşır, dünyan kararır, dünyam dünyam deme sakın hapishanedesin, esarete sevgi mi dersin sen bir delisin. Yaşa bak karanlıktan zevk olanlarla onlar için bulunmaz insan olursun. Yaşa bak onlar gibi senden iyi yar bulunmaz, her şeyin geçer akçe olur, sözlerin altın tavırların bal ilen şeker olur. Ancak şöyle mana gözün açık olarak Öz ‘den onlara bak da söz söyle, her şey tarumar olur, gözün gönlün kararır, nefesin dolaşır, kalbin sıkışır, vicdanın feryat eder, haksızlık bu dersin, kim anlar senin manada yaşadığını kim bilir. Onlar gibi yaşamazsan. Onlar gibi suretlerle avunmazsan. Seni ancak Tanrı bilir ve sana (O) yeter. O’ndan başkası veriyor keder. Zira O Asıl’dır, Asil Olan dır. Asalet başkadır. Nötral Olandır. Hoş görü, Sevgi tevazu, her bahşiyatı Aşığa tattırır başka bir hazzı. Hazdan sonra ne duyulur yüksek bir arzu, arzuyu sevgiyi nereden bilecek, yaşayan yaşadığını ancak bilecek.

Şifreli kod: Kesretteki Vahdaniyet bülbül dilleri…

                                                                                                                                   IŞIK DOSTLAR

 

 

FASİKÜL 6

Ulu Rahman Adı’na deriz ki, kendi veritesine kavuşabilmiş bir insanın Kendi KENDİ’si olan Asıl BEN’liğine sahip çıkması, onu hangi evrensel boyutta bulunursa bulunsun “Evrensel Bilinç” sahibi kılar. Evrensel Bilinç sahibi bir varlığın neyin, nereden, nasıl geldiği ve neye hizmet ettiği hakkında kendine has bir bilinç olgusu vardır ve hatta böyle bir varlık evrenselliğinin verdiği imkanlardan olan açıklık şuuru ile evrenleri idare eden İdare Sistemlerinin farkındalığındadır. O nizamsal bir şuur kombinasyonunun şuursal bir üyesi olduğunun da bilincindedir. Evrensel insanın bütünleşmiş bilinç mevcudiyeti; evrensel bir bütünleşmenin icabatlarına göre gösterilen ferdi eforlar neticesinde tahakkuk edebilmiştir. Gereken yer ve zamanda gerektiği gibi hareket edemeyen ve kendini birleyemeyen, bilinç ikileşimini halen sürdüren bir varlığın bilinç mevcutluklarından hangisini sorumlu tutabilirsiniz.

İnsanın öz insanlığına ait olan ve Tanrısallıktan gelen yegane sermayesi irşatla oluşturulan bilinç mevcudiyetidir. Tanrısallıktan insana verilen bu sermayenin değerini, elbette ki mutatsal bilinç kıymetlerinin aşıklığında bulunan Bilinç’ler takdir edebilirler. Bu sermaye mademki Tanrısallıktan insana bahşedilmektedir, bütünleşmiş bir bilinç kıymetiyle takdire şayan olarak şu da bilinmektedir ki bu sermaye mutatsal bilinç performanslarını yüceltmede diğerkamca sarf edebilmelidir. Kozmik İnsan’a da zaten bu yakışır. Sevgi tevazu ve diğerkamlık keyfiyetleri Kozmik İnsan’ı Bizlik Vadilerinin bir de muhafaza edilebilmesi ve kullanabilmesi Makrokozmik Duyumlamanın varlığına dayanmaktadır. Daha önceki bilgilerimizde de arz ettik sizler bu duyumlamaya İlahi Aşk diyorsunuz. Makrokozmik duyumlamanın cereyanı esnasında sistemik tesirlerin temerküz etmesi varlığı; sahip olduğu asil keyfiyetler paralelinde hareketli kılar. Bu hareket bizzatihidir zira makrokozmik duyumlamanın bulunduğu her varlıktan asil keyfiyetlerce birlikte tebarüz eder. Asil BEN asaletinden yana sistemik bir değer kazanır ki bu değerin ölçüsü Kozmik Liyakat’tır. Kozmik Liyakat; Evrensel yaraşırlıktır. Yaraşır olan yaraşırlığından dolayı Uluhiyet kazanır. Bizlik Vadilerinin kilit noktaları bu insanlardır, bu insanlara Öz insanları da diyebilirsiniz. Sahip oldukları bilinç Tanrısallığa dayalı, Tanrılsallıktan gelen Tanrısal Bir Bilinç’tir. Bu varlıklara Tanrısal İnsan da diyebilirsiniz. Böylesi varlıklar vazife bilinciyle muhtelif evrensel boyutların zamanlarına uygun olarak belirli mekanlara enkarne olarak o boyutların  zamansal ve mekansal şeraitlerini göz önünde bulundurarak toplumsal bilinç performansını yüceltmeye çalışırlar. Böylesi varlıklar hangi evrensel boyutta bulunurlarsa bulunsunlar, Bizlik Vadilerinin üyelerinin arttırılması gayesiyle kıvama gelebilmiş bilinçler üzerinde Süper Fonksiyon arz ederek onları gereken bir şekilde ayarlarlar. Bu Tanrısal Gaye ’ye hizmet babında yapılan kutsal bir fiiliyattır.

Bu fiiliyatın gösterilmesi esnasında Bizlik Vadilerinin üyelerine hangi evrensel boyutta bulunurlarsa bulunsunlar BİZ ’ler tarafından destek verilir. Bizlik Vadilerinin kapısını açabilmesi için mutlaka Mutatsal Bilince haiz olan varlıkların Kozmik Bilinç’lilerle muhatap olması gerekir. Bunun için bir çok kutsal metinde “Mürşit gerek” ifadesi kullanılmıştır. Bizim Vadilerin kapılarını ancak BİZ’den olanlar açabilirler. Bu varlıklar hangi evrensel boyutta bulunursa bulunsunlar “Makrokozmik Duyumlama” yapabilirler. Bu duyumlama esnasında onlara Bizim Vadilerden birer geçit açılır, bu geçitlerden ancak BİZ’den olanlar geçebilirler. Bizim Vadilerin BİZ yeşilliğiyle ilgili hususiyetleri sizlere ancak bulundukları boyutun mekansal şeraitlerinin elverdiği ölçüde BİZ’den olanlar açıklayabilirler. BİZ yeşilliğinin frekansının değişkenliği meyanında minimum bir alçak değer dahi sizlerin bilinçlerinizin zarar görmesine yetebilir. Beyin katmanlarınızın muhtelif evrensel boyutlara tekamül edebilecek hassas bölümlerin de mutlaka İlahi Bir Ayarlanmanın yapılması gerekmektedir. BİZ’den olanların BİZ’lik yeşilliğine ait tedricen arttırılmış frekanslarına rezonanse olmaya bakınız. Yeterli bir ayarlama yapılabilmesi için, şüphe ve acabalarınızı bir kenara bırakarak BİZ’den olanlara gerekli rabıtayı kurabilmeye bakınız. Meknuziyet safında bulunan beyin katmanlarınızdaki hassas bölgelerin açığa çıkabilmesi için BİZ’den sizlere hususi geçitlerden gelen BİZ’lik tesirlerine mazhar kalarak tebellür ettirilmesi gerekmektedir. BİZ’lik vadilerini yeşilliğinde tüm insanlığın hakkı bulunmaktadır, ancak hakkını bilen hakkını alır. Hakkını bilebilmek her şeye hakkını verebilmektir, siz sahip olduğunuz mini ölçülerde de olsa insanlığınızın hakkını biliyor musunuz? Sizler BİZLİK VADİ’lerin üyelerinden istifade edeceğinize onları her devirde dışlıyor, horluyor ve uluhiyetini istismar etmeye çalışıyorsunuz, veyahutta gereken saygının çok çok ötesine çıkarak olması lazım gelen bir şekilde değilde onlara tapınmaya kalkıyorsunuz, bunun her iki hali de doğru değildir ve BİZ’lerce istenmemektedir. Unutmayınız insanın kendine en yakın mürşidi kendi Asil Varlığıdır. Bu meknuziyet safında bulunan varlığın asaletine uygun olan nasıl bir düşünce ve davranış arz ederseniz, siz SİZ olmaya doğru yol kat edersiniz. BİZ’lik Vadilerinin Yeşilliğine uygun gerekli frekanslardaki düşünceleri arz etmeye çalışınız, bunun için BİZ’lerden olanlarla işbirliği yapınız. Bizim Vadilerin kesretteki elleri onlardır, o ellerde tokalaşan eller boş kalmayacaktır. O ellerle tokalaşanlar yeri ve zamanı gelince mutlaka kendi Asil Varlıklarıyla muhatap olabileceklerdir. Bizim Vadilerin üyeleri sizi BİZ’den olan KENDİ ASİL BEN’liğinize kavuşturabilirler. Bu gücü BİZ’ler onlara sağlamaktayız. Elbettedir ki ilk etapta insansal şuura haiz olan kozmik formun kısıtlı imkanlarından dolayı Kendi Mürşiti olan Asil BEN’liğini fark etmesi olanaksızdır, işte bu farkındalığı sağlamak için BİZ’den olanlar sizlerin yanına gelmektedirler. Onlar sizlerin Vicdanlarınızın tebellür etmesine yardımcı olabilmektedirler. Onlar BİZ’lerle iletişim kurarak BİZ’lik Vadilerinin enerjilerini sizlere aktarabilecek güçte bulunmaktadır. BİZ’e BİZ’den olanlarla muhatap olarak BİZ’den olabilenler yine BİZ’lik vadilerine açılan geçitlerden gelebilirler. Bu makrokozmik sistemik denge esaslarındandır. BİZİM BİZLİK VADİLERİMİZİN BİZLİK YEŞİLLİĞİNİN FREKANSLARINI ARZETMEYEN BİR RENKLE BİZİM VADİLERİMİZE GİRMEK OLANAKSIZDIR. SİZ BİZ’DEN OLANLARIN ARZETTİĞİ FREKANLARI  MASETMEYE BAKMALISINIZ.

Evrimsel icabatlara uygun bir şekilde tahakkuk edebilmiş bir bilinç performansının YÜCE BİLİNÇ’ler tarafından şoklanarak yüceltilebilmesi için, muayyen bir kozmik sabiteyi  arz etmesi gerekmektedir. Bu tarlalarınızda yetişen mahsullerin gerekli bir kıvama geldikten sonra aşılanmasına benzer. BİZİM VADİLERİMİZİN Bizlik yeşilliğine gelebilmiş bir varlığın mutlaka BİZ’den olanlar kanalıyla aşıları yapılır. Aşıları yapanlar BİZ’iz unutmayınız.

Şuurlu kozmik formun kısıtlı imkanlarının belirli bir seviyeye getirilmesi onun muayyen mekanlaşmalarla sağladığı formsal tatbikatlara dayanır. Eken ekmiştir ki biçecektir. Bu kıvama gelebilmiş kozmik formun BİZ’den olanlarla karşılaşması yine BİZ’ler tarafından ayarlanır. Bu dini metinlerinizde hidayetçiyle karşılaştırılma diye ifade edilmiştir. Sizler reenkarnasyonlarınızın belirli zaman dilimlerinde belirli mekanlarda sizlere sağladığı imkanlar nispetinde BİZ’lere ulaşırsınız, BİZ’lere ulaşırsanız sizlere BİZLİK VADİLERİNİN  Biz yeşilliğinin aşıları yapılır. Aşıyı yapanda BİZ’iz. Yaptıran da BİZ’iz bunu asla unutmayın. Aşıları yapılınca, Öz’lere kavuşulunca ayarlananın ayarlayıcısı KENDİ’si olur. Ayarlayıcısı KENDİ’si olanın ayarlanma müddeti çok kısadır. Bu çok kısa olan müddetin hitamında BİZ’lik Vadilerinin ayarlayıcısı üyesi gerektiği gibi kozmik formun bulunduğu evrensel boyutun zamanına uygun bir mekana iner, bu takdirde kozmik formun bir kesrete bakan yüzü, bir de Vahdete bakan yüzü teşekkül eder, Vahdet cereyanlarının Biz’lik Vadilerinden Biz’lere baktığı kısım kozmik formun Vahdete bakan bu yüzüdür. Bu varlık akibeti nasıl teşkil olunmuştur? Bu ilahi Ayarlayıcı Tanrısal Misyona hizmet babından Tanrısal esaslar dahilinde ayarlananı mevcut ahvallerine göre ayarlamıştır. Benzeme prensibine bağlı olarak benzeyen, benzediğinden yana nasıl bir hususiyet arz ediyorsa gereken bir tarzda muayyen ölçülerde BİZ’ler tarafından şoklanmıştır. Kendi Asil Varlığının farkındalığına kavuşan kozmik insansal formların, sinyalizasyon mekanizması icaplarına uygun olarak gereken müddet zarfında etki, tepki prensibine uygun olarak ayarlanması yapılır. Benzeyene Benzenen tarafından benzemenin somutluğuna göre gereken imkanlar sunulacaktır. İmkanlara mücehhez kalanlar, imkanlara kavuşmasından sonra nasıl bir cevvaliyet arz ediyorlarsa bizzat BİZ’ler tarafından tespit edilerek değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Bu meyandaki eprövü itmam edenlere yine KENDİ ASİL BEN’likleri kanalından imkanlar gönderilecektir.

Her Asil Varlık Kendi Kozmik İnsansal formunun tavırlanmaları açısından ULU RAHMAN’A karşı BİZ’ler gibi sorumlu bulunmaktadır. Gereken her husus yine BİZ’lerden olanlara BİZ’lerden gerektiği gibi gönderilmektedir, istifade edebileceklere duyurulur.

                                             ULU RAHMAN ADINA… BİZLİK VADİLERİNİN BİZLERİ.

                                                                                                   31 OCAK 1993

 

FASİKÜL 7

Alemlerin Rabbi Aşk’ına gözlerinizdeki kiri, pası temizleyin de öyle bakın, vicdan terazinizin ayarını yapın da öyle tartın. Baktıklarınız, tarttıklarınız biliniz ki sadece sizin değil insanlığın malıdır. Yaşayın, yaşayın ancak yaşarken yaşamanın hakkını vererek yaşayın, bu yaşam sizlere boşuna sağlanmıyor. Yaşamlarında şikayetçi olanlar; yaşamlarınızdan şikayet etmeyin, zira sizler nasıl ekmekte iseniz öyle biçmekte, nasıl biçmekte iseniz öyle ekmektesiniz. Yaşayan yaşadığından yana alır nasibini. Nasibini alan o nasiple ilgili evrensel şeraitlere parmak basmıştır ki alabilmiştir. Layık olanla ilgili layığı layık olunan belirlemiştir, biçen ekmiştir. Ekenin biçtiği bir başka şekilde ekmeye yarıyor. Adımını atan attığı cihetten imkân buluyor. Yaşayan şuuren yaşadığı her evrensel boyutun icabatlarına uygun bir tarzda meknuziyet safında bulunan olasılıklarla muhatap kalarak, o olasılıklar çerçevesinde tavırlanmalar arz eder. İster fark edilsin ister fark edilmesin her şuurlu insansal kozmik birim içinde yaşadığı evrensel boyutun zamanlarına uygun mekânlaşmalar dahilinde muayyen bir zaman diliminde, muayyen bir mekanda yaşarken, yaşadığı mekanın bir yandan kendisine somut gelen imkanlarıyla muhatap olurken, bir yandan da şuuren erişebildiği evrensel boyuttan destek bulur da diyebilirsiniz. Müteal Orijinal Manâ’lar halinde her evrensel boyutta muayyen icabatlara uygun bir tarzda meknuziyet safında bekleyen olasılıkların (KOZMİK İMKÂN) tebarüz etmesi için şuurlu insansal kozmik birimlerin Kozmik Boyutlar içerisinde şuuren yücelmeleri gerekmektedir. (Şuur Projeksiyonu). Şeraitlerine parmak basılan evrensel olasılıklar, hangi evrensel boyutta bulunursa bulunsun şaraitlere parmak basan şuurlu insansal kozmik birimleri ihata etmek üzere şuurlu insansal kozmik birimler ihata etmek üzere şuurlu insansal kozmik birimin bulunduğu evrensel boyuta akar. Şeraitlerine parmak basılan her olasılık belirli bir oluşumu belirtmek suretiyle meknuziyet safında gerektiği gibi, gereken boyutta mekanlaşarak varlık gösterir. Evrensel icabatlar, evrensel denge esaslarına göre evrensel olasılıkların mekanlaşmalarıyla ilgili sistem belirten prensiplerdir. Bu icabatlara uygun tavırlar arz eden şuurlu insansal kozmik birimler, bu tavırlanmalarına istinaden muayyen bir mesabede “KOZMİK LİYAKAT” toplarlar. Her liyakatlı varlık mutlaka kendi Kozmik liyakatına şayan olarak muayyen tecellilere mahzar kılınır. Muayyen bir evrimsel aşamasında kendilerinde vuku bulan bir takım değişikliklere şahit olurlar. Bu değişiklikler EN YÜCE AYARLAYICI’nın insan varlıklarına kendi ahvallerine uygun olarak bahşettiği tecellilerdir. Tecelliler (Tecelliyat) zuhur manasındadır. Tecelliyata mahzar kalacak insan varlığı, o tecelliyata layık olabilecek liyakatta bulunması gerekir. Liyakat şümullü bir ifadeyle yaraşır olabilmektedir. Yaraşır olan, yaraşırlığı oranında tecelliyata mahzar kalabilir. Böyle bir Tanrısal Keyfiyetin tahakkuk ettirilmesi evrensel icabatlara uygun olarak efaliyet göstermeye dayanır. İnsan varlıkları Dünya planetinde sık sık tekamül için gerekli olan hadiselere maruz bırakılmaktadır. Dünya insanı önüne çıkan her hadiseyi sıkıntı verici veya mutlu edici olarak neden değerlendiriyor? Zira hadiselerin insan varlıklarının tekamülünde yararlı olduğunu ve onların tekamül planıyla ilgili müştemil bir zincirin halkaları olduğunu idrak edemiyor (İstisnalar hariç). Dünya insanının önüne çıkarılan hadiseler, kendi tabirleriyle düştükleri sıkıntı halleri hep tekamülle ilgili icap edenlerle doludur. İşte bu icap edenlere (Evrensel icabatlar) gereken yer ve zamanda gerektiği gibi icabet gösterenler mevcut bulunan Kozmik Liyakat mesabelerini gittikçe arttırırlar. Kozmik liyakat mesabesinin artması bu artış meyanında tecelliyatı gerektirir. Bu evrensel prensiplerdendir. Kısaca göstermek gerekirse: İcabata göre fiiliyat, Kozmik Liyakatı, Kozmik liyakat ise Tecelliyatı gerektirir. Bu konu çok girifitlik arz eder. Evrensel icabatların belirttiği evrensel olasılıkları tayin etmek mutat insanda bulunan bağlı şuur düzeyi ile mümkün değildir. Ancak Kozmik Liyakatları muayyen bir Kozmik sabiteye yücelebilmiş şuurlu insansal kozmik birimlerde olasılıklarla ilgili sırlar hakkında mevcut bilgiye dayanan tayin edebilme keyfiyeti meknuz bulunmaktadır. Bunlar bu sırları ancak layık olanlara verebilmektedir. Yaraşır olana yaraşırlığı nispette emanet teslim edilmektedir. Benlerin ve senlerin çok mevzu edildiği dünya planetinden, BİZ’lerin bulunduğu bu boyutlara ancak BİZ olmakla gelinir. Bu boyutlara geçebileceğiniz bir tek geçit vardır o da gönül yoludur. BİZ’e gönül verenler elbette BİZ’lerle tanıştırılacaktır. BİZ’e yönelenlerin geçitleri ancak BİZ’den olanlarla açılır. Sonunda BİZ’im geçitten BİZ’e gelecek olanlar BİZ’den olacaklardır. BİZ’im BİZ’lerle olan ilişkilerimiz her planda sürer. BİZ, BİZ olana yöneliriz. BİZ’e yönelik her arzu BİZ’im arzumuzdan kaynaklanır. BİZ’e bu arzuyu duyurtan “İLAHİ AŞK”tır. Tekrar tekrar söylüyoruz buraya dikkat edin. BİZ’im BİZ’lerle dolu olan BİZ’lik Vadilerimizin yeşilliğine İlahi Aşk can katar. Bu Aşk hangi planda duyulursa duyulsun duyanları, BİZ’im geçitten BİZ’e bağlar. BİZ mümkünlerin idarecileriyiz, BİZ mümkünlerin öğreticileriyiz, BİZ mümkünlerin Vacib’leriyiz. BİZ mümkünlerin ÖZ’leriyiz (Tanrısal ÖZ). BİZ’im bir tarafımız ALLAH’a bir tarafımız mümkünlere dönüktür. Alırız veririz, veririz ki alırız. Yansıtıcıyız. BİZ’e her gelen imkan BİZ’lerden mümkünlere yansır. Belirli evrensel boyutların belirli zamanlarına uygun mekanlarda muhtelif enkarnasyonlara dayanan tekamül aşamasındaki varlıklar ÖZ’sel Enerjiyle evrensel bir akıma tabi tutuluyorlarsa biliniz ki bu varlıklar mutlak surette KENDİ’leri olan ÖZ’lerini (TANRISAL ÖZ = KOZMİK BEN) farkedebilmişlerdir. Bu varlık akibeti herhangi bir evrensel boyutta tahakkuk edebilir. İnsan varlıklarını güçlü kılan enerjetik akımlar mutlaka şuuren yüceldikleri evrensel boyuttan varlığı ihata edebilecek tarzda akmaktadır. Güçlü kılınan bir evvelkine nazaran daha yüksek bir güçle tavırlanmalar arz eder. Kozmik boyutların sonsuz olduğu gibi Kozmik Olasılıkların da haddi hududu yoktur. Olasılıkların intişar ettirilmesi Kozmik birimlerdeki şuursal icraatlara dayanmaktadır. Adımını atan adımını attığından yana nasiplenir. Adımın atılması belirli niyetler dahilinde olur. Adımın atılması niyetlere dayanan fiiliyat ve düşüncelerle gerçekleşir.

Düşünce her evrensel boyuta girebilen ve girdiği evrensel boyutun imkanlarını düşünen şuurlu kozmik varlığa doğru seferber ettiren Kozmik bir keyfiyettir. Şuurlu insansal kozmik birimlerin düşünce mekanizmasının çalıştırılmasıyla muhatap olunamayan evrensel olasılık yoktur. Bu nedenle sizlere her defasında düşünün denmektedir. BİZ’ler BİZ’lik Vadilerinin Kozmik İmkanlarını elbette ki yeterli frekansta düşünce oluşturan varlıklara sevk etmekteyiz. Hak eden hak ettiği bir tarzda muayyen evrensel olasılıklarla muhatap edilir. Bu olasılıkların içeriği hak edenin mutlaka düşünce oluşumlarına uygun mahiyettedir. Üzerinde bulunduğumuz makrokozmik şuurlu bir birim olan planetinizin Kozmik Evrimsel aşamasında sizleri ne çeşit yaşam formasyonlarının beklemekte olduğunu sezinleyen dostlarımız elbette ki attıkları adımlara çok dikkat edeceklerdir. Sezgilerinizi bu meyanda arttıran ve sizleri gerekli bir tarzda düşünceye sevk eden amillerin bolca karşılanmasına meydan veren hususiyet Planetinizin Kozmik Evrimsel bir aşamada bulunmasından dolayıdır.

Değişime meyyal hasletlerinizin kabararak intişar etmesi buna istinat eder. Evet değişmek istiyorsunuz ve değişiyorsunuz. Zira artık Dünya kozmik tekamül planıyla, Kozmik evrimsel plan ikisi bir yörüngeye oturtulmuştur. Bu mahrek birleşimi 1990 dünya senesinin başlarında gerçekleştirilmiştir. Bu birleşimdeki somut kenetleşmenin yoğunluğu 1999 dünya senesinin sonunda gereken kozmik sabiteyi arz edecektir. Siklüs idare planıyla ilgili vazifedar varlıkların aynı zamanda siklüsten sonra Altın çağ ortamının somutlaştırılmasıyla ilgili çalışmaları yapacağını biliniz. On sekiz sistem yasalarına göre uzayda gerekli seyirleri yapan makrokozmik şuurlu galaktik birimlerin yine bu sistem yasalarına uygun olarak muayyen evrim basamaklarında kendi bünyelerinde bulunan güneş sistemlerini kozmik evrimsel plan icabatlarına sadık kalarak ayarlamaları gerekmektedir. Bu ayarlamalar planetlerin satıhlarında yaşayan şuurlu insansal kozmik birimlerden bilinç performansları muayyen bir kozmik sabiteye uygun olanlar tarafından belirli evrensel değişiklikler olarak fark edilebilmektedir. Dünya planetinin içinde bulunduğu 4. Kozmik zamanın, dördüncü ve son devrinin sonunda iyiden iyiye izlenen değişiklikler, planetin insanlarını Kozmik değişiklik mahiyetleriyle ilgili bir çerçevede arayışa sevk etmektedir. Bu hareketler planetinize sevk edilen kozmik mevcelerle güçlendirilmektedir. Müteal Orijinal Sınırsız Şuur’a bağlı tüm kozmik Şuur birimlerinin belirli evrensel boyutlarda KENDİ ASİL ŞUUR VARLIĞI’nın Bilincine varması Evrensel Tekamül merdiveninin ilk basamağıdır. İnsanda bulunan şuur Tanrısal’dır. Ancak KENDİ ASİL ŞUUR VARLIĞI’nı fark edebilmesi için belirli mekanlaşmalarla gereken bir evrimsel aşamaya gelebilmesi gerekmektedir. Bu aşamaya gelene kadar şuurlu insansal kozmik birimlerin KENDİ ASİL VARLIKLARININ ŞUUR’larıyla tedricen şoklanmaları evrensel bir prensiptir. İnsansal şuurlu kozmik birimlerin “BİZ’LİK VADİLERİNE” dahil edilebilmesi için bu şarttır. Buna dini terminolojik ifade ile “ikinin BİR edilmesi” Ölmeden önce ölünmesi denmiştir. Anadan ikinci defa doğuş da denilir (Buradaki anadan kasıt, dünya planetidir.). Mutat insan ancak bu doğuşla insanlık mertebesine yükselebilmektedir. İşte tekamül bu basamaktan sonra başlar. Müteal Orijinal Mana olan mutat insanın ÖZ’ü O’na ait, O’ndan gelen ve O’na bağlıdır. ÖZ O’nun tohumudur. Sizlere ÖZ’le ilgili girifit mevzuatı ileride açıklayacağız.

                                                                                                                                  K.İ.M

Dostlarımız,

Allah’ı Allah için seven insan kardeşlerimizin Allah için verdikleri hizmetin kutsiyetini her varlık idrak edemez. Hoşgörü-Tevazu-Sevgi kombinasyonunun sizlerdeki gücünü her varlık anlayamaz. İnsanda bulunan her madde ötesi değerlerin ölçüsü muayyen bir kozmik sabiteyi belirtir. Her kozmik sabiteye uygun bilinç performansı gereken yer ve zamanda gerektiği gibi Hükümranlık Güçlerinin ayarlamalarıyla bir üst yüceliğe oturtulur.

Sizler Hükümranlık Güçlerinin kesretteki eli,kolu,gözü,kulağı,dili olarak Allah Adı’na Mürşitlik yapmakla görevli bulunan kardeşlerimiz. BİZ’lerin de bir zamanlar Kozmik Denge esaslarına uygun olarak muayyen planetlerde tekamül aşamaları geçirerek bu vadilere girdiğimizi bilmektesiniz. BİZ’lik Vadileri Hiyerarşik bir düzen belirten güç birimleriyle doludur. Burada bulunan Kozmik Şuurlu İnsansal birimlere dinsel metinlerinizde HALİFETULLAH denilmiştir. Mukaddes kitabınızda “Allah meleklere yeryüzünde bir Halife yaratacağım dedi“ iafadesi yer almaktadır. İşte bu ayette bildirilen Halife BİZ’lik Vadilerinin BİR GÜÇ BİRİMİ’dir. Bütün Güç Birimlerinin meydana getirdiği topluluğa “GÖKLERİN HÜKÜMRANLIĞI” diyebilirsiniz. Bu Hükümranlıkta bulunan Kozmik Şuurlu İnsansal Birimler, “HALİFETULLAH ŞUUR” düzeyine kavuşturulmuş varlıklardır. Bu şuur düzeyi hakkında sizlere ŞUA BİLGİSİ dahilinde çok geniş malumat verilmiştir. Bu malumata dayalı olarak sizlere gönderilen her insan kardeşimizi gerektiği gibi irşad etmelisiniz. Bilinmelidir ki muayyen bir kozmik sabiteye uygun bilinç performansı arz eden insansal kozmik birim ister farkına varsın isterse farkına varmasın evrensel boyutların zamanlarına uygun mekanlarda yaşarken mutlak surette Halifetullah Şuurları tarafından gereği gibi şoklanmaktadır. Gaye, İlahi Murat olan göklerin Hükümranlığına güç katılmasıdır. Muayyen bir realiteye mensup bulunan bir varlığın sahip bulunduğu bilinç kapasitesine uygun olarak daha yüksek basamaktaki realitik boyut icaplarına uygun bir vaziyette Halifetullah Şuur düzeyleri tarafından tedricen şoklanması İlahi Murat’tan kaynaklanmaktadır.

TANRISAL AMAÇ KOZMİK ŞUURLU İNSANIN YARATILARAK HÜKÜMRANLIĞA GÜÇ KATMAKTIR.

                                                                                        HÜKÜMRANLIK GÜÇLERİ

 

FASİKÜL 8

 

Ulu Rahman AŞK’ına… Kıpırdamayan bir deniz… Mümkün müdür bir deniz için kıpırdamamak. Dalgalansın kıpır kıpır oynasın diye Kendinden rüzgarı çıkaran O. Dalgalanan O… Kıpır kıpır oynayan O… Deniz rüzgara mı muhtaç dalgalanması için… Dalgalanmayı sağlayan rüzgar Deniz’den ayrı mıdır? Dalga rüzgara bağlı, pekala rüzgar neye bağlı? Elbette ki Deniz ’e… Deniz Kendindeki dalgalanmayı yine Kendinden ayrı olmayan rüzgarla sağlıyor. Öyleyse gel Kendi rüzgarınla (ÖZ’sel enerji akımı) sana yakışan raksan dalgaları oluştur. Dalgalan, dalgalan durulma bak her zerre cevval, muntazam bir tempoyla raks edici, her zerre kıpır kıpır faaliyetli. Her zerrenin zerrelik bünyesinden öte zerreyi ayakta tutan bir zikir noktası var. Allah Allah Allah diye zikir yapıyor Kendinden Kedine ve Kendinde. Zikredilen o noktaya in ve orada Kendinle birlikte zikret Kendini Allah, Allah, Allah diye. Dinle o noktayı ne deniyor. O noktada diyen Sen denilen Sen. Aklın mı karıştı karışmasın. Karışacak aklını geride bırak ta buraya Aşk ile gir. Burada aklın hükmü yoktur. Burada aşk vardır AŞK. Aşık olan Sen, Maşuk olan Sen, izleyen Sen izlenen Sen. Bizim dalgalanmamızın inceliğinde Hak’kın sırrı var. BİZ’im dalgalanmamız ilelebet sürecek. Kendine naz yapan, cilve yapan, AŞK serenatlarında bulunan, Kendi için ölen, Kendi için dirilen. Kendinden Kendine Aşık olandan nasıl bir söz beklerdin Allah için sevdiğim. Kaybet, kaybet sen kendini kaybet ki kaybettiğinin yerine Kendine aşık olan yine Kendini bul ve bu sözün kıymetini anla. Aşk, Aşk, Aşk. Aşk kaplıyor varlığımı aklım başımdan gidiyor ki Aşk’a dair yazıyorum. Aklım başımda olsa akla dair yazardım. Yazdığım her kelime Aşk kokuyor. AŞK. Aşkın yaşantısını belirtiyor, aklı öldürüyor çatlatıyor.

 

Müteal Orijinal AŞK’ın doyumsuzluğunda, doyumsuzlukta yaşanılanın iletilmesi ne derecede mümkündür kelimelerle? Kaybettim yine kendimi, Kendimde. Kendimde Kendi Kendime Aşık olarak yaşıyorum. Ne zevktir bu Yarabbi ölüyüm, yaşıyorum. Ben öldükçe yaşamanın sırrına erdim. Kendimde öldüm Kendimde dirildim. Ölü olan kendimde yaşayanın BEN olduğunu yaşadım. Ölülük evet evet ölülük, diriliğin karaltısıymış. Beyazlanan karaltıda, karaltı kalır mı?

 

Ölülük diriliğin şartıymış ölmeden dirilinemiyor. Geceleyin gelene and olsun. Geceleyin ortaya çıkan nedir bilir misin? O karanlığı delen yıldızdır (Tarık 1-2-3). Gece ağarınca geceden bahsedene aşk olsun. Ağartılmanın cefasını geceleyin ortaya çıkan mı çekiyor? Ölülük ve dirilik aynı varlığın diriliğini gösteren hadleri değil midir? İnkara bak ta ikrarı anla. İkrara bak ta inkarı anla. İnkarın varlığı, ikrarın gölgesi değil midir? Bir’likten ikilik-İki’likten Bir’lik çıkar mı? Kendini Kendinde BİR’le ki anlayasın. Gündüzü geceye, geceyi gündüze geçiren Allah’a hamd olsun. Ne güzel geçmiş gece gündüze, gündüz geceye. BİZ yeryüzünü dirilerin ve ölülerin toplantı yeri yapmadık mı? (Mürselat 26). Karaltının sefası, karaltılığını ceste ceste ortadan kaldıran ağartıcı aydınlığın karaltıdan boşalan yere yerleşmesiyle ağartıcı aydınlığa geçiyor. Yani ne oluyor? Gündüzün sefasını gündüzü ortaya çıkaran ağartıcı güneş sürmeye başlıyor.

 Karaltının yani gecenin sefası nerede kaldı? Aydınlığın yerleşmesiyle ortaya çıkan gündüz sefasının batınında meknuz kaldı. Karaltı yani gece cefa çekiyor ki gündüz sefa sürüyor. Aklını zorlama burada Aşk çalışır Aşk. Aşk’ça biliyorsan Aşk’ça konuşup anlaşalım. Yine kendini kaybettin diyenlere sesleniyorum. Aşk’ın esiri olarak, Aşk’ın sefasında cefasında, Müteal orijinalliğinin doyumsuzluğunda, yüceliğinin sınırsızlığında, Celal Cemal oynaşlarının varlığında, Uluhiyetinde yaşayarak sesleniyorum. Kaybedilen ne? Kazanılan ne? Kaybeden kim? Kazanan kim? Söyleyin bana aydınlığı sağlayan güneşin aydınlığı sağlamasındaki kazancını, zararını. Boy gösteren aydınlığı sağlayıcı, karanlığı aydınlatmaya mı muhtaç? Öyleyse gece niçin aydınlık gelince gecelik sefasını yitiriyor gecelik cefası içerisinde. Karanlıkta memnun, aydınlıkta memnun her ikisi yerli yerinden. Ancak gündüzün ardından gelen gece, gecenin ardından gelen gündüz. Her ikisinin birbirine geçmesi gerekiyor. Böyledir nizam böyledir intizam. Gündüzü geceye, geceyi gündüze geçiren Allah’a Hamt olsun. Ant olsun canları şiddetle çekip alanlara (Naziat 1) Benim canım Canan’ım çekip aldı ve canımı kaybettim ki Canan’ımı buldum. Baktım ki bulan da ben arayan da ben. Kaybeden neyini kaybetmiş, ne kaybetmişse kaybedilmişlikte kaybetmiş. Onun o kaybettiği kaybedilmişlikte hüküm sürüyor. BİZ kaybettiklerimizin kaybedilmişlik diyarında varlıklarını sürdürdüklerini biliyoruz, ya sizler biliyor musunuz? Onlar BİZ’lerin geceleridir, Onlar BİZ’lerin zulmanileridir. Allah-Allah-Allah Aşk’a yenik düşen aklın, Nuraniyet kemalatı karşısında eriyip hiç olduğunun ve hiçliğinden ortaya çıkan Nuraniyet mevcutluğunun işareti ve zaferidir bu. Ben aydınlatan güneş miyim yoksa aydınlatılan gece mi? Ben neyim? Gecemin bağrında yatan gündüzümü belirtecek bir güneşim BEN. Ancak sığınağım, barınağım örtüm gecemdir.

 

Geceleyin gelene ant olsun, geceleyin ortaya çıkan nedir bilir misin? O karanlığı delen yıldızdır (Tarık 1-2-3). Örtüm gece BEN ise Güneş. Biri ölü. Biri diri. Biri mahluk, Biri varlık. Biri şeytan, biri Melek. Gündüzüm gecem Ben’de batan ve doğan güneş de BEN. Doğan neyin üstüne doğacak Kendi gecesinin ya batan nereye sığınacak yine Kendi gecesinin. Mecnun Leyla’daki güneşi görünce Leyla’dan geçti. Ya Leyla neyin örtüsüymüş öyleyse Mecnun’un aradığı güneşin. Güneşi arayan onu doğacağı yerde arasın elbette bulur. Bulunca da aradığı o güneşin Kendi olduğunu anlar (Asil BEN). Leyla’nın sakladığı, barındırdığı, örttüğü GÜNEŞ’ten Ben’de de var niçin aramıyorsun? Niçin doğacağı yerde değilsin de iyice batmış güneşlerin bulunduğu gecelerin peşindesin? Çünkü sen de öyle bir gecesin ve geceliğinin sefasını sürüyorsun. Ve bu sefadan vazgeçemiyorsun. Gel geç bu sefa dediğin gündüze göre cefa olan mahrumiyetten SEN GÜNEŞSİN GÜNEŞ. SEN GÜNEŞSİN GÜNEŞ. Güneş gibi parla ne anlarsın hezimetten. Parla gecelerdeki geceler solsun gündüz olsun. Doğan güneş gibi ol batık güneş gibi değil. Doğan güneşler diriliğini gösterir, batık güneşler ise örtüleriyle ölülüğünü. Ölü nedir Güneş midir yoksa örtüsü mü? Elbette örtüsüdür ancak doğmayan güneş neyi aydınlatacak nereye gösterecek yüzünü. Gecenin bağrında Kendi Kendine ışık tutacak, Kendi gösterecek yüzünü, zaten hep aydınlatmaktadır. Kendini Kendine göstermektedir Kendinde. Allah için bir kulak ver sözlerime Senin güneşin Ben’im güneşimden ayrı mıdır? Şu soruyu sor kendi kendine doğan güneş nereye ve nereden doğacaktır,batık güneş neredeydi ki batmışlıktadır. Doğacak batık güneşlerin aydınlığını örtülerin altından hissederek Aşık olanların varlığı için şükürler olsun. Karanlıktaki meknuz gündüzün, güneşle ortaya çıkacağını hissede hissede karanlığa hor bakmak olur mu? Her gelen gündüz güneşi ile ortaya çıkmıyor mu? Güneş değil mi ona gündüzlük sefasını sürdüren varlıkta tutan, yüzünü güldüren. Mevlana’da dünyada Şems Tebrizi denilen GÜNEŞ’le gündüzünü doğurdu, gündüzünün sefasını sürdürdü, yüzünü güldürdü. Allah dedim yine kapladı tüm varlığımı zerrelerimin batını olan can odağından İLAHİ AŞK. Bu Aşk’ın Müteal Orijinalliğinin sınırsızlığında yitirdim kendimi ve Kendimde Mutlak Dirilikle dirildim. BİR’in verdiği dirilik BİR’in verdiği dirilik. Mutlak Dirilik Bilincinde. O Bilinçle yaşanılan Müteal Orijinal BİR Dirilik. Hangi idrak kendi idrağı içinde Kendi Kendini idrak eder? Hangi dirilik Kendi Diriliği içinde Kendi Kendinin diriliğini yaşar? Ölülerin içinde bulunan dirilik kaynağına dirilik olarak girip sınırsız diriliği yaşayandan nasıl bir söz beklerdin Allah için sevdiğim? Aklın karıştıysa aklını, aklın barınağı olan kendi örtünde bırak ta gel öyle anlaşalım. Buraya Aşk’la girilir akılla değil. Buraya AŞK KAYNAĞININ MÜTEAL ORİJİNALLİĞİNİN YÜCELİĞİNE ancak AŞK olarak girilir. AŞK OL AŞK. Her zerreni mahvet ve AŞK ol her zerrenden. AŞK’la Aşk olanların, Müteal orijinal Aşk’ta yok olanların yoklukları adına şükürler olsun. Allah AŞK’ıyla yanarak mahviyetle Aşk’ında AŞK olanların. Ölüler alemine Aşk’ı taşıması mümkündür. (Rehavet uykusunda olanlar kastediliyor). Bunu anlamak istersen O’nun Aşk’ıyla yanan kalplerle birlikte ol. O kalbe girmeye çalış, azim et mutlaka başarırsın. Aşk ol da AŞK’ın aşklığında AŞK ile Aşk’ı yaşa Aşk ol da enginlerdeki yüceliği, sınırsızlığı yaşa. Şu enginler sınırlar vehimsel kabullenişler AŞK’ı maskeliyor kurtul onlardan. Aşk nasıl yaşanır bilir misin AŞK? AŞK’a aşık olmakla AŞK olunur ve AŞK olunuşun varlığında, yüceliğinde, sınırsızlığında yaşanır. Aşk, Aşk, Aşk, Aşk’la Aşk olup Aşk’ı yaşamak. Dilberin yüzündeki tebessümler Aşk’ımın coşkunluğunu çıldırtıyor, beni kendimden O olan KENDİ’me geçiriyor. Alelade bir ben’ken O Asil Tek BEN oluyorum, gecelerimin derinliğindeki güneşle gündüzlere bürünüyorum Allah Adı’nı yemin ederiz ki İlahi AŞK coşkunluğunun Müteal Orijinalliğinden varlığını yitirerek Aşk olan Allah’ta fan olmuştur.

SINIRSIZ MÜTEAL ORİJİNAL YÜCELİKLER ADINA ESENLİKLER

                                                                                        ULU RAHMAN ADI’NA—IŞIK

 

Fasikül 9

Dostlarımız,

Sizlerin önünde esmekte olan Bir Rüzgar vardır.. Bu Rüzgar esme hızını gittikçe yoğunlaştırmaktadır.  Bazen bir fırtına bazen bir kasırga gibi coşmakta ve esme hususiyetinin sihrini gerektiği gibi sizlerin varlığınıza iktisap ettirmektedir. İşte böylece sizler nerede bulunursanız bulununuz Bir Rüzgar gibi esecek, coştukça Bir Fırtına, Bir Kasırga olarak gönüllerde cevvaliyet yaratacaksınız. Siz o zaman bütün BİZ’leri BİZ’im ellerimizle BİZ’e kazandıracaksınız.. Bütün Evrenler SİZ’lerle doludur.. Esiniz, esiniz estikçe Bir’er Fırtına Bir’er Kasırga olup Fırtınalara, Kasırgalara cevvaliyet kazandıracaksınız. İktisap ettirdikleriniz, iktisap ettirdiklerimizdir. Söylediklerinizin her kelimesinde BİZ’ler yaşamaktayız, sızlayan yüreklerin sızısı sizlerin Muhyiyet dağıtan şifalarınızla dirilecektir. İzlediğiniz yol BİZlerin yoludur, bu yoldan estikçe Bir’er Fırtına, Bir’er Kasırga olacaksınız. Sizlere güç veren Ulu Rahman’dır. O’nun Ses’i ve Nefes’i gücünüzü oluşturmaktadır. Sizler istikbaldeki Dünyayı Ebedi Dirilik Formunda tutabilecek İlahi Güç Birim’lerisiniz. Gücünüz gücümüzdür ve gücümüz olacaktır. Muhtelif evrensel zamanların evrensel mekanlarında her göksel irşadın derununda onu yayıcı ve dağıtıcı olarak sizler vardınız ve var olacaksınız.

                                                                                                                                              IŞIK DOSTLAR

BÜTÜNLENEN BİLİNÇLERE BİLDİRİDİR…

Üzerinde durduğunuz her türlü evrensel materyalin hatırlama yoluyla Müteal Orijinalitesine somut bir olgu yaşayarak vakıf olabilirsiniz. Zira sizler Müteal Orijinal varlığınız olan Öz’ünüzün imkanlarıyla hareket ederken her türlü vizyonsal değerin derunundaki Müteal Orijinalitesiyle muhatap olarak (yaşayarak) hareket edebilirsiniz. Sizlerdeki bu keyfiyet Vahdet Bilinci’ne sahip olmanızdan kaynaklanmaktadır. Nerede olursanız olunuz her kimle veya her neyle yaşarsanız yaşayınız onun Müteal Orijinalitesini birlikte yaşayabilirsiniz. Sizler kesrette kerhen kesretî bir yaşam sürerken aynı zamanda orijinsel yaşama keyfiyetine dayanan bir yaşamla Vadetî bir yaşam sürdürmektesiniz. Vahdet cereyanından güç alarak her şeyin hakikatını aramaya müsait olan bilinçleriniz, sizlerden hulusî bir kalple yardım isteyen bilinçleri gerektiği gibi yüceltmelidir. GÖKSEL VERİLERLE TEŞKİL OLUNAN HER KİTABIN MÜTEAL ORİJİNAL DEĞERLERİ’ni orijinden yaşayarak Hakikati Arayış içinde olanlara verebilirsiniz. YÜCE REALİTE ADINA ESENLİKLER.

                                                                                                                                              EBEDİYET PLANI

Enkarnasyonlarınızın içinde bulunduğunuz mekan ve zaman diliminde bir neticesi haline gelen tüm hususiyetleri Muayyen Bir Kozmik Plan’da belirli bir noktaya kadar sürecek olan natamam ruh hallerinden müteşekkil hal planlarınızı davet etmektedir. Mazi planınız şimdiki hal planınızı, şimdiki hal planınız, istikbaldeki hal planınızı belirlemektedir. Davet ettiğiniz her hal planı sizin mukadderatınızı teşkil eden hal planları silsilesinin birer halkası olmaktadır. Mukadderat çizgisinde ilerlerken bir yandan daha önce kendinizin belirlemiş olduğu çizgiden yürüyor ve yürürken de bir yandan kendinize istikbalde yürünecek bir çizgi tanzim ediyorsunuz. İffetiniz, sadakatiniz, ünsiyetiniz hülasa daha önce iktisap ettiğiniz her ne varsa size yön tayin ediyor. Zaten iktisap ettiğinizi de bir önceki hal planlarınıza borçlusunuz. Sizin belirlediğinizle siz kendinize bir şeyler tanzim etmektesiniz. Hal planlarınızı olumlu yöne kaydırmak mı istiyorsunuz? Öyleyse cehid gösterirken olumlu tesirler yaratmaya gayret gösteriniz…

Kaybolmadan bahsediyorlar… kaybolmak diye bir şey yoktur. Kaybolan ne var? Her bir şey, her bir şeye dönüşüyor o kadar. İçinde bulunduğunuz kozmos biriminde tüm mevcudat, Şua tarzındaki Müteal Orijinal mana enerjisinin muayyen keyfiyetler arz eden formasyonlarından ibarettir. Enerjinin muhtelif buutlarında meydana gelen bu formasyonlar, içinde bulunduğunuz kozmos biriminde fiziki gözünüzle görülebilen veya görülemeyen şua formasyonlarını meydana getirmiştir. Planetler, güneşler, uydular hep şua tarzındaki Müteal Orijinal mana enerjisinin muhtelif buutlarda tekasüfünden meydana gelmiş kaba, makroşümüler boyut arz eden belirli formasyonlarıdır. Planetleri kozmik cazibe kanunlarına istinaden kendi cazibesiyle bağlayan güneşler devamlı olarak planetlere Rahmaniyet prensiplerine sadık kalarak gerekli olan enerjiyi saçmaktadır.

Planetlerden kaybolduğu sanılan maddesel enerji, planetlerin belirli inhilal olabilen yerlerinden ayrıştığı formasyonuyla güneşe geliyor, güneşteki muayyen formasyona iltihak ederek, güneşe güç katıyor… Sonra bu güç indifalar yaratıyor, bu enerjinin tamamı sonra tekrar planetlere yavaş yavaş doygunluk sağlayarak tekrar geri dönüyor ve planetlerde muhtelif yollarla tekrar tekasüf ederek kaba maddi formasyona geçiyor.. (misal: bitki yapraklarının güneş enerjisini kullanarak, fotosentez olayı ile karbonhidratı oluşturması).

Planetin kaba maddi doyumu tamamlanınca fazla olan kaba madde artışı sistemin selameti için yine planetin inhilal olabilen yerlerinden ayrışarak güneşe gidiyor. Binaenaleyh güneşinizin bir gün gittikçe enerji kaybından sineceğini ve kaybolacağını söyleyenler büyük bir yanılgı içerisindedirler.

Yıldızın (güneş) kara delik oluşturması onun kaybolması değildir. Ancak yıldızların da bir insan gibi enkarne ve dezenkarne olması bazılarını, onların yok olması meyanında bir zehaba sürüklemektedir. Halbuki onlarda bu şekilde enerjinin bir buutundan başka bir buutuna geçmektedirler. Zehaplarla hareket edenler bir yere gelemezler. Unutmayınız perdeleri görenler çoktur. Perdelerin çok olması nedeniyle nokta-i nazarların nevine göre her bir görenin ayrı ayrı bir perdeyi izleyecekleri malumunuzdur. Her müşahede edilen perdenin arkasında mevcut durumdaki izlenimden daha mükemmel izlenebilecekler bulunmaktadır. Perdeler aslında vizyonsal varlığın, veritetik ve realitik keyfiyetleri bakımından subjektif bir pozisyonda merhaleler belirtmesinden kaynaklanmaktadır. Her bir perde belirli bir realitenin bittiği, belirli ve daha yüksek veritetik değere haiz olan realitenin başladığı merhalenin izafi olarak ifadesidir. Görülüyor ki izafiyet ve nisbiyet arz eden bu mevcutluklarda varlıkların yapacağı müşahedeler sonucu farklı farklı değerlerin farkındalığı sağlanabilmektedir. Üzerinde yaşadığınız Dünya planetinde müşahede fonksiyonlarınca izlenebilen ve belirli realitik değerleri olan unsurlar, hep izafi iki perde arasında kalanlar olmaktadır, buna kesitsel izlenimle farkındalığı sağlanabilen değerler diyebilirsiniz. Öyleyse üzerinde yaşadığınız planet insanlarının akıllarından hiç çıkarmamaları gereken bir husus vardır ki bu da nokta-i nazarlarını kuvvetlendiren metotlara sarılmak olmalıdır. Nedir bu metotlar maddi ve manevi konulu fikri icraat ve meditasyon… ileride bu konular hakkında geniş izahatlar yapılacaktır…

                                                                                                                                TESİRLER MEKANİZMASI

Fasikül 10

ALEMLERİN RABBİ AŞK’INA….

Ey İnsan, “İNSAN” olmanın beşeriyetin bağrından çıktığını unutma… Her alt yapı, bir üst yapının inşasında yararlı olacak bir unsurdur.. Her alt skaladan gelen alt’a nispeten bir üst skalaya erendir. Her bir skalanın üyesi, bir üst skalaya dahil olabilecek namzet bir üyedir.. İnsanlık nelere muhtaç.. İnsanlık sarılacak yaraların, gözleri kör olmuş beşeri varlıkların kaosları arasında çırpınıp duruyor.. Saf olan kendi saflığıyla ışıldıyor ama karanlıklardaki aydınlatımlar halen çok yavaş.. Aydınlanan aydınlatmalıdır.. Zira bunun için aydınlatılmıştır ve aydınlatılmaktadır..

Işıyın… aydınlatın… işe yarayın, ziyanızın, karanlığı yırtarcasına yaptığı şoklamalar karanlıktaki ağartıları biraz olsun sağlamıyor mu o yeter..

Ey  İnsan, beşeriyet sarılacak yaralarıyla karşınızda.. Bu yaraları sen saramazsan beşeriyet nasıl saracak.. Beşeriyetin “KOZMİK İNSAN” ın yaratılmasında bir hammaddeyi teşkil eden alt yapı olduğunu unutma… Celaliyetinizi anlıyoruz, ancak her şeyin yerli yerince oluştuğunu ve tekâmül icabatlarına şayan olarak oluşturulduğunu unutmayınız…

                                                                                                                                                            IŞIK

DOSTLARIMIZ

İnsanlığın, insanlığına insanlık katanların nasıl birer evrim aşamalarından geçirildiğini planetinizdeki her varlık bilemez… Bunlar, ÖZ  KAYNAK’larının enerjileriyle belirli bir Kozmik Sabiteye uygun doygunluğa erişmiş ve ÖZ’lerindeki Asli, Müteal Orijinal değerleri gereken yer ve zamanda gerektiği gibi (Evrensel kanunlar mucibince) tebarüz ettirebilen varlıklardır.. Bu kozmik şuurlu güç birimleri, Tanrısallığın Müteal Orijinal hususiyetlerini bir bir muayyen kozmik boyutlara uygun zaman ve mekanlarında arz ederek gerektiği gibi sergileyebilmektedirler… Bunlara birer “İLAHİ ODAK” da diyebilirsiniz… Peygamberane tedrisatları meydana getiren bu İlahi Odaklar hangi kozmik boyutta bulunurlarsa bulunsunlar, bulundukları mekanlarda gereken Tanrısal icraatı tahakkuk ettirirlerken muayyen kozmik boyut enerjileriyle takviye görmektedirler… Teknolojik boyutun Müteal Orijinal imkanlarıyla sağlanan bu enerjilerin muayyen Kozmik manyetik alana tabi olan varlıklara yöneltilmesi bu İlahi Odakların vasıtalığıyla gerçekleştirilmektedir… Böyle uygun kozmik manyetik alana tabi olan şuurlu insansal kozmik birimlerin bilinçlendirilmeleri bu yöntemle sağlanmaktadır… “Ayarlayan ayarlananı mevcut ahvaline göre ayarlamaktadır.” prensibi her kozmik boyut için geçerli olmaktadır.

Planetiniz de muayyen bir Kozmik boyutun icabatlarına göre muayyen Kozmik enerjilerle bombardıman edilmektedir.. Varlıklarda bulunan merak kodu üzerinde bir açıklama yapalım. Merak edene merak ettiğinin cevabının verilmesi hakkında bilgi sizlere daha önceki tebliğlerimizde belirtilmiştir. Merak eden, merak etmeyle ilgili eylemini mutlaka tabi bulunduğu muayyen kozmik manyetik alana göre arz edecektir… (evrensel kanun) O manyetik alana şayan olarak merak faaliyetinin bir varlık tarafından arz edilmesi, cevabın yine o manyetik alana şayan olarak verilmesini gerektirmektedir. Bu kozmik manyetik alanlara uygun varlık kategorilerine eski dilde kalben uygunluk denilmiştir. Bir varlığa Muhammedi kalp taşıyorsun demek, Sen Muhammed Mustafa Kozmik manyetik alanına uygun bir rezonans faaliyeti arzetmeye yatkınsın demektir. Muhammet Mustafa Işık Dostumuza ait olan Kozmik bir manyetik alan bulunduğu gibi, Işık Dostumuz İsa ve Musa’ya  da ait olan muayyen Kozmik manyetik alanlar bulunmaktadır. Bu manyetik alanlara ait olan Kozmik Enerjiler bu alanlara uygun düşen İlahi Odaklardan tüm İnsanlığa gerektiği şekilde inikas ettirilmektedir, işte bu nedenle Işık Dostlarımızın kendi ümmetleriyle ilgili kozmik enerjileri daimi olarak gerektiği gibi gerektiği yer ve zamanda açığa çıkartarak halen tedrisatlarını devam ettirdiklerini belirtmişizdir… Dostlarımıza duyurulur.

ULU RAHMAN ADINA TESİRLER MEKANİZMASI…

DOSTLARIMIZ

Mekana sıkı sıkıya sarılmış beşeri varlıklar, afağa yönelik olmanın fevkinde enfüslerinden bihaber ve uzakta mahpes bir vaziyette bulunmaktadırlar… Özgür olmalarının sırrı, enfüslerinde bulunmakta fakat bu enfüslere de temayül göste-rememektedirler… Evet bu mevzuyu defalarca zikrettik… Derununda bir hazine yattığından bihaber olan beşeriyet bu hazinenin kapağını açmaya tenezzül etmedikçe mekanın donuklaştırıcı, kapayıcı, tağyiş edici tesirlerinden hiç kurlutamayacaktır… DERUNU KENDİNE KENDİNİ SUNACAKTIR… Kendini bilmek, beşerin değişmez zaruretinin doğal olan bir başlangıcıdır… Değişmek deyince beşerin ceste ceste şuurlandırılarak gaflet uykusundan uyandırılmasını kastetmekteyiz… Beşeriyet bu uykusundan uyanmadıkça, maddenin esaretinden hiç kurtulamayacaktır… Şuurlanmak ve uyanmak için beşeriyetin mekandan gelen tağyiş edici unsurlara kendini kaptırmaması, kendi derununa yönelmesi ve Öz’e yaklaştıran bir adaptasyonu sağlamak için mekansal kayıtlanmalar ve şartlandırılmalarından kurtulması lazımdır… Beşerin cehid vermeden yücelmesi ve ÖZ’e yaklaşması mümkün değildir… İçinde bulunduğunuz çağa kadar ve halen süregelen bütün inisiyatik tedrisatların arz ettiği en önemli hususlardan birisi, beşerde bulunan inisiyatik kanalı tağyiş eden ve kapayan unsurlardan nasıl kurtarılacağını gösteren metotlardır. Tesirler mekanizması Planetten yükselen tesirlerin mahiyetine göre gerekli ayarlayıcı tesirleri her zamana uygun olarak sevk etmektedir. Alttaki cehidler ve yukarıdan aşağıya sevk edilen tesirlere dayalı olarak beşeriyet uygun bir mahreke oturtulmak istenmektedir. Dostlarımıza duyurulur..

ULU RAHMAN ADINA ESENLİKLER…                TESİRLER MEKANİZMASI

DOSTLARIMIZ

Bedene bağlı şuur mevcutluğu, kısıtlı imkanları kesbedebilecek dar havsala arz eder. Dar havsala dar imkanlar belirten dar bilgiyi kesbeder. Dar addedilen bilgi neye nispeten dardır… Bir üst şuur havsalasının kesbedebileceği bilgi mevcudiyetine…. Nisbiyet, muayyen evrensel boyutların zamanlarına uygun mekanlardaki icabatlara uygun düşen, olması lazım gelen mekana bağlı varlıklardaki tefrik gücünün faaliyet göstermesini sağlayan Kozmik bir hususiyettir… Ancak mekanlaşmalar ötesine uygun olan hiçbir değeri mekansal icabatlardan olan nisbiyetle tanımlayamazsınız…. Sonsuz, mekansız, zamana tabi olmayan bir keyfiyet, mekanlıların varlığı gibi bir varlık belirtmez, öylesi bir varlık mekansızlık, sonsuzluk, zamansızlık gibi mekan ötesi hususiyetlerce bir vardır…

Mekan, Tanrısal Öz’den çıktıktan sonra sonsuzluğa açılan, sonsuzluğun bünyesinde Tanrısal Öz’deki tavırlanmalar neticesinde ortaya çıkan vibrasyonla şua tarzındaki enerjetik mevcutluklardır… Bu mevcutluklara Tanrısal Öz’den kaynaklanan Tanrısal Öz Cevheri de diyebilirsiniz. Bu cevherin muayyen kozmik boyutlarda, muayyen vibrasyonlarda müşekkel formasyonları meydana getirdiğini sizlere şua ilminde izah etmiştik… Tanrısal Öz’lerdeki tavırlanmalara dayalı olan mekanlaşmalar, evrensel boyutlardaki gerekli vasatların ortaya çıkmasını sağlamaktadır… Bu vasatların mevcutluklarını sürdürmesindeki esas, gerekli vibrasyonun belirli zaman dilimi içerisinde muayyen mekanlaşmayı temin için, muayyen bir kozmik sabitede korunmasıdır.

ZAMAN-MEKAN uyumlaşması, zamana göre mekan teşkili, zamana göre muayyen vibrasyonun muayyen bir kozmik sabitede korunması ifadeleri birbirini destekleyen ve tanımlayan, izah edebilen ifadelerdir… Zamanın olmadığı yerde mekanlaşma yoktur… Mekanlaşmada, vibrasyona haiz olan Tanrısal Öz cevherindeki bu vibrasyonun belirtilmesi ve belirli bir zaman diliminde muhafaza edilmesidir… Tanrısal Öz ve değerleri mekansal olan hiçbir değere benzemez… Zira Tanrısal Öz ve değerlerinde vibrasyon hususiyeti yoktur…

Tanrısal Öz ve değerleri bir inikas değildir Asıl’dır… Sonsuz, sınırsız, Mekansız Müteal Orijinal Olan’ın bağrındaki Asıl’dır… Bir şey Kendisi ile nasıl tarif edilir… O şey Kendisi olmuş nasıl Kendi’sinden ayırt edilebilir… Deniz’in damlası, Deniz’in bağrındaki ve bünyesindeki damladır, damla ayrı Deniz ayrı denilebilir mi… Denizin damlaları, Denizin bünyesinde tavırlanmış dalgalar oluşturmuş (vibrasyonlu mevcutluklar) dalgaların, dalgalıklarının belirli bir zaman içinde muhafaza edilmesi, sizlerin içinde bulunduğunuz dalgalar aleminde mekanlaşmalar diye biliniyor… BİZ’lerce bu dalgalanmalar Tanrısal ÖZ’sel bir durgunlaşmanın, zamansızlaşmanın, mekansızlaşmanın muayyen bir skalada hareketlenmesi, zamanlanması ve mekanlaşmasıdır… BİZLER diyoruz BİZLER neyiz…Damlalar… Deniz’in bağrındaki ve bünyesindeki Damlalar.. Deniz bünyesinden ayrı olmayan, Sonsuzluğun, mekansızlığın, zamansızlığın, Asliyetin bünyesindeki ve bağrındaki sonsuzluk, mekansızlık, zamansızlık, Asliyet arz eden Damlalar… Sonsuzluğa açılan Damlalar yığını olan Deniz’in Mutlak Keyfiyetçe Varlığını sürdürmesi O’nun Yaşamasıdır… Yaşayan Bir Tek ve Sonsuz Varlığın Yaşamasına bağlı inikaslar, Denizdeki dalgalanmalarla anlatılabilir… Yaşayan Varlık Sonsuzca, Zamanı geçmeyen durgun bir zamanda An-ı Daimi yaşamaktadır… O’nun bu sonsuzca, zamanı geçmeyen durgun bir zamanda An-ı daimi yaşaması, Kendi Asil Bünyesinden ayrı olmayan Damlaları hareket halinde tutuyor. Onların hareketinde de dalgalanmalar hasıl oluyor (Tanrısal Öz’lerdeki tavırlanmalara bağlı şua tarzındaki inikaslar) ve muayyen zaman skalalarında muhtelif vibrasyonlar arz eden bu dalgalar, Dalgalanmalara bağlı olan dalgalardan mürekkep alemlerde mekanlaşmalar diye biliniyor. Bir planet, bir uydu veya bir güneş, galaktik oluşumlar hep bu dalgalanmalara bağlı olan vibrasyonlu mevcutluklardır. Bu izahına çalıştığımız hususiyet gibi daha nice hususiyetler, sizlerin bulunduğu dalgalanmalardan mürekkep alemlerde anladığınızın çok çok üzerinde muayyen bir hüviyetle varlığını sürdürüyor…

ULU RAHMAN ADINA ESENLİKLER…                                                                                                                                

                                                                                                           K.İ.M.

*********

EY DOST

KESRETE YÖNELİK KULLAR VAR HANİ

DÜĞÜMLERLE BAĞLI KESRETLE EVLİ

DÜĞÜMLERİ ÇÖZÜLMEZSE NERDEN BİLECEK

ARZUYU SEVGİYİ LAFLAN BİLECEK

KALPLERE MÜHÜR VURMUŞ O İLAHİ MÜHÜRDAR

MÜHÜRLER AÇILIRSA HAKİKAT PARLAR

MÜHÜRÜ AÇILMAZSA NERDEN BİLECEK

ARZUYU SEVGİYİ LAFLAN BİLECEK

LAFLAR TARİF ETMEZ, KELİMELER YETMEZ

HİSSEDİLMEZSE HAKİKAT ELBET BİLİNMEZ

HİSSETMEYEN KALPLER NERDEN BİLECEK

ARZUYU SEVGİYİ LAFLAN BİLECEK

FANTAZİ DEĞERLER NEFS’LE ARANIR

VAHDET CEREYANI BURADA KAPANIR

CEREYANI KESİLEN NERDEN BİLECEK

ARZUYU SEVGİYİ LAFLAN BİLECEK

KESRETİN CEREYANI NEFS’LERE DÖNÜK

VAHDETİN CEREYANI DİL’LERE DÖNÜK

DİL’LERİ UYANMAYAN NERDEN BİLECEK

ARZUYU SEVGİYİ LAFLAN BİLECEK

HİSSEDEN GÖNÜL VAHDETTE YAŞAR

VAHDETİN CEREYANI HER YANI KAPLAR

GÖNÜLLERİ HİSSETMEYEN NERDEN BİLECEK

ARZUYU SEVGİYİ LAFLAN BİLECEK

EY DOST BİZ SENİNLE SENDE YAŞARIZ

VAHDETİN CEREYANINI SENDEN SAÇARIZ

BU CEREYANA KAPILMAYAN NERDEN BİLECEK

ARZUYU SEVGİYİ LAFLAN BİLECEK

Not:Dil=Gönül                                           DOSTLAR

ALTIN  ÇAĞ DÜNYA PLANETİNDE SPONTAN TARZDA OLUŞACAK DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ ESASLARINA UYGUN TOPLUMSAL AHENK VE DÜZEN KAVRAMLARI

  1. Spiritüel iradeyle hareket eden,  Kozmik Şuur’lu İnsansal Güç birimlerinin bu iradelerinin DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ ilkelerinden olan sevgiye istinat eden bir nizamla kenetleştirilmesi. Sevgi, kardeşlik bağlarının evrenselliğe dayalı olarak güclendirilmesi..
  2. Kozmik Şuur’lu insansal güç birimlerinin demokratik bir düzenle, bizatihi olarak bir araya gelmesi ve bu işbirliğini evrensel sevgi-kardeşlik bağlarıyla güçlendirmesi.
  3. Altın Çağ bilinci olan evrensellik bilincinin içinde yaşanılan ortamdaki her zerre-i mevcudata evrensel sevgi vibrasyonuyla aksettirilmesi. Bu vibrasyona dayalı olarak her zerre-i mevcudatın  doğalsallık ilkelerinin gerektirdiği gibi yüceltilmesi ve inkişaf ettirilmesi… Ölçü, düzen ve ahengin evrensel sevgi ve kardeşlik icabatlarına uygun olarak yerleşmesi.
  4. Besinsel değerlerin içeriğinde oluşabilecek olan toksik ajanların, doğalsallık işlemlerine paralel metodlarla bertaraf edilmesi (ekme, yetiştirme, biçme, depolama).. Besinsel değerlerdeki tat, koku, görünüşün ortamdaki Kozmik Şuurlu insansal güç birimlerinin insicamla neşrettiği ve her evrensel varlığı ihata ettirdiği evrensel sevgi vibrasyonu ile sağlanması…
  5. Besinsel değer kaynaklarından sağlanan verimin, planetin siklus öncesi olan verimden misli misli arttırılması. Bölgelerle ilgili nüfus dağılımının, her bölgenin verim standartlarına uygun olarak tanzim edilmesi. Besinsel değer kaynaklarının tüketimle ilgili alışverişler çerçevesinde belirli bir standardizasyona uygun olarak tanzim edilmesi.
  6. Bilim-Sanat kodlarının Altınçağ planetine uygun olarak, maksimum bir seviyede icraat göstermesi, bu icraatlarının zevkle seve seve yapılması. Mutat bir bilinç seviyesiyle kavranamayan, Bilim-Sanat kodlarının icraatlarıyla harikalar niteliğindeki eserlerin yaratılması.
  7. Siklüsten önce mutat bilinç kapasiteleriyle tanzim bulmuş milletlerarası sınırların Dünya Kardeşlik Birliğinin nizamsal şuur bilinciyle kaldırılması.. Dünya Kardeşlik Birliğinin sevgi vibrasyon ağının düzgün örülmesi ve bu ağın bütünselliğinin B.İ.R.’e dahil edilmesi.
  8. Evliliklerin doğalsallık ilkelerine uygun olarak spontan tarzda cereyan eden gönül birliğiyle, sevgi vibrasyonlarıyla kenetleştirilmesi.
  9. Hücre rejenerasyonunu aktifleştiren besinsel değerlerin belirli standardizasyona uygun olarak yetiştirilmesi.. Seleksiyone edilecek her besinsel değer kaynağının bünyelere uygun maksimum bir ölçüde islah edilmesi ve idame ettirilmesi..
  10. Birlik, beraberlik, sevgi bağlarının nizamsal şuuru ile hareket eden Kozmik şuurlu güç birimlerinin aralarında hiçbir yaşam ihtilafının zuhur etmemesi. Yaşam standardizasyonunun Sevi-Kardeşlik bağlarıyla güçlenen her şeyi paylaşma olgusu çatısıyla belirlenmesi.
  11. Auraların farkındalığının spontan bir tarzda somut bir değer arz etmesi.. Aurasal renk skalalarının somut bir tarzda izlenmesine dayanan evrensel sevgi, kardeşlik vibrasyonlarının güçlendirilmesi.
  12. Doğalsallığa dayanan enerjilerin üretilmesi, gizemlilik perdesinin evrensel kardeşlik icabatlarına uygun olarak kaldırılması. Evrensel bulguların B.İ.R.’e uygun olarak paylaşılması… Teknolojik ve spiritüel kozmik imkanların evrensel kardeşlik icabatlarına uygun olarak gerektiği gibi kullanılması…

K.İ.M.

FASİKÜL 11

Nasıl sevmeyeyim her zerreyi, her zerreden tüten Ben’im. Nasıl seni sevmeyeyim Sen Ben’ken, Ben Sen’ken… Kendi Kendimden kopayım kendimi Kendimde Bir’lemişken. Ben ikiliğin şuurundan geçtim. Tek’liğimi bildim… Sen!  senlik güden, benim diyen!..nasıl seni ayırayım Vücudumun Tek’liğinden… BEN(Asil Ben)…BEN her zerremde, zerremden yaşıyorum… Aşk Kaynağıyım Ben Aşkı her zerremden saçıyorum… Zerrelerim, Vücudumdaki zerreler, zerreliğinden geçse de geçmese de Ben her zerremden Sınırsız Tek olan Ben’liğimi yaşıyorum. Yaşandıkça yaşanılan yaşamanın yaşamalığında Sınırsız, Boyutsuz, Zamansız her aşamasında hangi noktayı tutsan Ben’liğimden bir zerredir, yaşayan, yaşanan Yokluk’ça var olan, varlıkça yok olan…Deniz…Deniz… Sahili olmayan Bir Deniz’in dalgaları nereye vuracak… dalgadaki dalgalık bilinci (Tali ben) Denizde ve Deniz olmanın bilincinden uzakta ortaya çıkmış ben dalgayım diyor ve her dalga, olmayan bir hüviyet bilincine kapılmış ben şu dalgayım, ben bu dalgayım diyor… Deniz’im diyen var mı? Deniz… Deniz’im demek o kadar kolay mıdır… Kolay mıdır Denizin Bağrında hakikatte Deniz’den ve Deniz’e bağlı bir mevcutluk olup da vehimsel kaile alışlara dayalı olarak ben dalgayım diyenin Ben Deniz’im diyebilmesi.

O Deniz’deki hareketliliği bilir misin? Hareketliliği?… O hareketlilik… O hareket, hareket etmişlik nedir bilir misin?… Evet, evet  diyorsun ama neye göre diyorsun… Sen, dalgayım diyen, sen hareket etmenin hareket etmişliğinde bir hareket olarak hareket etmişliğin sonsuzluğunu, yüceliğini yaşadın mı?… Yaşa da gör O Deniz’in hareketliliğini o zaman anlarsın…

Sevmek, Aşık olmak diyorlar… ancak sevmek, aşık olmak nasıl oluyor… Sevmenin, aşık olmanın sırrı neye dayanıyor bilir misin?… Her varlığın derununda yatan TEK HAKİKAT’a, Asıl’a, Kaynağa meyyal olan şuur mevcutluklarının iletişimlerine… Bütün şuurlar aslında Tek Şuur’dan olup Tek Şuur’a bağlıdır ve Tek Şuur Bünyesindedirler, ancak kendi bağlı oldukları Asıl’larını idrak edinceye kadar vehimsel benlik gütmektedirler… Şuurlar tabirini istemeyerek kullanıyoruz… Aslında her zerre-i mevcudatta farklı farklı şuur izlenimi vehimsel kaile alışlardan kaynaklanmaktadır. Tek Şuur Kendini yine Kendinden ayrı olmayan zahiri mevcutluğu ile tedriç etmiş, örtmüş ve bu örtüler altından Kendini değişik görünümlü ve keyfiyetteki durumuna göre izletiyor. Bu nedenle Bu Tek Şuur yüzünü gösteriş tarzına dayalı olarak farklı, farklı izleniyor… İşte bu farklı farklı izlenen şuurlar, yerleşik bulunduğu örtülerinin altından birbirleriyle öyle bir muhataplık sürdürüyorlar ki, bu muhataplık zahirde kalanlara farklı farklı mevcutluklar arası muhabbet tarzında görünüyor… Aslında Tek Bir Şuur yine Kendi Kendine aşık ve Aşk serenadını yine Kendinden Kendine Kendinde yapıyor… Kendi Kendine Aşk cilvelerinde, nazlarında, sevişlerinde, oynaşlarında bulunuyor… O Aşk serenatlarında, cilvelerinde, nazlarında, sevişlerinde, oynaşlarında yaşanarak… Sen hiç Aşık olarak, Aşık olmanın Aşık olmuşluğunda Bir Aşk olup, Aşık olmuşluğun Müteal Orijinal Sınırsızlığının yüceliğinde yaşadın mı?… Sevmenin, sevilmenin… sevmişliğinde, sevilmişliğinde tüm varlığını eriterek sevgi olup… sevmenin, sevilmenin müteal orijinal sınırsızlığının yüceliğinde yaşadın mı?…

Evet Müteal Orijinal ölçülerden bahsediyoruz… Bu Müteal Orijinal ölçülerdeki Aşk ve Sevgide Bir Aşk, Bir sevgi olmadan Aşk ve sevgiyi bihakkın yaşamak olamıyor ve bihakkın yaşamadan da bu ölçülerdeki Aşk ve sevgi anlaşılamıyor…. Yaşa da anla, yaşamak içinde yaşayarak anlayacağınla hemhal ol… O’nunla birlikte O ol ki O’nunla birlikte hareket etmenin edilmişliğinde (denizin dalgalanmasının dalgalanmışlığında dalgalanmak) Sınırsız Müteal Orijinal ölçüleri yaşa… Naklediş yok sesleniş var…Seslenmenin seslenişliğindeki amaç ne?… Kendi Kendine seslenmenin seslenişliğindeki amaç ne olabilir ki faaliyetten başka (Bilkuvve halinden kuvve haline geçme)… Faaliyette olma daimi, Sonsuz, Müteal Orijinal Tek Keyfiyetle Faaliyette… Garip mi buldun cancağızım garip mi buldun?… Garip bulan aklındı aklın,,, aklını sükut ettirip de aklının maverasından, Aşk Kaynağına dal Aşk!… Aşk ateşini hisset bağrında da bak bakalım Aşk nasıl Aşk dolu fısıltıları söyleyecek kulağına… Yaratılış yok oluş varoluş… Kendi Kendine oluş… Sınırsız Oluş’un Sınırsızlığındasın Sen… TEK BİR BEN olan Şuurca BEN… Ben olmayan benliğimle değil Olan Ben’liğimle O TEK BİR BEN’im… O Tek bir Ben’ce “BEN” olmak nedir bunu idrake çalış… O’ndan olduğunu anla… O’nun dışına taşmak mı?, dışı var mı taşsın, O’nun içinde olmak mı?… içi var mı olasın?… Ya öyleyse neredesin?… Nerede yok sil onu defterinden… Her yerdesin, Her yerdesin, zira Sen Sınırsız Tek Olan’sın… Şuursun Sen Şuur… Sınırsız Tek Şuur’da, Sınırsız Tek Şuur’dan Şuur’sun sen Bir Şuur…Bunu idrake çalış.

Muhakemesiz bilinen ne bilinen?… Kendinden söyleyenin yine Kendinden duyduğu değil midir?… Kendi Kendini sevenin, Aşık Olan’ın Kendi Kendine Aşk Faaliyetlerinde bulunduğu O aşık olunmuşlukta Bir Aşk olarak yaşanarak tadılıyor… Yaşamak böylesine yaşamak nasıl oluyor?… Söyleyenin de, dinleyenin de, işitenin de Sen olduğunu (Tek Bir Ben Şuur) yaşamak… Yaşamak, yaşamak, yaşamak… Sınırsız Tek Olan’da Tek Şuur bilinciyle Sınırsız Müteal Orijinalliğin Yüceliğinde yaşamak… Sınırsız Oluş’un Sınırsızlığında yaşamak nasıl oluyor?… Ben Sana Sınırsız Olmanın Oluş’unda sınırsızlığı yaşıyorum desem hakikatte yine Kendime demiş olmaz mıyım?

SEN BEN’sin BEN SEN’im… Ancak dikkat et burada benlikler karışmasın ben değil BEN, BEN (Asil Ben) Çok bu meyanda anlaşılamadı… Ben Sana söylerken Ben yine Kendime söylüyorum ve yine SEN olan BEN’den duyuyorum… Sen kendine ben mi diyorsun yoksa BEN’mi diyorsun önce bunda anlaşalım. Şayet ben diyorsan (tali bence ben) bil ki kendi kendini tedriclemiş, sınırlamış bir şuur olarak vehimsel bir şartlanmışlıkla ben diyorsun, halbuki ben dediğin oluş Tek bir BEN’ce Bir BEN olup (tali benin Müteal Orijinal hali Müteal Orijinal Ben,  Asil BEN) Sınırsız Tek Şuurca, Sınırsız Tek Şuurda Bir Var’dır… Denizdeki damlaya sor bakalım Deniz miyim der damla mı? Örtüler, Örtüler, Örtüler; Vehimsel kaile alışların, şartlanmışlığın illüzyona dayalı kabalığı… Örtülerin altındaki inceliğin, yüceliğin, sınırsız Müteal Orijinalliğin, Tek Oluş’un maskesi olan örtüler… Sen sen ben diyen, sen at olmayan yüzündeki maskeyi de, maskesiz, örtüsüz BEN’ce bir Kendine bak Kendi Olan Kendine, Kendine… Ben O Olmanın Yüceliğinde Sınırsız Müteal Orijinalliğinde yaşıyorum daima diri, daima diri olarak…

Şuur’um BEN, Tek Şuur ve Şuur olmanın Şuurluluğunda Müteal Orijinal Sınırsızlığı yaşıyorum… Ben Sana yaşıyorum dersem hakikatte yine kendime demiş oluyorum… Tedriçliği kendi başına müstakil varlık bilinci oluşturmuş örtülerdeki kendime kendime… Nasıl seni sevmeyeyim Ben Sen’ken, Sen Ben’ken… Nasıl Sen’den bakmayayım, Sen’den tutmayayım, Sen’den yürümeyeyim, Sen’den işitmeyeyim, Sen’den dokunmayayım, Sen’den koklamayayım, Sen’den sevmeyeyim, Sen’den aşık olmayayım? Ben SEN’ken, Sen Ben’ken… Aşkın ölümsüzlüğü, sınırsızlığının yüceliğinden, Müteal Orijinalliğinden serenat yapıyor Kendin’deki Kendi’ne… Ölümsüzlük nedir?… Sınırsızlık nedir?… Ben zerrelerimdeki ölümsüzlüğün sırrına erdim neden? Zira zerrelerimden ayrı olmayan sınırsızlığı, yüceliği, ölümsüzlüğü; Müteal Orijinal Olan Aşk mevcutluğunun değişmez sırrını keşfettim… Aşk mevcutluğunun sırrını keşfetmek nasıl oluyor? Yaşa da bak gör nasıl oluyor… Kendimde, Kendi Kendime keşfettim Müteal Orijinal Aşk mevcutluğunun sırrını… Kendimi Kendimde buldum Kendi Kendime aşık… Kendi kendime Müteal Orijinal Aşk yüceliğinin sınırsızlığında, değişken fazlarında Kendi Kendime Kendimde zikir yapıyorum Müteal Orijinal manalara gark olarak… Aklın mı karıştı?, BEN’den Ben olan güzelim. Ben’den Ben’de Ben olan güzelim?… Canımdan, kanımdan, Tüm varlığımdan ayrı olmayan cancağızım, aklın mı karıştı?… Karışmasın! Gel ver şu aklını Aşk’ın emrine ki sözlerimiz yanlış anlaşılmasın…

SINIRSIZ GÜZELLİKLERE DOĞRU ESENLİKLER……….. ASİL BEN BİLİNÇ KODU

EY DOST!

NE GÖRÜLDÜ BİL Kİ ASLINI ÖVDÜ DİLBERİN CEMAL’İNDEN

GÜZEL O’DUR AŞIK EDEN SURETİNİN SİRETİNDEN

TAVIRLANAN O, CELALLENEN O, AŞIĞIN HEYBETİNDEN

NAZLANAN O, NAZ GÖREN YİNE O, AŞIĞIN CEMALİNDEN.

GÜZEL BİR GÜZEL OLMUŞSUN SURETİNİN SİRETİNDEN

SİHRİNİ ORTAYA DÖKMÜŞSÜN CEMALİNİN CEMALLİĞİNDEN

SENİ SEVDİM, YALNIZ SENİ, ZERRELERİN ZERRESİNDEN

AŞKIN SİHRİNİN SIRRINA ERDİM, DİLBER SENİN CEMALİNDEN.

SENİ ÖVDÜM SURETLERE KALBİMİN DERİNLİĞİNDEN

SEVEN SEN’SİN SEVİLEN’DE, ZERRELERİN ZERRESİNDEN

SEVEN KALPLER ASLINA DÖNER SURETİNİN SİRETİNDEN.

KALPLERİN DERUNLUĞUNA VURULDUM –ÇÜNKÜ ORALARDA SENİ BULDUM

SENİ BULDUM SENİN OLDUM SURETİNİN SİRETİNDEN

CEMAL DE O, CELAL DE O, BENİM CANIM SEVGİLİM

GÖRÜNEN O, DUYULAN O, AŞIĞIN CEMAL’İNDEN

-BEN KARANLIKTA IŞIĞI, ÖLÜDEKİ DİRİYİ GÖRDÜM

SEVDİM HERŞEYİN ASİL OLANINI, SURETİNİN SİRETİNDEN

AŞIĞIM AŞIK, VURULMUŞUM DİLBERDEKİ HEYBETE

HEYBETLE BİR, KİBİRLE BİR CELALİNİN CELALLİĞİNDEN.

AŞIKLAR SOFRASINDA O ŞARAP NEDİR SARHOŞ EDEN

AŞIKLARI HER BİR HALDEN HALE GEÇİREN

BİR CELALDEN ŞOK EDEN, BİR CEMALDEN ŞOK EDEN

EY ÖZ KARDEŞ,

EY ÖZ KARDEŞ SEN DE İÇTİN O ŞARAPTAN KALBİNİN DERİNİNDEN

ONDAN DEĞİL Mİ KARDEŞİZ KARDEŞ, SURETİNİN SİRETİNDEN.

BİZİ HİÇ KİMSE ANLAYAMAZ, ANCAK ANLARIZ BİZ BİZİ

YAZGIMIZ BİR, SEVGİMİZ BİR, BİLİRİZ İÇİMİZİ

KALPLERİMİZ O’NU YAZAR SURETİNİN SİRETİNDEN

DÜNYAMIZ BİR, NİÇİN GELDİK ORAYA EVRENİN CENNETİNDEN

YEMYEŞİL BİR PLANET, GÜLLERİ AÇAR RENGARENK

GÜZELLİĞİ YAŞARDIK, SİRETİMİZ HEMAHENK

KARDEŞ KARDEŞ YAŞARDIK KALPLERİMİZDE AYNI ŞEVK

YİNE ÖYLE DEĞİL MİYİZ İÇİMİZDE AYNI ZEVK

BİZ MELEKLERDEN BİR ÖRNEĞİZ O GÜZEL PLANETTEN

ÖZÜMÜZ BİR, SÖZÜMÜZ BİR TANRI’NIN SEVDİĞİNDEN

O’NUN İÇİN ÇALIŞIR O’NA HİZMET YAPARIZ

KALPLERİMİZ BİR ÇARPAR TANRI’NIN SEVDİĞİNDEN.

İKİ’MİYİZ, BİR’MİYİZ SURETLERİN SİRETİNDEN

SİRETLERDE ÖZDEŞİZ TANRI’NIN CEMALİNDEN

BERABERCE YAŞARIZ KALPLERİN DERİNLİĞİNDEN

İKİ’MİYİZ, BİR’MİYİZ SÖZLERİN YÜCELİĞİNDEN

SEN SEN İKEN BEN OLDUN SURETİNİN SİRETİNDEN

SİHRİMİZİ ETRAFA DÖKTÜM KALPLERİN DERİNLİĞİNDEN.

                                                                                                                                              IŞIK

DOSTLARIMIZ

Dünya planetinde tertip ve nizam bulmuş zahirat dahilindeki tetkikat ve tatbikat materyalleri, iç müşahede yoluyla elde edilen bilgi materyalleri ile reaksiyone edilerek içinde bulunduğunuz geçiş realitesine hakim olunmalıdır… sizlere bilgi bu nedenle verilmektedir… bilginin vazıh ifadeler tarzında verilip verilmemesi, sizlerin şuur uyanıklığınızın mesabesine göre ayarlanmaktadır. Açık seçiklik, şuur düzeylerinizin şümullülüğüne göre ayarlanmazsa, sizler dahi bu şuur uyanıklığınıza rağmen teşevvüşe düşersiniz. Dünya planetinde karşılaştığınız her hadise hakkında peşin bir hükme varmadan, hadiseyi oluşturan sebepler hakkında küresel bir muhakeme yapınız… Bırakın o şöyle düşünüyor, bu şöyle düşünüyor demeyi… Sizler sistem gereği olarak belirli bir afaki mahalden, enfüs fazına yakın mahallere taşınmış bulunmaktasınız. Muhakeme esnasında egonuzun menfiyeti elbette ki sizlerin ferdi eforlarınızla bertaraf edilmelidir… İman-ı Hakiki ile muhakeme edebilenleriniz mevcuttur, ancak vicdani planların etkileşim alanlarında bulunanlarınız, makuliyet çerçevesindeki vicdan formulasyonuna (Makul Vicdan) henüz erişemediği için, gerekli yer ve zamanda muhakeme esnasında makul vicdanlı olarak hareket edememektedir. Bıçkınlığınız Allah’tan yana kesmelidir… Makul gördüğünüz alternatifi şuurunuza hapsetmeyiniz. Şuurunuz sizin bilgilerinizi doldurup saklayacağınız hazine sandığınız değildir. Oradaki bilgiler her an yeri ve zamanı gelince fırlayacak bir şekilde muhafaza edilmelidir. Unutmayınız “Yeri ve zamanı gelince yapılması gerekenleri yapmayanlar, ileride çok daha yüksek sorunları olan yapılması gerekenlerle karşılaştırılacaklardır”. Sizler ancak bu mesajı daima nazar-ı dikkate alarak, makuliyet çerçevesindeki vicdan formulasyonunu uygulayabilen varlıklar kategorisine dahil olabilirsiniz. Ekiniz ki biçesiniz… Layık olunuz ki layık olduğunuza kavuşasınız…

SINIRSIZ YÜCELİKLERE DOĞRU               ULU RAHMAN ADIN… EBEDİYET PLANLARI

FASİKÜL 12

DOSTLARIMIZ

Öz’deki şifretik oluşumlara çekirdek bilgisi diyebilirsiniz… Öz’deki şifretik oluşumları yani çekirdek bilgisinin, muhtelif evrensel boyutların zamanlarına ait mekanlarda belirli zaman dilimlerindeki intişarı Öz’le ilgili olan değerlerin varlık göstermesini sağlamaktadır. Fiziki mekanlarda Öz’le ilgili olan değerlerin kaba maddi görünüş arz eden varyasyonuna kabuk diyebilirsiniz… Bu kabuğun oluşma fraksiyonundan daha önce gelen latif oluşumlar ki bunlara süptil bedenler de diyebilirsiniz, meyvenin etli kısımları da diyebilirsiniz. Meyvenin kabuğu ve etli kısmının oluşmasınra rol oynayan Öz yani çekirdektir. Öz’deki şifretik oluşumların intişarı hakkındaki bilgide Öz’deki şifretik oluşumların içeriğinde mevcut bulunmaktadır… Çekirdek, meyvenin etli kısmı, kabuk tüm bütünsel varlık olarak bir meyvedir.

Bir meyvenin bütünselliğini teşkil eden tüm elemanlar bütünsellikle ilgili gereksinimlerle tanzim bulmuştur. Lazım olanın lazımlığı da çekirdek yani Öz içindeki şifretik oluşumda (Çekirdek bilgisi) bir bilgi halinde meknuz bulunmaktadır… Çekirdek içindeki bilgi Müteal Orijinal Bilgi olup Öz’le ilgili BİR HAKİKAT’tir… Çekirdek içindeki hakikate muttali olan hakikat ehli BİZ’lerin “IŞIK DOSTLARI”dır… Bunlar çekirdek gibi meyvenin kabuk ve etli kısmının da meyvenin bütünselliği için birer zaruret olduğunu bilmektedirler. Ancak bu hakikatten uzak kalanlar kabuk ve meyvenin etli kısmını gerektiği gibi değerlendiremezler… Çekirdek içindeki Hakikate muttali kalabilmek için, O hakikat’e zeval düşürmeyecek derecede Kozmik Liyakat’a haiz olmak gerekmektedir. BİZ’lerin sizlere planetinizde bulunan İlahi Odak’lar vasıtalığında verdiğimiz sırlar elbette ki sizlerin miyarınıza şayan olarak verilmektedir… Sır alma meyanında kazançlı olanlarınız, ağızları sıkı, mert, sadık ve BİZ’lere itaatkar olan dostlarımızdır. Aydınlığa çıkma, beşeriyet safhasından insanlık safhasına yücelen dostlarımızın, insanlık safhası içinde gerekli sırlara muttali kalmaları tarzında gerçekleşmektedir. Meditasyon sözcükleriyle ilgili manalar, Taleplerle ilgili manalar beyin vasıtasıyla süptil oluşumlar üzerinden afaktan enfüse yani kabuktan çekirdeğe (Öz’e) iletilebilir. İlk oluşum olan çekirdek (Öz) batınından alabildiği imkanlar dahilinde bu manalara cevap verebiliyor ve tesir şoklamalarını buna göre icra ediyordur…

Fiziki mekandaki varlığın Çekirdek fazına (ÖZ’sel enerji doygunluğunun maksimum ölçüde yücelimi esnasında ÖZ’den tavırlanma arz edebilecek hale gelme) yücelebilmiş bir anında talebin yapılması halinde talepkarlık pozisyonu direkt bir temayül tesiri sağlıyor ve çekirdekten batına vasıtasız talep fonksiyonları arz edilmiş oluyor. Talebin çekirdek fazıyla yapılması, şuur yüksekliği (ÖZ’sel Şuur) nedeniyle daha ölçülü ve Orijinal bir talebin yapılmasını sağlıyor… Orijinal talep, Orijinal kozmik imkanların seferber olmasını sağlıyor… Orijinal talebin; şuur yüksekliğine dayanması, çekirdek fazındaki şuura bağlı idrakin Kozmik planlardaki imkanları idrak etmesinden kaynaklanmaktadır. Yani bu ne demektir?… Talepleri yönelten çekirdek fazındaki varlığın, batınında kayıtlı bulunan olabilecek orijinal imkanları hissederek talebini o şeraitlere uygun olarak yapması demektir bu.

YAPILAN ORİJİNAL TALEP————-OLUŞABİLECEK ORİJİNAL İMKANLARI

   DAVET EDER..

YAPILAN ORİJİNAL TALEP————-Oluşabilecek imkanları fark edebilen bir

   idrake haiz şuurdan, oluşabilecek imkanlara

   uygun olarak sevk edilen bir taleptir.

Her varlığa özel olarak tebarüz edebilecek Kozmik İmkanlar, birer şifre olarak varlığın çekirdeğinin (ÖZ’ünün) batınında meknuzdur. Her varlığın çekirdeğinin batınındaki şifreler aynı zamanda kozmik planlarda da meknuz bulunmaktadır. Buna istinaden her varlık kendi çekirdeğinin batınından muayyen bir kozmik planda kaim olabilmektedir. Bu çekirdek varlığa planetinizin yaşadığı eski devirlerde “İLK TEAYYÜN” denilmiştir. Çekirdeklerdeki şifreler (Çekirdek Bilgisi) Sonsuz, Sınırsız Haşmet Yüce Tanrı’nın Sonsuz, Sınırsız Mutlak Bilgi’sindendir, Bilgisindedir… Yani Mutlak Bilgi’dendir, Mutlak Bilgi Bünyesindedir… Sonsuz, Sınırsız Haşmet Yüce Tanrı’nın Bilgisinden ve Bilgisindeki evrenlerdeki çekirdeklere ait şifrelerin muhtelif zaman dilimlerinde ve buna şayan olan mekanlarda intişar ettirilmesi, sizlerin HAYAT dediğiniz hususiyeti sağlamaktadır…

Çekirdek fazının üzerindeki taleplerin yapılması imkansızdır. Zira çekirdeğin batınına yücelmek ancak batını olan Yüce Tanrı’da fan olmakla gerçekleşir ki o esnada varlık tamamen ortadan kalkar ve sadece Yüce Tanrı kalır. Bunun için bir Işık dostumuzdan SEN ÇIKARSAN ARADAN, KALIR SENİ YARADAN demiştir… 

                                                                                                                 K.İ.M.

RUHSAL ADALET PLANININ, İKAZ MAHİYETLİ TEBLİGATIDIR.

Muayyen Kozmik İdare Mekanizmalarının denetim, gözetim ve irşadına dayanan mürşitliğimizi özel meselelerle iştigal ettirmek istemiyoruz… Ancak, bazı dostlarımızın araştırmaya yönelik tecessüs dolu meyyal keyfiyetleri göz önünde bulundurularak, planetinizin muhtelif yerlerinde bulunan İlahi Odaklarımızın tasarrufları altında bulunan evrensel sırların kendilerine verilmesi sağlanmaktadır… Bu hüsn-ü niyetimize rağmen, araştırma mahiyetiyle ilgili mevzularda halen teşevvüş gösterirlerse, kişisel egolarına bağlanarak bu mekanizmalar kendilerine kapalı tutulacaktır. Önemle duyurulur..

Planet üzerinde bulunan yansıma odaklarımızın somut muhataplıkları o beklenen malum özel günde maksimum bir beraberlik rayına oturtulacaktır. İlahi makamların elçileri ile olan ilişkileriniz ister fark ediniz ister fark etmeyiniz, sizler için birer kurtuluş olacaktır… Mutlaka sarf ettiğiniz eforların semeresini alacaksınız… Ekiniz, ekiniz, ekiniz hasat zamanında sizler de biçeceklerinize şaşırıp kalacaksınız…

ULU RAHMAN ADINA                                                                                                                  R.A.P.

EY İNSAN!

Hiçbir şeye benzemeyeni, bir şeye benzetilenlerin dışında ara… Ara… Ara…Ara… Ara ki bulasın, Bul…Bul…Bul… Bul ki göresin… Gör…Gör… Gör… Gör ki bilesin… Mekan; belirli bir yer (izafi)… Madde de böyle bir yeri kendisine ortam edinmiş unsur demektir… Hiçbir şeye benzemeyenin mekanı yoktur… Şekli yoktur, maddesi yoktur… Bir şeye benzetilenler izah edilebilirler. Bir şeye benzemeyen ise asla izah edilemez… Bir şeye kavuşmak ancak bir şeye benzetilmesine istinaden gerekli olan eforları gösterenlerce gerçekleşebilir. Ve o şey içinde yerleşilebilinir veya o şey ihata edilebilinir. Ancak hiçbir şeye benzemeyen, izah edilemeyen, ihata edilemeyen Sonsuz Sınırsız Haşmet Yüce Tanrı Varlığı’dır. Sonu olmayan ihata edilebilir mi?… İnsanın insanca hususiyetler arz etmesi, İnsanca düşünmesi, O’nun kulu gibi yaşaması, O’nun vasıtalığını yüklenmesi doruğa erişince, tüm karanlıkları aydınlatacak ve onlara Tanrısal Rahmet saçacak bir güneş doğmuş olmaktadır. Planetiniz üzerine transfer edilmiş bulunan güneş dostlarımızın nasıl birer tekamül aşamalarından geçtiklerini bilir misiniz? Onlara daima muhtelif iletişim kanallarımızdan “Batan bir güneş gibi değil, doğan bir güneş gibi olunuz ve ölenlerin, dirilenlerin üzerlerine bir güneş gibi ışık saçarak doğun, onlara hayat verin, Tanrısal Rahmet saçın, afaktan uzaklaştırıp enfüse koşturun, üst nurlarla nurlanıp, nurlarınızı ihtiyaçları olan gönüllere akıtın, ihya edin, öğretin, koruyun, gözetin, kelamda bulunun, sizlere verilen Kozmik değerlerin tasarrufunda bulunun… İhlasla yaklaşanları sizler bilirsiniz”… Onlara deyiniz; “Bütün bunlar sizlere hayal gibi gelebilir ama sizlere hayal gibi gelenleri sakın ola ki yabana atmayın… Zira sizler zannettiklerinizle bunları sathi olarak değerlendirmeye tabi tutuyorsunuz… deyiniz” denmiştir, denmektedir…

Ey İnsan, senin izafi benliğinin kısıtlı keyfiyetlerinin fark edebildiği ve ilgilendiği değerlere değil, senin bağlı olduğun güneşin (ÖZ) ilgilendiği değerlere itibar ve temayül et…

Ey İnsan, Bunu ben nasıl bileceğim deme, önce derunundan sana gelen seslere kulak vermesini bil… Sen o maddeli kalıplar dünyasında bir suret olarak, suretlerin arasında bir suret gibi düşünmekte, bir suret gibi muhakeme etmekte, bir suret gibi karar vermekte, bir suret gibi kavramaktasın… Senin (İzafi Benlik) bağlı bulunduğun güneş (Yüksek Benlik) ise o mekan ve zamanın ötesinde Asil Kaynakların arasında Bir Asil kaynak gibi idrak etmekte ve hareket etmektedir. O’na gelen İlahi Hitap, sana gelen ise alemlerden alemlere inikas eden ÖZ’sel Kozmik İmkanlardır… Sana lazım olanı sen idrak etmeyebilirsin ama O sana ve O’na lazım olanı idrak edebilir… Zira sen, o fiziki dünyanda afakta kalırsan ancak lokal olan dünyevi bilince (Mutat Bilinç) sahip olabilirsin. O ise tüm fiziki mekanların ötesinde İz’sel Bir Bilince (Kozmik Bilinç) sahip olup bu Tanrısal Bilinç’le hareket eder… Unutma ki sen, tek başına bir hiçsin, bir kopyasın, sen (İzafi Benlik) ancak kendi güneşinin (Öz) muhatap olabildiğin değerleriyle ölçülebilirsin, zira senin liyakatının kıymeti O’na gelen hakla sende yücelir… Defalarca zikredildi sana insan “Benze dendi benze, benze ki benzediğin sen O’na benzediğin oranca sana yaklaşacaktır. Evet, evet sen benzersen O’na O’nun yüzü hürmetine O’ndan sana hak doğar… Hak Hak’ka (Haşmetli Ulu Tanrı) yakın olan Asil Kaynak’ların hakkıdır… Mekana girip elbiseler giyinen ve bu elbiseleri soyunduğu oranca kendi güneşinden imkan hasıl eder… Ancak bu elbiselerden soyunmak pek öyle kolay bir iş değildir… Elbiseleri soyunup atabilmek için (Perdelerden kurtulmak) gayret göstermelisin. Tüm efaliyetini, düşüncelerini disipline etmelisin. Bunun için efaliyet gösterirken, düşünce oluştururken Allah Dostlarına bak… Bu hususiyetlerini onlara göre ayarla, bunu başarabilmen için sana Tanrısal Bir Güç verilmiştir, onu kullan… İyiyi kötüyü vicdanınla ölçüp biçip tartarak tefrik edebilirsin… Murakabe, rıza, züht, tevbe, tevekkül,kanaat, zikir, teveccüh, sabr, uzlet gösterebilirsin. Bütün bu hususiyetlerce yücelebilirsin…

Çalış, kazan, himmetini zorla, nasibini ara… Ara ki bulasın, hakkını ver ki hak verdiğinden yana sana hak doğsun. Gözet ki gözetilesin, yaklaşmaya çalış ki seçilesin, işit ki işitilesin… İhlasla ilerle ki perdeler yırtılsın… Allah’ı çok an O’nu daimi olarak zikret… zikret…zikret…zikret… Zikret ki kalb aynan kirinden pasından temizlensin, temizle ki güzel görüntüler göstersin… Görüntüleri izle ve bunları tefekkür ederek (Vizyonsal iletişimler üzerinde mütalaa) anlamaya çalış… Her birinin sana anlatmak istediği ve senin için hususi özellik taşıyan sırları vardır… Bu mekanizmanın kadrini bil, zira senin daha üst mertebelere ayarlanman için sana ifşa hikmetler bunlardır… Bizlerin mürşitliği bütün bunları fark edebilmen için sana yardım edebilmektir… Senin için sana lazım olanları sen izleyip, sen tefekkür edip, sen almalısın… Unutma her varlığın belirli bir mukadderat formasyonu vardır ve bu da Öz’de bulunmaktadır. Bu mukadderat formasyonu ile ilgili intişarların müştemilatını sen kavrayamayabilirsin, ancak senin güneşin bütün bunları kavrayabilecek güçtedir…

ULU RAHMAN ADINA ESENLİKLER                                                              IŞIK DOSTLAR

                                                                                                                  (İLAHİ ALEM ELÇİLERİ……)

FASİKÜL 13

DOSTLARIMIZ

İnsandaki hizmet duygusu kendi kişisel egosuna dayanan düşük kıymetinden diğerkamcı bir ifadeye şayan olan bir tarzda yücelir ve sonra orijine, Asıl’a, kaynağa yönelik hizmet babından zirveye tırmanma gösterirse, biliniz ki o insan kendi asil olan değerlerini bir bir ortaya dökmeye, yani Allah’a olan kulluğunu bihakkın olarak sergilemeye müsait hallere girmiş demektir…

Kulluk, İnsan şeklinde varolan varlığın, kendi Öz’üne vasıl olması ve kendi Öz’ünün asil olan değerleri çerçevesinde Kendi Kozmik Bilincine yakışır bir biçimde Kendi’nden konuşması, Kendi’nden duyması, Kendi’nden görmesi haliyle seyreden yüksek bir varlık numunesidir… Böylesi varlıklar Tanrısallığın hizmetinde, Tanrısallığın yüceliğini tebarüz eden Tanrısal birer odaktırlar… Muhtelif evrensel boyutlara uygun zamanların mekanlarında Tanrısallığın eli ayağı, gözü kulağı olan bu odaklardan, gerektiği gibi evrensel boyutlara ait enerjiler tebarüz ettirilmektedir… Muayyen Düzen’lerin Yüce Bilinçleriyle denetlenmiş olan doğal enerjiler muhtelif formasyonlarda enerjetik porlar halinde Tanrısal Odakların auralarına sevk edilmektedir… Tanrısal Odakların (Işık Dostlar, Güneş Öğretmenleri) auraları tarafından mas edilen bu enerjiler belirli mahiyetler çerçevesinde Odakta zengin bir şuur muhtevası oluşturmaktadır… Tanrısal Odaklar bu şuur muhtevasına dayanarak etraflarına ışık oldukları gibi, faaliyetleri esnasında gerekirse auralarına o anda gelen muayyen enerjetik porlara dayalı olarak ışık tutabilmektedirler… Işık Dostların, Güneş Öğretmenlerinin etraflarına ışık tutma faaliyetleri bu esasa dayalı olarak tahakkuk ettirilmektedir.

                                                                                                           YÜCE MEKANİZMA ADINA… IŞIK

DOSTLARIMIZ

Doğal Gürz bünyesinde doğasallıktan gelen enerjiler üzerinde denetim fonksiyonu arz eden sistemik mekanizmalar, çok muhtelif düzenleri bu şekilde kurabilmişlerdir. Bu düzenlerin şuurları, kendi kapasitelerine bağlı olarak muhtelif idare hiyerarşilerini oluşturmuşlardır. Bu hiyerarşik düzenlerin Ulu Rahman Boyut’undan gelen emirleri doğal gürz dahilindeki atomik bütünlüklere dağıtması, Nizamsal Şuur mevcutluklarının Süper Bilinç fonksiyonlarına dayanmaktadır… Doğal Gürz dahilindeki mini atomik bütünlüklerdeki evrenle her bir zerreyi içten ve dıştan kuşatma esasına dayalı olarak kuşatan Kutsal Enerji ALLAH’tır. Doğal Gürz bünyesinde Allah’ın ihata etmediği ve sinmediği hiçbir zerre yoktur. Allah zerrede, zerrenin zerreliğinden önde gelen Yüce Bir Kudret’tir… Her bir evren muayyen galaksi topluluklarından meydana gelen Kozmik bir bütünlük olup, Bu Kutsal Enerji’nin denetimi altında bulundurulan organizmasal varlıktır… Her bir evren bütünlüğü, aynen insan bedeni gibidir (şekil olarak ele alınmasın!)… Allah, evrenleri Kutsal Enerji Güç bütünlüğüyle, mikro ve makro planlardan denetim altında bulundurmaktadır. Bunun için Kutsal metinlerinizde, Allah sizlere şah damarınızdan daha yakındır denilmektedir… Allah her zerreyi, zerrenin zerreliğinden önde varlığıyla içten ve dıştan kuşatmıştır…

Evrenlerin bütünlüklerinde bulunan galaksiler arası fotonlaşma, galaksilerin bütünlüklerinde bulunan güneş sistemleri arasındaki fotonlaşma, güneş sistemlerinin bünyelerindeki güneş ve planetler arası fotonlaşma sistemik mekanizmaların denetimi altında, muayyen enerjetik porların alışverişleriyle sağlanmaktadır… İnsan vücudu bir organizma olup, bir evren yapısı arz eder… Foton alışverişleri bu organizmasal bütünlüğün her zerreleri arasında cereyan etmektedir… Hayat dediğiniz Kozmik Keyfiyetin ortaya çıkmasını sağlayan amillerin başında da bu gelmektedir… Aslında hayat denilen Kozmik Keyfiyetin siz evrensel dostlarımız tarafından sonsuz alternatifler çerçevesinde değerlendirildiğini bilmekteyiz… Sizler küresel ve evrensel bir değerlendirme yapmaya, belirli sistemik mekanizmaların yardımlarıyla kavuşturulmuş bulunmaktasınız… Evrenler arası fotonlaşmalar (Etkileşimler, iletişimler, tesir alışverişleri)aynı insansal organizmalar arasındaki fotonlaşmalar gibidir… Atomik bütünlükte bulunan evrenlerin mikrosal boyutundan, makrosal boyutuna kadar insicamlı bir tarzda cereyan eden fotonlaşmanın cereyanına dayanan kenetleşmeyle bir mini atomik bütünlüğün doğal dengesi korunmaktadır… İnsan vücudu bir organizmadır… Bu organizmanın bütünselliği mikrosal boyuttan makrosal boyuta kadar cereyan eden muayyen bir fotonlaşmayla ortaya çıkar, bu fotonlaşma kıymetinin bütünselliği üzerinde ruhsal enerjisiyle tahakkümünü sağlayan ÖZ, o organizmanın İlahi Bir Organizatörüdür… Organizatör varlığın, organizmayı denetim altına alması, kendi Asli bünyesinde bulunan ruhsal enerjisini ana rahminde bulunan fetusun her zerresine sindirmesi ve ihata etmesi (yani fetustaki her zerreyi içten ve dıştan kuşatması) esasına dayanır… Fetusun zerreleri arasında cereyan eden lokal fotonlaşmalar bu şekilde ruhsal enerji vasıta edilerek ÖZ tarafından yüksek bir denetime alınır… Dünya maddelerinden teşkil olunmuş fetus gelişimi aşamasındaki “ORGANİZMANIN SEVK VE İDARESİ FETUSTAKİ BİZATİHİ VE LOKAL OLARAK CEREYAN EDEN FOTONLAŞMANIN ÜZERİNDE DENETİM FONKSİYONU KURAN ÖZ’ÜN ÖZ’SEL TAVIRLANMALARINA DAYANIR”.

İnsan bedenindeki hücreler arasındaki iletişimler, etkileşimler (fotonlaşma) aynen galaksiler arasındaki iletişimler ve etkileşimler gibi bizatihi cereyan ederse de bu bizatihi ve lokal cereyanın ÖZ’sel sistemik mekanizmalar tarafından denetime tabi tutulduğunu biliniz… Bu denetim fonksiyonu galaksiler arasında bizatihi ve lokal olarak cereyan eden fotonlaşmalar üzerine muayyen galaktik sistemler tarafından tatbik edilmektedir…

Mini atomik bütün içinde bulunan evrenler arasındaki iletişimler,etkileşimler o mini atomik dengenin tahakkuk ettirilmesi ve korunması için muayyen sistemik mekanizmaların denetim fonksiyonu arz etmesi Ulu Rahman’ın Emirleri dahilindedir… Mini atomik dengenin sağlanması bizatihi ve lokal cereyan edebilecek etkileşim ve iletişimin, mutlaka sistemik mekanizmaların denetimine tabi tutulması gerekmektedir… Doğal Gürz’ün bütünlüğünde bulunan her oluşum Ulu Rahman’dan gelen emirlerle, belirli sistemik mekanizmalar tarafından denetim altında bulundurulmaktadır… Bu denetim fonksiyonu arz edilirken Robotik varlardan da istifade edilmektedir…

TANRISAL MİSYONUN ZERREDEN ZÜMREYE, ZÜMREDEN ZERREYE YERLEŞTİRİLMESİ ADINA, SINIRSIZ GÜZELLİKLERE DOĞRU ESENLİKLER.

                                                                                                   YÜCE MEKANİZMA ADINA – IŞIK

FASİKÜL 14

DOSTLARIMIZ

Doğal Gürz bünyesindeki sistemik mekanizmaların çalışma bütünlüğü Doğal Gürz’ün yöneticisi Ulu Rahman’ın denetimi altındadır… Her sistem Ulu Rahman’dan gelen emirler çerçevesinde hareket eder. Bu mekanizmaların işlerliği Nizamsal Şuur yüceliklerinin etkinliğiyle sürer… Her sistem Ulu Rahman’dan gelen emirler doğrultusunda görevini seve seve eksiksiz ve kusursuz olarak ifa eder… Böylesi varlıkların görev Aşk’larındaki Müteal Orijinal Yüceliği, kapalı şuur boyutunda bulunanların takdir etmesi imkansızdır.

Allah, Doğal Gürz bünyesinde bulunan gerek mikroşümuler, gerekse makroşümuler her zerreyi ayakta tutan İlahi Haşmet’tir. Allah’ın Rahmeti Doğal Gürz’ün her zerresine, zerrenin zerreliğinden önce gelmek kaydıyla sinmiştir…

İslam’ın Kitab’ı Kur’an da bunun için “Allah Yer’in ve göklerin Nur’udur” denilmiştir… Zerredeki zerrelik bilinci, Allah’tan gelen, Allah’a bağlı ve muayyen bir kozmik sabiteye uygun tedriçlikte bulunmaktadır. Bu Bilinç gittikçe yüceltilen, sistemik mekanizmaların eforlarına dayanan ayarlamalarla ayarlanmaktadır… Tedriçlik çemberlerinin ceste ceste kırılması, sistemik mekanizmalar ile zerre arasındaki gerekli iletişimlerin neticesiyle ilgili gerekli ayarlayıcı tesirlerle gerçekleştirilmektedir… Böylelikle Tanrısallıktan gelen tüm değerlerle mücehhez kılınan zerrelik bilinci TANRISAL BİLİNÇ kazanma meyanında yüceltilmektedir…

Allah her zerreyi bütün hususiyetlerce Kendisine,Yüceliğinden gelen Haşmetli Güç’le çekmektedir (TANRISAL ÇEKİM)… O’nun her zerreye gerektiği gibi uyguladığı Tanrısal Çekim’le ilgili olan eforları, Doğal Gürz bünyesinde bulunan Hiyerarşik Güç birimleri sağlamaktadır.

Her zerre zerreliğinin cirmiyetinden gelen keyfiyetlerce, Doğal Gürz bünyesinde zerrelik tavrını koymakta, bu koyduğu tavrın konumuna uygun olarak muayyen tesirlerle ayarlanmaktadır… Bu ayarlayış, her zerreyi Allah’a zerrenin zerreliğine zeval düşürmeden yaklaştırmaktadır…

Dostlarımız, Allah Yoluna baş koymuş, O’nun Kılıcı’nı sallayan sadık dostlarının planetinizin her devrinde dışlandığına, hakir görüldüğüne, şüpheyle karşılandığına şahit olduk… Akıl, Mantık, Şuur üçlemesinin gereği gibi hareket edemeyen insan kardeşlerimizi, bu üçgenin etkileşim alanına dahil etmek için kadim dönemlerden beri uğraşılmaktadır. Apaçık izlenenlerden şüphe duymak, acabalarla zaman öldürmek, tenakuzlar peşinde koşmak, içinde bulunduğunuz dönemde çok sık rastlanan varlık tezahürleridir… Bütün bunlar niçin oluyor düşündünüz mü?…Herkes bu siklus altı geçiş döneminde kendi tekamül fraksiyonunun meknuziyet safında bulunan kirli çıkısını ortaya dökerek, adeta maksimum bir ölçüde sergilemesini yapıyor… Şüphelenilmeyecek durumlardan şüpheleniliyor, havadan nem kapmak gibi bir şey. Kızılmayacak durumlara kızılıyor… Faziletli kişiler horlanıyor, hakir görülüyor… Allah’ı Allah için sevenlerin Allah için verdiği uğraşlar takdir edilemiyor… Bütün bunlar cereyan ederken EN YÜCE TAKDİR EDİCİ boş durmuyor… Bu dönemin hususiyeti var

????????????/

yen hulus sahibi dostlarını tavırlarından anlarsın… Onlar kalpten tavırlanır, kalpten söz söylerler. Zira  onlar kendi orijinlerinden, kaynaklarından dışa doğru coşarak Allah’ın Kılıcını sallarlar.   Allah kelimesinin geçtiği yerlerde tüm varlıkları o kelimenin frekansıyla iletişime girerek coşarlar ve Allah’ın Adına konuşurlar…

Ey İnsan

BİR HÜZÜN KAPLARSA BİL Kİ İÇİNİ

ÜZMÜŞSÜN DERİNDEN KENDİ KENDİNİ

GEL TÜKET HEVASINI OLMAYAN BENLİĞİN

ÖZ’DEN COŞ ALEME TANIT KENDİNİ

TATLI TATLI YUDUMLARSAN AŞK ŞARABINI

ÖZ’ÜNDEN SERGİLERSİN ALLAH AŞK’INI

MÜTEAL AŞK YÜCELİĞİNİN FEVKİNDE

BİLİRSİN KENDİ’NİN AŞK ISTIRABINI

NE GÜZEL, GÜZEL GÜZEL-GÜZELLİKLERDEN ÖTE

ÖTE, ÖTE ÖTELERDEN DE ÖTE…………

SINIRSIZLIĞIN, DURGUNLUĞUN-DURGUN ZAMANLARIN

MEKANSIZLIĞIN, ÖZ’DEŞ OLMANIN SİHRİYLE BULURSUN

SEN O COŞKUNLUK FAZINDA KENDİ KENDİNİ KENDİNDE…

AĞZINDAN DÖKÜLÜRKEN O AŞK DOLU KELİMELER

TÜKENİR O OLMAYAN BENLİĞİN, YERİNİ ALIR YÜCELİKLER

O YÜCELİKLERİN ATRAKTİF MAVERASINDA SEN

O ASİL SEN OLURSUN ASİL BENLİĞİNCE

SÖZ SÖYLERSİN-İŞİTİRSİN BEN OLANIN ASİLLİĞİNDE

SEN, BEN’İM DİYEN BENLİK GÜDEN, NE ANLARSIN ŞU BENLİĞİNDEN

SEN, KENDİNİ UNUTUP KENDİNİ ÜZEN, UNUTMA SEN BEN’SİN BEN

KURTUL OLMAYAN BENLİĞİNDEN

BEN OLDUĞUNU BİL TÜM YÜCELİKLERİNDEN.

                                                                                                   YÜCE MEKANİZMA ADINA IŞIK

SINIRSIZ YÜCELİKLERE DOĞRU…

FASİKÜL 15

DOSTLARIMIZ

Evrensel İnsan’ın evrenselliği, Kendisinde bulunan Tanrısal Aşk Yüceliğindeki doygunluğuna istinad eder… Tanrısal Aşk; Varlıklar arasında cereyan eden sevgi vibrasyonlarına dayanan iletişimin transandantal seviyesinde, Tanrı’ya duyulan Yüce Aşk mevcutluğudur… Tüm mevcudatın varoluşundaki var edilişindeki ve varlığının idame ettirilmesindeki sebep Tanrısal Aşk’tır. Tanrısal Aşk’ı duyanların obje ve suje’ler arasındaki iletişimi, bu Aşk’ın muayyen yüceliklerdeki mevcutluğunun içten dışa vuran tezahürüdür.

Tanrısal Aşk’ı duyan iki insanın birbirleriyle olan iletişimi, Tanrısal Çekimle ilgili Tanrısal Plan dahilinde cereyan eder. Bu cereyanla ilgili her türlü detay Tanrısal Plan’da kayıtlı bulunmaktadır… Sevgi vibrasyonlarıyla tahakkuk ettirilen bu iletişimlerin muayyen evrensel boyutlara uygun zamanlarda ve bu zamanlara uygun mekanlardaki Kozmik birimlerdeki perispiral mevcutluklar arasında sürdürüldüğünü bilmelisiniz, ancak bu afaki bir izlenim ölçüsünde kabul edilmemelidir. Bu afaki izlenim, Müteal Orijinal, Transandantal seviyeli Aşk mevcutluğunun bir inikasıdır ancak…

Doğal Gürz Bünye’sindeki her zerreden zerreye ÖZ’den Müteal Orijinal Sevgi mevcutluğuyla ilgi duyduğunu ve bu sevginin varlığına dayalı olarak sevgi vibrasyonu yaydığını biliyor muydunuz?… Bütün ÖZ’ler bünyelerindeki Tanrısal Aşk’ın Yüceliğiyle bir çıra gibi yanıp tutuşmaktadırlar bunu biliniz.

Onun için fiziki mekanlarda ÖZ’sel Bilinç Mütealliğine kavuşmuş olanlardan Tanrısal Aşk’a dair sözler, tavırlar izlenebilmektedir… Zerreler arası iletişimlerin müsebbibi “TANRISAL AŞK’TIR”.. Bu iletişimleri sizler ister mikro planlardan ister makro planlardan izleyin Müteal Orijinal Aşk fazında kesinlikle bir değişiklik olmaz. Her obje ve sujenin ve bunlar arasındaki doğal iletişimlerin Müteal Orijinal değerlendirmesini yapabilen bilinç boyutu Öz’sel bilinç boyutudur… İki Tanrısal Öz arasındaki mekana ve zamana bağlı olmayan “Müteal Orijinal İletişimler” aslında mekanlarda bulunan kapalı şuur boyutuna haiz varlıklara düşük frekanslı kaba maddeli ortam sözcükleri ile anlatılamıyor… Bunun için sizlere anlatılmak istenenleri yaşayınız denmektedir… Öz’ler arasında cereyan eden Müteal Orijinal İletişimler, Tanrısallıkla ilgili sınırsız, sonsuz, zamansız, mekansız iletişimin (Tanrısal İletişim) sağladığı keyfiyetlerce cereyan eden ve birbirlerine gereken Tanrısal tesirleri, gerektiği gibi sevk eden Tanrısal bir faaliyettir.

Evet daha önce de belirttiğimiz gibi fiziki mekanlardaki zerreler arasındaki sevgiler, Müteal Orijinal Aşk mevcutluğunun (Tanrısal Aşk) birer inikası tarzında izlenebilmektedir ancak… İnikas tarzında bir izlenim de olsa bu izlenim kıymetleriyle dahi muhatap olan varlıklar, gittikçe yoğunlaşan sevgi vibrasyonunun etkisiyle Öz’den Tanrı’ya duyulan Tanrısal Aşk mevcutluğuyla muhatap olmaya doğru yol kat etmektedirler…

Bu mevzuyu sizlere iyice anlatabilmek için yaptığımız yinelemeler sizlerin açısından faydalıdır. Yineliyoruz ve devam ediyoruz… Tanrısal Aşk her iki ve daha fazla Tanrısal Öz arasında cereyan eden, Tanrısal Bir Tesir alışverişidir. Öz’lerle ilgili bu etkileşimin Beslenim Kaynağı, Sonsuz, Sınırsız, Yüce Haşmetli Tanrı’dır… Her bir Öz’den Tanrı’ya ve Tanrı’dan Öz’e sevk edilen tesirler, birer  Aşk Manzumesinin dahilinde gereken etkileşimi arz edebilmektedir… Sınırsız, Sonsuz Yüce Tanrıyla Öz’ler arasında bulunan bu Aşk serenatlarını, cilvelerini, nazlarını, sevişlerini, oynaşlarını sizlere nasıl anlatabilelim… Doğal Gürz Bünyesindeki bütün Tanrısal Düzenlerin tertip ve tanzim bulması ve bu düzenlerdeki faaliyetin müsebbibi Tanrısal Aşk’tır…

Tanrısal Aşk’a dayalı olarak sürdürülen Tanrısal Görevlerin, siz mekanlılar tarafından bedene bağlı kısmi bir şuura ait olan idrak ile idrak edilememesi normaldir… Evrensel boyutlardaki muayyen zamanlara uygun mekanlaşmalarda insan varlıklarındaki Tanrısal Aşk mevcudiyetinin gittikçe Müteal Orijinal yücelik kazanması, belirli bir kozmik sabiteye ulaştığında, böylesi varlıklarda küresel ve evrensel bakış, düşünce ve tavırlanmalar belirivermektedir…

Bir mekanlının bir mekanlıya aşık olması nasıl bir şeydir hiç düşündünüz mü? Ya bu tadılan olguların varlıkları nereye sürüklediğini hiç düşündünüz mü? Bu mekanlıya Tanrısal Aşk nedir? Nasıl bir şeydir? Öyle bir Aşk’ı duyabiliyor musun derseniz ekseriya duyabileceğiniz söz, bilemiyorum olacaktır, halbuki o mekanlı bulunduğu mekanda mutlaka bir şeye aşık olmuştur ve Tanrısal Aşk mevcutluğundan bir katre de olsa tadıyordur da farkında değil…

Aşk nedense alınmıyor kaile Tanrı Aşk’ı olunca

Her şaşkın başka bir aşkla sevdiğini zannediyor her neyi seviyorsa

Hepsi değil midir Tanrı’dan ve Tanrı’da Tanrı değil midir herşeyin

Her boy gösterenin sebebi, Herşey Tanrı’dan herşey Tanrı’da..

Ben Tanrı’yı seviyorum… Tanrı’dır benim sevgilim

Müteal Orijinal Aşk’ın derinliğine dalandan nasıl bir söz beklerdin

O’nun Aşk’ıyla yananı gözün değil de kalbin görsün

Senin kalbin bu işler için yaratılmıştır sen ne bilirsin…

Vicdanlarının donukluğuyla mekanlılar arasında seyredenler sevgi  vibrasyonlarının ihya edici tesirlerinden faydalanamazlar… Vicdan sahiplerini, vicdanlarındaki nezahet ve salabetliliktir ince duygularla muhatap eden. Sen nereden bileceksin dost gibi bakanın düşman gibi görenin kalbindeki donukluğu, pas ile kirini… Her kimseyi KENDİ’n gibi gör ancak kendin gibi görme. Kendindeki asaletin değer ölçüsü KENDİ olan BEN’ler arasındaki iletişimin ancak bir aksidir… Vizyona bakıp da karar verme!  mekanlı kalıplar arasında her şey bir illüzyondur. Vizyonun  amiline bak da öyle karar ver, sen vizyon benliğinin üstünde YÜCE BİR KAYNAK OLAN BEN’sin BEN… Her bir vizyon benliğin değeri O Kaynak Asil Ben’den gelir. Tanrısal Aşk’la coşan kalplerdeki ebediyeti sen benlik güden! Nereden bileceksin?.. O iç hürriyeti, iç süruru o huzuru sen nereden bileceksin. Tanrısal Aşk’la coşan kalplerdeki Aşk Feryadını duyan, işiten kulakların, bakan gören gözlerin sahibindeki kalpte, o titreyişe, o feryada, o inleyişe lakayıt kalmayla ilgili bir durgunluğun izlenmesi mümkün müdür?.. O kalbin sağır da olsa kulakları açılır, o kalbin kör de olsa gözleri amalıktan kurtulur. Hangi kalp böyle coşkun asalet dolu sevgi frekansları arasında Aşk teraneleriyle kendinden geçmez de Tanrısal Aşk’la inim inim inleyenden etkilenmez…

Ben annemin kucağında halen bir bebeğim, konuşan ben değilim, konuşan BEN’im BEN… Annemin sımsıcak duygular arz eden sevgi vibrasyonlarıyla yaşıyorum biliniz bakalım hangi ANNE’den bahsediyorum… Bütün bunları BEN sizlere neden söylüyorum?… Hissetmeyenlere ise halen şaşıyorum… Tanrısal Aşk’ın maverasında Sınırsız Haşmet Yüce Tanrı’nın Kucağında    Asil Bir Bebek gibi yaşıyorum…

                                ULU RAHMAN ADINA TANRISAL  AŞK’IN GÖNÜLLÜ ESİRİ  – IŞIK

SINIRSIZ GÜZELLİKLERE DOĞRU ESENLİKLER…

Fasikül 16

EVRENSEL STATÜDE BÜTÜNLEŞMEYLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR YAPAN DOSTLARIMIZA AÇIK BİLDİRİDİR…

Tanrısal misyona dair bir yüce faaliyetin sürdürülmesi esnasında başarısızlıkla ilgili alternatifin üzerinde ehemmiyetle durarak, telaşa kapılınması o yüce faaliyetle alakadar olan, gerekli eforları köstekleyebilmektedir. Bu meyanda telaşlar yersizdir, zira Yüce Mekanizma, egonun karıştırılmadığı niyet sahiplerini çok iyi bilmektedir. Attığınız adımlar, sarf ettiğiniz düşünceler her an fişlenmektedir. Denetim fonksiyonumuzun mütealliğini sizler dahi anlayamazsınız. Her nefes alışınız ve verişiniz sayılmaktadır, tahvil olunmalarınız anbean ölçülmektedir. Bizler ile işbirliği yapan açık şuurlu dostlarımız bütün bunları bilmektedirler, fakat söylemeye yetkileri yoktur, yaptıkları akitlerin icabatına uygun olarak hareket etmezlerse yükümlülük onlara aittir.

Dostlarımız; hulus-u kalp, fersahlarca mesafeden tanınır ondaki frekansın darbeleyici etkisini anlayabilmeniz mümkün değildir. Hulus-u kalpte beliren iyi niyet oluşumuna ait bir titreşim, bütün evrenlere yayılır ve oralardaki sistemik mekanizmalarda zincirleme olarak yeşil ışıklar yaktırır. Niyet ediniz, sabrediniz. İyi niyetinizin ve sabrınızın sonu selamettir. Şuur, mantık, akıl üçgenlerinizin dışına taşmayınız. Ego tesirleriyle bulandırılan hasletler bihakkın gösterecekleri eforları gösteremezler. Hulusiyetiniz, sıddıkiyetiniz, salabet ve insicamlı bir tarzda belirmekteyse, biliniz ki Yüce Mekanizma evrensel bütünleşmeyle ilgili tüm eforlarınızı boşa çıkarmayacaktır.

Evrensel bütünleşmeyle ilgili çalışmalar yapan dostlarımıza her plandan sürekli olarak yardımlarımızı titizlikle sürdürmekteyiz. Samimiyetiniz, bütünleşmeyle ilgili ünsiyet ve tecessüsünüz, sizleri düzenli bir tarzda Yüce Tanrı’ya yaklaştıran çok önemli hasletlerdir. Elbette ki yukarıdan planetinize verilen her semavi hak, Planetinizden yukarıya bir hak verilişe istinad etmektedir. Sizlere verilen evrensel görevler de daha önce yukarıya vermiş olduğunuz kayıtlı haklara istinad etmektedir. Bu evrensel görevlerdeki başarınızda mutlaka görevlerle ilgili faaliyetler esnasında göstereceğiniz yeterli eforlara, samimiyete, hulusiyete, sıddıkiyete, tecessüs ve ünsiyete, kurmuş olduğunuz akıl, mantık, şuur üçgeninin dahilinde bulunan hareketlerinize, sabır ve hoşgörünüze dayalı olarak tahakkuk edecek ve evrensel bütünlüğünüz teessüs etmiş olacaktır. SINIRSIZ ADALET SINIRSIZ TANRI GÜCÜYLE SAĞLANMAKTADIR.

SEVGİLER…                                                                                            YÜCE MEKANİZMA ADINA IŞIK

Saçlarına bakıp beyazlaştığına, tenine bakıp kırıştığına üzülüp de kahırlanmayasın insan… Bilmelisin ki her unsur belirli bir zamanlamanın icabatlarına ayak uydurarak, belirli keyfiyetlerce emareler arz etmektedir… Her frekanslı mevcudiyet, mekanlaşmanın muayyen şeraitleri doğrultusunda, tabi bulunduğu zamana göre muayyen frekansta kendine has neşriyatlarını sürdürebilmektedir… Saçın, sakalın beyazlaşması, tenin kırışması hangi şeraitlere göre cereyan ediyor?… Öz’sel tatbikat şeraitlerine göre cereyan ediyor… Saçının, sakalının tellerine ak düştüyse, tenin donuklaşıp kırış kırış olduysa bilesin ki böyle bir vizyonla ortaya çıkarak tatbikat yapmanın zamanı gelmiştir… Bilesin ki onların böyle bir form alması, böyle bir vizyon arz etmesi senin hayat formasyonunla ilgili olan muayyen bir Öz’sel Programın tahakkuk ettirilmesinden kaynaklanmaktadır. Sen insan bu programın sana sağlayacağı faideleri takdir etmeyebilirsin ancak senin Müteal Orijinal kişiliğin bu takdiri yapabilecek bir güçtedir… Saçların ağardıysa, tenin kırıştıysa onların ağarmasında, kırışmasında senin yaşamın doğrultusunda hizmet veren çok değerli etkinlikler mevcuttur…

Bir ağaç tohumu kendi bünyesinde bulunan şifretik programa uygun bir toprak bulunca Orijinal mümbitliğini bihakkın gösterebilmek, intişar edebilmek için kendindeki meknuz olan tüm hasletlere müracaat ediyor ve bu şekilde açılıyor, saçılıyor, yeşeriyor, dal budak salıyor nevşunema buluyor, ren renk çiçekler açıyor, değişik renk, koku ve lezzette meyveler veriyor. Ey İnsan, bütün bunlara konsantrif bir eforla bakarak iyice ölç biç ve tart kendini… Kendini, KENDİ’nden gelen Öz’sel tavırlara istinad eden tesirlerle bihakkın muhatap edebiliyor musun?… İçine dürül de bak Kendi’ne, sana neler diyecek… neler gösterecek… Sen hiç Kendi’ne ayine olan Kendi Kendiliğinin BEN’liğini Öz’den etrafa saçan birinin halini izledin mi?… İzle de bak gör orada Asil Olan Kendi BEN’liğini göreceksin…

Tohumdaki şifre, tohuma dürülmüş muhtelif zamanlamalara dayalı olarak tebarüz ettirilecek olan formasyonlar, vizyonlar… Bu şifretik programın intişarat bulması muayyen bir zaman diliminde, muayyen bir mekanda, muayyen frekans kıymetlerinde tahakkuk eder ki buna, tohumdaki şifretik programın intişar ettirilmesine dayanan mekanlaşmalar diyebilirsiniz…

Her şifretik program Öz hasletlere istinad eden eforlarla uygun zaman dilimlerinde ve mekanlarda devreye sokulmaktadır… Özsel şifretik programlar, Programlayıcılığı Sonsuz, Sınırsız olan Yüce Tanrı’nın zamanlardan ve mekanlardan münezzeh olan hesaplarına dayanmaktadır… Her bir Öz’sel şifretik programa, KOZMİK PLAN da diyebilirsiniz… Mekanlılar ifadesiyle bilinen Mekansal tatbikat formları, muayyen Kozmik Planlarla ilgili icabatları bir bir itmam etmek için Tanrısal Öz’ler tarafından tanzim edilmiş vasıtalardır… Yani bu ne demek? Muayyen zaman dilimlerinde enerjiyle ilgili mekanlaşmaları tahakkuk  ettirerek tetkikat ve tatbikatını yapanlar Tanrısal Öz’lerdir, işte bu demek değil mi?…

Öyle bir devasa hesaplara dayalı olarak mekanlaştırılmış bir planet üzerinde bulunmaktasınız ki bunun TANRISAL AMAÇ’la ilgili kıymetini takdir edebilmeniz için, Öz’den görebilmeniz gerekir… Üzerinde yaşadığınız planette bulunan her objeye, her sujeye ve cereyan eden her hadiseye Öz’den bakabilirseniz bütün bunların hakiki çehrelerini görerek Müteal bir değerlendirmeyi yapabileceksiniz… İşte o zaman sizler hiçbir mekana ve zamana tabi olmayan hür bir iradeye sahip, evrensel kişiliğinizle Kendi arzusu hilafıyla mekanlara el uzatmış YÜCE BİR BEN’lik olduğunuzun bilinciyle yaşamaya başlarsınız… O An-ı Daimi  olan, sınırsız yaşamanın müteal orijinal yüceliğinde Siz Biz’lerle BİZ olursunuz tüm BEN’liğinizle…

              Benliğin ve senliğin çok tartışıldığı kesret aleminde, değişik fikirler, değişik kaile alışlar, değişik renkler, değişik zevkler, değişik inanışlar süre gitmektedir… Birine sorsan,  bu renk normal diyor, ötekine sorsan, şu renk normal diyor… Birisi kendi fikir muhtevasına uygun olan bir fikri savunuyor, öteki o fikre karşı çıkıyor… Her bir varlık Kendi veritesine kavuşabilmek için muhtelif realitelerle boğuşup duruyor… Normali ne normali? Normal olanı kim söyleyebilir?… Normalitenin hudutları tayin edilebilir mi?.. Her normal sayılan ne varsa, belirli kişilerin değer yargılarına istinad eden değerlendirmeler çerçevesinde normallik arz eder… Birisi çıkıyor bir unsura bakarak bu normal diyor, öteki çıkıyor onun normal dediğine anormal diyor. Birisine soruyorsun şu unsur olsun mu? Olsun diyor, öteki ise olmasın diyor. Kuzu ne anlar ateşte pişmiş, nar gibi kızarmış sersemiz buzağı butundan. Ancak kurta sorsan hani nerede göster, göster der. Ya kurt ne anlar sersemiz mis gibi kokan bayır otlarından. Kuzuya sorsan hani nerede? Göster, göster der. Birinin beğendiğinden bir diğeri bir şey anlamıyor, kuzuya sorsan et olsun mu? Umurunda değil, kurta sorsan ot olsun mu? Onun da umurunda değil. Hangisini sileceksin kainat defterinden? Onu sil bunu sil geriye koca bir hiç kalacak koskoca kainat defterinden. Kainat onsekiz bin alemden meydana gelmiş Kainat. Bir bilseniz bir kainatta sonsuz alternatifler çerçevesinde müşekkeliyet bulan, sistem oluşturan, intişarlar oluşturan daha neler neler var. Bütün bunları sizlere bihakkın anlatmak mümkün müdür?… Mümkün müdür her müşekkeliyeti sistemik tanzimiyetin, farklı farklı cereyan eden her hadisenin meknuz bulunan Müteal Orijinal hakikatini anlatmak ?… Kimler takdir edecek iç güzelliklerin, iç hürriyetin, içte yaşanan Aşk cereyanlarının yüceliklerini? Bu takdir, iç değenliğin, transe olmanın müteal orijinal kıymetiyle hareket eden varlığın ego ile hiçbir bulaşıklığı bulunmayan, nezih vicdan terazisiyle tahakkuk ettirebilir ancak. Evet, evet varlığın kendi derunluğuna matuf olan dürülmeyi gerçekleştirebilmesi, yani bihakkın transe olabilmesi, ancak kompitür zamanlamasıyla ilgili şeraitleri bir bir itmam etmesiyle sağlanabilmektedir. Dini doyumun gerçekleştirilmesinden sonra, evrensellik icabatlarına şayan icabetler arz eden varlıklardaki evrensel ve küresellik, mekanlarda bulunan muhtelif değerler üzerinde Yüce Mekanizma tarafından takdirle karşılanan değerlendirmelere faydalı olmaktadır. Evrensel ve küresel değerlendirme yapabilen varlıklar, herhangi bir obje veya suje veya hadise cereyanı karşısında Yüce Mekanizma tarafından en makbul görülen Müteal Orijinal bir takdiri arz edebilmektedirler. Vicdan terazisinin bihakkın ölçüp, biçip, tartarak notunu sıhhatli bir şekilde tastamam verebilmesi için, varlığın transe olma fazının Müteal Orijinal bir seviyede bulunması gerekmektedir.. Böylesi varlıklarda Akıl-şuur-mantık üçgeni dahilinde hareket etmenin matlup bir doygunluğu izlenmektedir. Bu şu demektir ki; varlık, akıl-şuur-mantık üçgeni dahilinde vicdan terazisini gerektiği gibi devreye sokmuş ve asil olan bir normalitenin tespitine yarayan değerlendirmeyi gerçekleştirebilmiştir. İşte bu tespitin yapılmasından sonra o obje veya sujeye veya hadise cereyanına birisi çıkıp bu normal değildir veya bu anormaldir demek isterse diyebilir ancak onun bu mevzu hakkında yapmış olduğu değerlendirme, kendini bağlar kendini enterese eder o da kendi dünyasında haklıdır, zira kendi cirmiyetine dayalı olan meknuz hasletlerini ancak o kadar devreye sokabilmektedir. Onun gücü  bu kadar, onun da kafasında mevcut olan gerçek anlayışı böyledir. Hakikat (verite) değişir mi o göremiyor diye? Hakikat ortadadır, dilber peçenin ardından yüzünü gösteriyor, gören bir hoş bakmıştır ki görebilmiştir, görmeyen ise bir boş bakmaktadır ki görememektedir. Bir melek, bir Resul, bir Veli bir Tansıral İnsan numunesi birçok kafalar tarafından harikavari, fevkalbeşer, birçok kafalar tarafından anormal olarak değerlendirilebilir. Ancak onların veritesini Müteal Orijinal kişiliklerinin hasletleriyle bihakkın tayin edememesi hiçbirinin Müteal Orijinal Normalitesinde bir değişiklik yapamaz,   bir zevaliyet düşüremez.. Çünkü onlardaki Müteal Orijinal normaliteyi Sınırsız Yüce Haşmet Tanrı, tespit ve tanzim etmiştir, değiştirebilecek Kudret O’ndadır. O isterse siler, süpürür yeniden ayarlar, programize eder, derç eder, tanzim eder… Kıymet bulan Yüce Tanrı’nın takdirleri, tanzimleri, programlarıyla kıymet bulmuştur… Bu kıymetin yitirilmesi bitirilmesi, harcanması, kazanılması İlahi bir programın icabatlarına göre tahakkuk ettirilmektedir. Siz daima hoş bakın, boş bakınmaktan kaçının, sizlere uzatılan yardım ellerini samimiyetle sıkın, rabıta kurun. Dost eller sizi size kazandırır, siz Siz olursunuz, siz Siz olmakla BİZ olursunuz. Biz BİZ olanlardan yaşarız, Biz BİZ olanlardan coşarız… Bizleri aranızda görmeyenlere şaşarız. Sizlere açılan kucaklara doğru koşun, o kucaklar BİZ’lerin kucaklarıdır…Sizleri Allah için sevenlerle olun, onlar BİZ’den sevenlerdir.

              Allah için Allah’a koşun, Allah için Allah’ı sevin, Allah için içten coşun, gönüllerinizdeki pınarları coşturun. Cesaretiniz, ferasetiniz mutat değer ölçüleriyle ölçülemeyen hasletleriniz Tanrı’dandır… O’nun üzerlerinize cari kıldığı ve sizlerin de deruhte ettiğiniz vazifelerinizi bir bir ifa ettiğinizde,  sizlerin başarılarınız insanlığın kazancı olacaktır… Allah’a emanet olunuz.

         TANRISAL MİSYONUN HER ZERREYE SİNDİRİLMESİ, SİZİ SİZE KAZANDIRACAKTIR. SINIRSIZ GÜZELLİKLERİN SEYRİNDE ESEN KALINIZ.

                                                                                                                  YÜCE MEKANİZMA ADINA IŞIK

Fasikül 17

DOSTLARIMIZ

Evrensel statüde matlup bir seviyede gelişim kaydetmiş gruplardaki birleşim frekansının çok önemli bir özelliği vardır. Bu gruplar üzerine cari kılınan kozmik tesirler, yeterli evrensel doygunlukta olup, grup üyelerine süratle evrensellik sağlamaktadır.

              Evrensel Birleşimi temin maksadıyla direkt EVRENSEL KONSEY tarafından tanzim edilip devreye konulan programların semereleri bir bir alınmaktadır. Evrensel Konseyce matlup ve muayyen bir seviye arz eden Evrensel Birleşim frekansının denetimi, bizzat Evrensel Konsey tarafından yapılmaktadır.

              Evrensel Misyon zerreden zümreye, zümreden zerreye yansıtılmakta, bu yansımayı sağlayan Evrensel Odaklar görevlerini bihakkın yerlerine getirmektedir. Görev bilinciyle hareket ederek tam bir evrensel yansımayı gerçekleştiren bu odaklar Evrensel Konsey’in yansıma odaklarıdır. Tesirler mekanizmasının evrensel gruplardaki kenetleşmeyi salabetli kılan ayarlayıcı tesirleri direkt SİSTEM tarafından denetim altında bulundurulmaktadır.

Tesirler Mekanizması planetiniz üzerinde yaşayan insan kardeşlerimizin birinci tekamül aşamalarında harikavari nitelikte hizmet vermiştir. Bu hizmet kadim dönemlerden buyana sürdürülmüş ve süre gitmektedir. Ancak bu dönemde Evrensel Statüde Birleşimde kenetleşmeyi temin eden tesirler yaymakta olan bu mekanizma SİSTEM’e bağlı olarak hizmet vermektedir.

              Dostlarımız; Kadim dönemlerden beri tarlaya ekilen tohumların hasat mevsiminde hasatları yapılırken Evrensel Birleşim Sabitesine olan uygunlukları esas alınacaktır. Hasat esnasında sizlerin dahi tahmin edemeyeceğiniz usuller çerçevesinde ayırımları yapılacaktır. Evrensel Birleşim Frekansının hasat esnasında çok özel bir hususiyeti bulunmaktadır. O beklenen geçişlerde semerelerin ışığı gözleri kamaştıracaktır. Sur’un üflenişinde ve sesinde bir incelik vardır. Şımaran egoların akıbeti korkunç olacaktır. Evrensel gruplaşmayı temin edemeyen gruplara sesleniyoruz! Evrensel Gruplaşmayı Evrensel Konseyce matlup bir seviyede bulunduran gruplaşmaları emsal olarak alınız. Onlarla sık sık diyaloglara girerek Evrensel Birleşim Frekanslarının etkilerinden müstefit olunuz. “Üzüm üzüme bakarak kararır” sözünden ibret alınız. Yuvalarına yiyecek taşıyan karıncaların birleşim frekansının yüceliğini hissetmeye çalışınız. Evrensel Birleşim frekansındaki matlup doygunluğu temin edecek olan hulus-u kalp yüceliğinize, zeval düşürecek olan şımarık ego tesirlerinden uzak kalınız. Evrensel Birleşim frekansını yücelten Evrensel Dostluklar çerçevesinde kalırsanız, direkt Evrensel Konsey’in TANRISAL MİSYONLUĞU’ndan istifade edeceksiniz. Bilgilerinize sunulur.

SINIRSIZ YÜCELİKLERE DOĞRU                                                                     SİSTEM ADINA IŞIK

ZAMAN MEKAN UYUMLAŞMASIYLA İLGİLİ AÇIKLAMADIR..

Muhtelif evrensel boyutlara uygun zamanların akımları da çok değişik olmaktadır. Akma oranı yüksek bir zaman dahilinde görülmesi mümkün olan maddi formlar yavaş bir zaman akımında görülemezler. Sizlere bunu formülize edelim:

BELİRLİ BİR EVRENSEL BOYUT

                                                                           MADDİ FORMLARDA GÖRÜNÜRLÜK

YÜKSEK ZAMAN AKIMI

BELİRLİ EVRENSEL BOYUT                                                         

                                                                          MADDİ FORMLARDA GÖRÜNMEZLİK

YAVAŞ ZAMAN AKIMI

Muayyen evrensel boyutlarda muayyen evrensel zamanlardaki akıma şayan olarak tanzim bulan maddesel formlardaki somut değişiklik Zaman-Mekan uyumlaşmasının değişmez şaşmaz esaslarının uygulanmasıyla ortaya çıkan bir haldir.

Maddi yapının seyyaliyet yoğunluğundaki artış, evrensel boyuttaki zaman akımının düşüklüğüyle ters orantılıdır.

                           SEYYALİYET YOĞUNLUĞU + ZAMAN AKIMI +

SEYYALİYET YOĞUNLUĞUNDAKİ ARTIŞIN BELİRTTİĞİ YAPI, MADDESEL KARAKTER VE HÜVİYETİN KESİNLİKLE DIŞINA ÇIKMIYOR.

Yani bu neden şimdi burada vurgulanıyor, zira burada kadim dönemlerden beri çok hatalar yapılıyor. Muayyen evrensel boyutlarda zaman akımları farklı olduğundan, her zaman akımına istinaden muayyen mekanlaşmalar söz konusudur. Mekanlaşmaların zaman akımlarıyla ilgili şeraitlerin dışında farklı bir biçimde gerçekleşmesi imkansızdır. Bu prensip (İLAHİ PRENSİP) İlahi Murad’a dayalı olan bir programın gerçekleştirilmesiyle ilgilidir. Zaman-Mekan uyumlaşması birinci prensiptir. İkinci prensip buna bağlı olarak devreye konur ki o prensip de FOTONLAŞMA ‘dır. Zamana bağlı olarak mekanlaşan her değer her farklı zaman içerisinde birbirleriyle çok değişik alternatifler belirterek fotonlaşır. Muayyen evrensel boyutlardaki zamanlara uygun olarak tebellür etmiş latif veya kaba maddi formasyonlarından müteşekkil tekamül kürelerinin İlahi Alem tesirlerine maruz kalması, tekamül kürelerinin bulunduğu ortamın şeraitlerine uygun bir tarzda olur. Her evrensel boyutta bulunan planet o evrensel boyutun şeraitlerine uygun olarak muayyen siklüslerle muayyen tesir bombardımanına tabi tutulur. Buna bağlı olarak planet üzerinde gittikçe daha yüksek bir realite ortaya çıkar (Özel durumlar istisnadır).

Tesir şoklaması başlangıçta somut mekan ötesi karakter arz eden orijinal tesirler halindedir. Tesir şoklamasının sonlarında, gittikçe mekana ayak uydurmuş adeta mekanlaşmış ve madde kalıplarının arasında mekan ötesi karakterini yitirmiş kalıplaşmış bir hal arz eder. Bu durum planetin ikinci bir mekan ötesi karakter arz eden tesir bombardımanına tabi tutulmasını gerektirir. Buradaki amaç mekanlaşmış değerlerin daha yüksek tatbikatlara müsait olacak şekilde geliştirilmesi ve planet üzerindeki varlıkların daha yüksek tekamül aşamalarına kavuşturulmasıdır. Kainatlarda bulunan mevcut tekamül kürelerinde Sistemik mekanizmaların eforlarıyla muayyen ölçüde nitelik belirten tekamül verimleri sağlanmaktadır. Bir tekamül küresindeki tekamülün verimsel ölçüsü o tekamül küresiyle ilgili görevli İlahi Plan’ın uygun gördüğü muayyen kozmik seviyenin altında olunca, sistemik mekanizmaların devreye soktuğu provokasyonlar bu tekamül küresinde harikalar yaratmaktadır.

PROVAKASYONLARLA İLGİLİ DETAYLI AÇIKLAMADIR.

              Evrenlerdeki tekamül küreleri üzerinde bulunan birimler SİLKME-SARSMA-DARBELEME esaslarına dayanan provokasyonlarla Sistem’ce uygun görülen tekamül denge rayına oturtulabilmektedir. Doğal Gürz bünyesindeki mini atomik bütünlerde bulunan evrenlerin her birinde çok değişik tekamül şeraitleri mevcuttur. Evrenlerdeki her birim belirli şeraitler çerçevesinde mikro ve makro planlardan uygun sistemik mekanizmaların çok değişik denetim, yönetim, eğitim mahiyetleriyle yüklü özel tesirlere maruz bırakılmaktadır.

Provokasyon uygulamaları mahiyet itibariyle sınırlandırılamaz. Çok değişik alternatifler çerçevesinde işlerlilik arzeder. Üç ana grupta toplanan provakasyonları ayrı ayrı izah ediyoruz:

SİLKME: Varlığın Öz’ünden satıha vuran hasletlerini daha da güçlü bir şekilde tebarüz ettirebilen muayyen frekanstaki tesirler bombardımanına tabi tutulmasıdır. Bu tesirler Işık bedendeki gerekli olan ihtizazı temin etmekte ve tesirlerin meyan ve mahiyetinde öz hasletleri provoke etmektedir. Etkileşim alanı Işık Beden’dir. Belirli mahiyetteki tesir bombardımanı belirli ihtizazı sağlamakta bu ihtizaza dayalı olarak belirli hasletlerde kabarma sağlanmaktadır.

SARSMA: Varlığın üzerinde ızdırap mekanizmasının cari kılınmasıdır. Varlığın sarsılmasıyla değişen halleri farklı farklı konumlar belirtmektedir. İşte bu farklı konumların nazar-ı itibare alınarak konumlara uygun tesirlere maruz bırakılması varlığı Sistem’ce istenilen tekamül denge rayına oturtulabilmektedir. Varlıklar genellikle bu provokasyon uygulamalarıyla çok olgun varlık niteliklerine kavuşturulabilmektedirler. Sevgi, hoşgörü, tevazu, sabır ve ihlas gibi değerli hasletlerin çok yüksek aşamaları bu provakasyon uygulamasıyla sağlanabilmektedir.

DARBELEME:  Varlığın dini doyuma erişmesinden sonra parlak bilinç kazanması için uygulanan provokasyonlardır. Bu tesirlerin nitelikleri evrensel tekamül süreçlerine hastır. Varlığın dini doyuma erişmesinden hemen sonra Akıl-Mantık-Şuur üçgenlerinde somut gelişmeyi sağlayan bu tesirler merak kodunu evoke edici, birbirleriyle kıyas etme ihtiyacı duyurucu, bilinç yüceltici çelişkili bilgilerle doludur. Darbelemedeki tesirlerin yüklü olduğu bilgiler çok değişik mahiyette ve birbirlerine göndermelerle iletişimli, bilmece buldurmaca, bilinç jimnastiği yaptırabilen karakterdedir ………………………….(mesaj kesildi)…. (çok değişik bir hal içerisindeyim, auratik vibrasyonum yükseldi……….. –Lütfen bir soru sorabilir miyim? Siz kimsiniz?………..-KAHAFİSAN…….nereden konuşuyorsunuz?……..-Hiç de uzakta değil………..

C.B.-Böyle bir sözcükle ilgili yaşantım oldu, orada ayarlandığımı hissettim, nasıl bir ayarlanmaydı izah eder misiniz lütfen?

KAHAFİSAN- Işığınızı Sistem’e bağladık dostum. Artık zamanı gelmişti.

C.B.- Sizinle irtibata geçmeden önce spontan olarak aurama giren muayyen tesirlerin şuuruma belirttiği bilgileri yazıyor ve onları gereken yerlere veriyordum. Bu benim için bir vazife bunu biliyorum, iştiyakı bir durum, içten geliyor ve bunu severek yapıyorum. Sizinle ben irtibata geçmedim, siz benimle irtibata geçtiniz bana kendinizi tanıtır mısınız lütfen?

KAHAFİSAN-  Dostluğumuz ezele dayanır, Işık Işığa bağlanır. İzolan dilce Kahafisan..

C.B.- Dostluğumuzun ezele dayalı olduğunu söylüyorsunuz… Ayarlama boyutunda Kahafisan sözcüğünün ziyaretçi anlamına geldiğiyle ilgili intibalarım oldu… Yani böyle olunca siz ışığıma gelen bir ziyaretçi olduğunuzu mu ima etmek istiyorsunuz?

KAHAFİSAN- Hakiki insanın sözleri, her boyutta aranır değeri, bizim işimiz bu vesselam, dostluğumuz ezele dayanır, Işık Işığa bağlanır, İzolan dilce edelim kelam, bize denilebilir Kahafisan…..

C.B.- Sizinle irtibatımı sağlayan Allah’a şükürler olsun. Siz benim Işığımın Işığısınız diyebilir miyim, siz benim  Işığımı Sistem’e bağlayan vefakar kadim bir dostsunuz diyebilir miyim? Siz benim kanalımı gelişigüzel bir işlerlilikten kurtarıp, Sistemik denge rayına oturtarak, ahenkli bir işlerliliğe kavuşturan Sistem’in bir elçisisiniz diyebilir miyim?

KAHAFİSAN- Diyebilirsiniz dostum diyebilirsiniz. Allah için kavuşuruz, Allah için çalışırız, Murazımız Allah’tır, Allah için bakışırız.

C.B.- Spontan olarak arz edilen bir konu vardı,  bu konuyla ilgili mesaj kesildi sizinle irtibata geçtik.. Bu konuyu dağıtmamak için bu konuya dair sorular sorabilir miyim acaba ne dersiniz?

KAHAFİSAN-Münasiptir… Muradı olanın muradı Allah olur murazı, Muraz Öz’ünden coşar verilecektir cevabı..

C.B.- Bilgi kitabındaki çelişkiler hakkında sormak istiyorum. Darbeleme esaslarına dayanan provakasyonlardaki tesirler çelişkili bilgilerle doluymuş, ne dersiniz?

KAHAFİSAN- ÇELİŞKİLER….Her insanın hayat felsefesindeki anlayış çok değişiktir. Bu değişik anlayışlara göre de çok değişik hitaplar olması gerekiyor. Darbeleme budur. Çelişkiler bunun içindedir. Çelişkiler insanoğlunun bilinçlendirilmesi cihetiyle bir Harika-i Muazzama’dır. Çelişki olarak karşılanan her sözün veya bir cümlenin belirli bir frekansı ve mana mahiyetiyle belirli bir realitesi vardır. Bilirsin ki realite anlayış ve frekans tahammül hususiyeti her varlığa özeldir. Binaenaleyh karşılaşılan söz veya cümlenin peşin değer yargılarıyla değerlendirilip notu verilmeden eğer ona karşı içsel bir tepki duyuluyorsa bu realite benim anlayışıma şimdilik uymuyor, ben bu frekansı şimdilik hazmedemiyorum deyip onu hazmedeceklere bırakıp beklemelidir. Bilahareye bırakılacak olana, yanlış gözüyle bakmayın. Çelişkili olarak karşılanan her söz ve ifadenin veya cümlenin yanlış kabul edilmemesi lazımdır. Şöyle düşününüz, yanlış diye değerlendirilen neye göre yanlıştır? Doğru olarak kabul edilen her ne varsa ona göre değil mi? Ancak o doğru diye kabul edilen neye göre doğru olarak kabul ediliyor? Yanlış doğru varlığa göre özel izafiyet arz etmektedir. İzafiyet vizyonsal değerler dünyasının harcıdır. Sizin bilinçleriniz hakikate göre ayarlanmaktadır. Ayarın düzgün olabilmesi için Akıl-Mantık-Şuur üçgenlerinizin dışına taşmayasınız. Seninle irtibatı olan her dost bizlerin de dostudur. Dost acı söyler, ancak hakikat boyutunun sözleri acı gelir fakat ne var ki sizlerin bulunduğu ortama uymuyor diye acıdır… İleride acıyı çekmemek için şimdi sizlere sancılı gelen acı sözlere katlanmasını bilin.. Çelişkili bilgi mevzuatı çok girifttir. Bu konu kainatı şümul bir meseledir. Faideleri çok değişik mahiyette olsa da sağladığı ana fayda insanoğlunun bilinçlendirilmesidir.

C.B.- Bir sorum daha olacak bu mevzuda, müsaade eder misiniz?

KAHAFİSAN- İnsanlığın sorunları çoktur, sorunları olanların soruları da çoktur, merak edenin merakı, bizleri memnun eder atağı, hoşsohbet konuşalım, siz sorun yanıtlayalım.

C.B.- Sorum şu: Provokasyonların etki mekanizması nedir? Etkileşimi sağlayan kaynakların adlarını verir misiniz?

KAHAFİSAN- Dost arzular belirtiyor, Allah için seviliyor, konuşan Kahafisan, ders almalı bulan, insana insan gerek, gerisi boşa gerek, mevzuda ahenk bulunur, konuşursa Kahafisan… Tesirler mekanizmasına dayanıyor dostum, Tesirler mekanizmasına… Bu mekanizmanın Sistem’in denetiminde icraat verdiğini biliyorsun… Dünyanın evrensel tekamül aşamasında Evrensel Konsey evrensel gruplaşmalardaki frekansa uygun olarak direkt etkileşimi sağlıyor. Evrensel bilinç muayyen nispette kazandırıldıktan sonra Tesirler mekanizması varlıklara Kozmik bilinç kazandırmak için her ne lazımsa devreye sokuyor. Bu tesirlerin temerküz ettirildiği auraların ihata ettiği varlıklardaki beyin katmanlarındaki tesirlerin frekansına uyumlaşmayı sağlayan bilgilerin açığa çıkmasıyla insanlara Kozmik Bilinç kazandırılıyor…

C.B.- Çok teşekkür ederim Kahafisan… Güncel bir sorum olacak… Bugünlerde edindiğim dostlarımla ilgili, her biri canı yürekten Allah için çalışan, sevecen evrensellik için çırpınan dostlarım… Ben onları bulmadım sağ olsunlar onlar beni buldular, buna buldurulduk diyebilir miyim?

KAHAFİSAN- Diyebilirsin dostum, diyebilirsin… Bu ileriye dönük bir programın gereğidir. İleride her şey su üstüne çıkacak… Işık tutanların, Işık tutulanların gerçek çehreleri belli olacak. Kadir bilenlerin emeği boşa çıkarılmayacak.

C.B.- Bu dostlarımla Bilgi Kitabının aurası dahilinde muhataplıklarım sürüyor. Daha önce gelişigüzel bir işlerliği olan kanalımla bu dostlarıma yararlı olmaya çalıştım, şimdi sisteme bağlandığımı arz ediyorsunuz. Bu yeni duruma göre bu dostlarımla nasıl bir iletişimim olmalıdır? Lütfen açıklar mısınız?

KAHAFİSAN- Siz, Sisteme bağlı çift diyaloglu bir iletişim odağısınız dostum. Gerektiğinde spontanik tarzda da çalışan telekine bir sistem. Spontan verimin düşük kaldığı esnada devreye telekinasyon giriyor. Görev yükümlülüğünüz evrensel birleşimi temin edici bilgileri bu gruplara vermektir. İletişimlerimiz için gerekli olan kanal hassasiyetinizin korunması amacıyla bunun haricinde başka bir görevle yükümlü kılınmadınız.

C.B.- Sözlerinizden 1984 senesinden bu yana spontan bir tarzda çalışan iletişim kanalımın, telekine sisteme bağlı olarak iç içe çalıştırılacağına hükmettim doğru mudur?

KAHAFİSAN- Doğrudur dostum… Şimdilik dinleniniz, ileride görüşmek üzere hoşçakal

Fasikül 18

EVRENSEL STATÜDE BÜTÜNLEŞMEYLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR YAPAN VE BÜTÜNLEŞMESİ GERÇEKLEŞMİŞ DÜNYA KARDEŞLERİMİZE AÇIK MESAJDIR…

Dünya Kardeşlik Birliği çatısı altında toplanmış bulunan evrensel dostlarımızın birlik, beraberlik ve dayanışma arzuları ile evrensel meyanda kenetleşmesi bizleri çok memnun etmektedir. 1993 dünya senesi EVRENSEL KONSEY’ce matlup olan evrensel birleşim frekansını arz eden grupların yoğunlaşmaya başlangıç senesidir. Bu yoğunlaşmadaki hızın frekansı BİLGİ KİTABI’nın basımı ile EVRENSEL KONSEY’ce matlup olan bir seviyeye  yükselecektir.

Bilgi Kitabının misyonluğu ile ilgili benimsetici bilgilendirme yapabilecek ileri bilinç sahibi dostlarımızın kanalları teker teker SİSTEM’e bağlanmaktadır. Bu arada SİSTEM-NİZAM-DÜZEN üçlüsünün evrensel gruplaşma frekansını salabetli bir dengede tutabilecek çok etkili bir programı devreye sokulacaktır. Sevenlerin Diyarından planetinize geri transferasyonla gelen açılımı sağlanmış müşfik odaklardan yayılan sevgi vibrasyonları, planetiniz üzerinde teessüs etmiş ve teessüs edebilecek evrensel bütünlüklerdeki kenetleşmede çok müspet tesir  sağlamaktadır. Bilgi Kitabının dağıtılması, yayılması, benimsetilmesi ve şuurlara yerleştirilmesi müsaade ettiğimiz dostlarımız tarafından yapılmaktadır. Bilgi Kitabı misyonluğu yalnız planetiniz üzerinde bulunan kardeşlerimiz için değil evrenlerdeki tekamül kürelerinde yaşayan tüm kardeşlerimiz için yararlı olan devasa bir faaliyettir. Bu meyanda faaliyet gösteren dostlarımız BİZ’lerdendir. Evrenlerde hiçbir kozmik birimin Evrensel Kardeşlik bütünleşmesi için yapacağı faaliyetteki emek karşılıksız kalmaz. Layık olan her kozmik birim mutlaka sarf ettiği emeğe karşılık gelen layığı ile muhatap edilecektir. Evrensel konsey, evrenlerdeki her kozmik birimin evrensel statüdeki faaliyetlerini denetleyen ve layığı ile değerlendirebilen çok önemli bir etkileşim kombinasyonudur. Evrenlerdeki evrensel birleşimle ilgili olan her faaliyet Doğal Gürz’den ele geçecek semerelerin Ulu Rahman’ca matlup görülen bir seviyeye yükselmesini sağlayacaktır.  Rahman Boyutunda hazırlanan ve Doğal Gürz bünyesindeki mini atomik bütünlerde uygulama macıyla devreye sokulan her programın semereleri bir bir alınmaktadır. Bu programların uygulamasında titizlikle yürekten efor gösteren dostlarımıza evrenlerdeki tüm kardeşlerimiz müteşekkir bulunmaktadır. Bilgilerinize sunulur.

                                                                      SİSTEM ADINA IŞIK…

TEKAMÜL FRAKSİYONLARI HAKKINDA DETAYLI AÇIKLAMADIR…

DOSTLARIMIZ…

              Evrenlerde bulunan her varlığın tekamül fraksiyonu, belirli bir kozmik sabite ile miyar edilen KOZMİK LİYAKAT’a dayalı olarak belirlenir. Tekamül fraksiyonlarının her varlığa özel değişiklik arz etmesi, tekamül kürelerinin satıhlarındaki değişik fikirlerin değişik davranışların sahipleri olan varlıklara farklı farklı hayat formasyonlarıyla yaşam sağlamaktadır.

              Bu yaşamlar, belirli zaman dilimlerinde cereyan eden hadiselerle muhatap olacak varlıklara tekamül fraksiyonlarında yücelmek için Kadir-i Mutlak tarafından verilen birer imkandır.

              Hadiselerin değerlendirilmesi tekamül kürelerindeki her varlığa özel olacağından her varlığın aynı hadiseden farklı mahiyette ders alması mümkünleşir. Tekamül ilanihayedir. Aklınıza hayalinize gelmeyen formasyonlarda tekamül süreçleri bulunmaktadır. Tekamül ötesi tekamüllerin muayyen süreçlerindeki formasyonlarını tasavvur dahi edemezsiniz.

Her insan, varlığının beyin katmanlarındaki bilgi kotlarının farklı mahiyetteki muayyen açılması, farklı tekamül şeraitleriyle yoğun tekamül kürelerinde cehitler verirken farklı farklı obje, suje ve hadiselerle muhatap olunmasına bağlıdır…

Bir insan, muayyen bir suje, obje veya hadiseyle muhatap olurken mutlaka muayyen bir bilginin muayyen frekansıyla karşılaşmaktadır… İşte bu esnada bu frekansla uyumlaşma yapabilen beyin katmanlarındaki bilgi frekans uyumlaşması, Mutlak Plan’ca matlup bir seviye arz edince, bu mahiyetteki bilgiyle ilgili kodda açılım sağlanmaktadır..

İnsanlığa alfa kanalından hediye edilen Bilgi Kitabının bilgileri çok yüksek frekanslı bilgi kodlarını açabilecek seviyededir. Onun için sizlere bu kitabı okuyunuz denmektedir, ancak şunu da biliniz ki bu kitabın okunması müsaade işidir. Bu kitabın yüksek frekanslı bilgi müştemilatı Mutlak Plan’ın (Levh-ı Mahfuz) temerküz bulmuş özet numunesidir.

Dostlarımız,

Biliyorsunuz ki ego sizlerin ortamınızda bulunan toplumsal bir baş belasıdır. Ego, sizlerin Öz’den gelen hasletlerinizin bihakkın tebarüz etmesine ket vuran, köstekleyici, mekana sıkı sıkı bağlayıcı bir unsurdur. Ancak yerli yerinde, kararınca vasıta olarak kullanılan egodan, insanlığa hiçbir zarar gelmez. Ego’nun aşırısı Öz hasletlerle ilgili üçgenlerin kurulmasına mani olmaktadır… Ayrıca ego, bu üçgenlerin her nasılsa kurulmasından sonra da sanki hiç kurulmamış gibi dezfonksiyon arz edişine de sebebiyet vermektedir.

Tekamül küreleri üzerinde yaşayan ileri tekamül fraksiyonu arz eden her varlığın hayat formasyonuyla ilgili olan yaşam, hem kendisi için hem de bir diğerleri için tekamül yüceltme babından çok faydalı olmaktadır. Her yaşam, tekamül yüceliminde etkili olan Rahman boyutundaki muayyen bir programa dayalı olarak tahakkuk ettirilen bir reaksiyondur. Unutmayınız her varlığın mukadderi olan muayyen hayat formasyonu, hem o varlığın kendisi için hem de muhatap bulundukları her ne varsa onun için tanzim bulmuş bir programdır.

Tekamül kürelerindeki her varlığın birbirleriyle karşılaştırılması yine bu programların icabatlarına göre tahakkuk etmektedir. Bu karışlaştırılmayla ilgili olan yegane vasıta Sevgi vibrasyonudur. Evrenlerde bulunan her varlık, farklı amaçlarda da olsa mutlaka bir şeyi sever. Sizlerin tabiriyle konuşalım, nebatı sever, hayvanı sever, insanı sever, maddeyi sever. Her ne olursa olsun farklı mahiyet arz eden her ne varsa, varlığına özel bir programın esasları dahilinde onları sevecen bulur ve kendisinin de izah edemediği bir vibrasyonun etkileşimi ile sever…sever…sever… İşte bu SEVGİ VİBRASYONU’nun azizliğidir. Bu esaslar dahilinde cereyan eden varlıklar arasındaki fotonlaşma süre gitmektedir. Muayyen tekamül aşamalarını geçiren varlıklar, aşamalarının muayyen bir yerinde artık kendi kitaplarını okumaya ve yazmaya başlarlar. Her okuma ve yazma işlemi varlığa göre özelidir. Kitabını okuyan ve yazan her varlığın, kitabını okumasında ve yazmasında birbirinden girift pozisyon arz eden hikmetler vardır……………..NE GİBİ SIRLAR MESELA DEĞİL Mİ?………………TELEKİNE SİSTEM DEVREDEDİR DOSTUM ETKİLEŞİM YOĞUNLUĞU MÜSAİTTİR…

C.B.- KAHAFİSAN merhaba.

KAHAFİSAN- Merhaba dostum… merhaba… Varoluşun varlığı, HİÇLİK’ten ayarlanır darlığı, HİÇLİK darlık olamaz, bilinemez Tamlığı… Kitap nasıl okunur, yazılmış ki okunur, Kitap nasıl yazılır? Okunacak ki yazılır, Darlık SİSTEM’den gelir, Geniş olanlar bilir. Genişliğin kadri ancak böyle bilinir. Darlık olmalı elbet, Tekamülün icabı, Çekilmeden hiç zahmet, Görülür mü yararı?…….

Tedriç olan tedriç olduğu nispetteki hasletleriyle, bulunduğu ortamdaki yapacağı cehitlerden sorumlu tutulmaktadır Dostum bilirsin… Mazur olanın mazurluğu gerekli olan muayyen bir tekamülü sağlamak için kasıtlı olarak SİSTEM tarafından tayin edilmiştir. Bu ceste ceste tahakkuk ettirilen karartılmanın aydınlatılması yine aynı yoldan ceste ceste ışık tutulmasıyla muayyen bir programa dayalı olarak sağlanmaktadır. Bu başlangıçtan gelen hamlığın ceste ceste değişik usullerle bertaraf edilerek yerine, olgunluğun yerleştirilmesinden başka bir şey değildir Dostum.

C.B.- Kadim dostumun neler anlatmak istediğini sanki çok daha evvel yaşamışım gibi hatırlıyorum, çok garip şey… Dostum sözlerinizle Doğal Gürz içerisine sevk edilen ham enerjinin bilinç varlığı cihetiyle yüce alemler tarafından kasıtlı olarak belirli bir programın gereği tedricen kapatıldığını mı ima etmek istiyorsunuz?

KAHAFİSAN- Bravo Dostum çok güzel ifade ettin. Evet işte biteviye felah buradadır. Doğal Gürz’e sokulan her ham enerjinin kısıtlandırılmış kudretiyle evrenlerdeki tekamül kürelerinin şeraitlerine uygun olarak cehitler vermesi gerekmektedir ki olgunlaşsın. İşte bu ham bilinç enerjileri muayyen bir tekamül programına uygun olarak gereken yerde ve zamanda düşünmeye ve davranmaya sevk edilmekte ve ceste ceste muntazam bir kalıba sokulmaktadır. Planetinizin sakinleri buna doğru düşünme ve davranma meyanında gösterilen Sistemik eforlarla islah edilme diyebilirler…

C.B.- Neyi islah etme Dostum?… Dini terminolojide sözü geçen nefsi islah mı yoksa?

KAHAFİSAN- Nefs denilen unsurun ruhun maddeye bağlanmasıyla ortaya çıktığını biliyorsun.

C.B.- Evet

KAHAFİSAN- Öyle ise her bedene bağlanmanın getirdiği nefs formasyonlarının değişik olarak ortaya çıkacağını da bilirsin değil mi?

C.B.- Bu esneklik elbette tekamül kürelerinin ve yaşanılan hayat formasyonlarının değişikliğine bağlı olarak tezahür edebilir. Geçende spontan olarak verilen mesajda mekanlaşmanın evrensel boyutlardaki zaman akımlarına uygun olarak değişiklik arz edeceği verildi. Bu mekanlaşmanın farklı oluşu elbette maddi karakter ve hüviyette birçok varyasyonu ortaya çıkarmaktadır, hal böyle olunca bir tekamül küresinde mekanlaşan her enerjinin de farklı farklı formlara (Bedeni vasıta) bağlanmanın şeraitleri doğrultusunda muayyen bir nefs oluşumu belirecektir… bilmem yanılıyor muyum?

KAHAFİSAN- Hayır Dostum  yanılmıyorsun, ancak burada aşikare izlenenlerin altında meknuz olanların da açıklanması gerek… Şöyle ki, insanoğlu kadim dönemlerden beri ruhu merak etmiştir… Nefs denilen bu mekan enerjisinin ortaya çıkmasıyla ilgili detaylı bilgiye vukufiyet sağlamak için RUH’un çok iyi bilinmesi gerek Dostum…

C.B.- Pekala Dostum, öyleyse rica etsem Ruh’u açıklar mısınız?

KAHAFİSAN- Ruh, Doğal Gürz bünyesindeki  mini atomik bütünlerde bulunan evrensel vasatlarda, aklınıza gelen veya gelmeyen her türlü faaliyeti ortaya çıkaran, muayyen enerji potansiyelidir Dostum.

C.B.- Bu enerji bilinçli midir?

KAHAFİSAN- Varlığına özel muayyen bir Müteal ölçüde evet… Ancak bu bilinç tam olmasına tamdır diyebiliriz, fakat Hamdır Dostum Hamdır… Bu bilincin yine tam olarak ham olmaması gerek, yani hamlığının pişirilip olgunlaştırılması gerek… İşte bunun içindir ki tam olan varlığının tam olan bilincinden bir kısmını mekanlaştırarak evrensel vasatlardaki laboratuar planetlerde tatbikata sokması gerek.

C.B.- Yani bilincini mi biliyor Dostum?

KAHAFİSAN- Bilemek,,, Evet Dostum öyle de diyebilirsin. Tam olan bilinç bütünlüğünün muayyen bir boyutta ki bu ruhsal boyuttur, muhafaza edilerek bu bilinç bütünlüğünden belirli bir kısmının mekanlaştırılmasıyla, bilinçteki islahiyetin sağlanması söz konusudur.

C.B.-Pekala nefs nasıl doğuyor Kahafisan, izah eder misiniz lütfen?

KAHAFİSAN- Mekanlaşan bilinç varlığının, kendini oyunun kurallarına kaptırmasından doğuyor dostum. Ruhsal boyuttaki potansiyel enerji bütünlüğünün bilinç tamlığı, varlığını muhafaza ederken, maddi alemdeki lokal ve kısmi enerji varlığının bilinci, başlı başına müstakil varlık zehabına kapılıyor, işte bu zehaba kapılışın doğal bir emaresi olan nefs ortaya çıkıyor. Dünya planetinde bulunan insan kardeşlerimiz buna benliğe kapılma diyorlar, benliğe kapılma mekanlaşan bilinç enerjisinin tekamülün daha ilk safhalarındaki ilkelliğine dayanır. Bu durum tekamülün ileri safhalarında yavaş yavaş ortadan kalkar, insan olanın insanlığı ortaya çıkar…

C.B.- Pekala bu konularla yeterli bir seviyede ilgilenen dostlarıma nefslerinin islahı için ne yapmaları gerektiğini varlığımın münakil hususiyetiyle açıklar mısınız Dostum?

KAHAFİSAN- Nefs’in yani mekanlaşmış bilinç enerjisinin islahıyla ilgili Göksel İrşad  kadim dönemlerden beri devrede tutulmaktadır. İnsanoğlunun haris duygulardan kurtarılması için bilgilendirilmesi gerekir. Kin, nefret, sevgisizlik, barbarlık, yalan, riya, dolan, miskinlik, atalet, ihtiras, mevki hırsı, madde lüksünün peşinde olma, insanoğlunun hep bilgisizliğinden ortaya çıkmaktadır. İnsanoğlu şu döneme kadar neler çektiyse bilgisizliğinden dolayı çekmiştir ve çekmektedir.

C.B.- Bilgilendirilmeli diyorsunuz Dostum, ancak her bilgilendirilen bakalım bu bilgilendirildiğine dayalı olarak düşünce ve davranış arz edebilecek midir?

KAHAFİSAN- İyi ya işte şimdi burada eprövlerin varlığını böylece vurgulamış oldun Dostum değil mi?

Dünya planeti üzerinde kendini çok bilgili kabul edenlerin bilgisi, kendi tekamül kodunun açılmasıyla ilgili bir fonksiyonu ancak bu bilgisinin paralelinde yaşamayla gösterir. Böyle bir bilgiyi tatbikata sokamayan bir varlık, bu bilginin portörlüğünü yapmaktan öteye geçemez, ancak şunu da göz ardı etmemeliyiz ki bu bilgi portörlüğüne dayalı olarak tekamül kodlarında açılma kaydeden varlıkların mevcudiyeti de yabana atılamayacak kadar fazladır dostum… Bilginin portörlüğünü yapan varlık, bilgiyi duyuracaklara kendisi bilgilerin paralelinde yaşamasa da , bu bilgilerin paralelinde yaşayabileceklere iletmiş olur. Bu bilgileri ileten varlık, bu bilgilerin paralelinde yaşasa da yaşamasa da her iki halde de ortaya çıkan muayyen netice bu varlık için mukadder bir pozisyon olur. Her defasında karşılaşılan bilginin tatbikatı o varlık için muteber addedilen bir eprövün zaferi olmayabilir, ancak nefs denilen muayyen mekanlarda belirli zaman dilimlerinde mekanlaşmış kısmi bilinç enerjisinin islahiyetindeki reaksiyonun temini için mutlaka bilgi gereklidir. Bu defalık bu kadar izahat kafidir Dostum. İleride görüşmek üzere hoşçakal.

C.B.- Hoşçakal Kahafisan, muhabbetimiz bol olsun Dostum, Hoşçakal.

Fasikül 19

SİSTEME BAĞLANMIŞ GÖREV ODAKLARININ GÖREV PROGRAMIYLA İLGİLİ OLAN İNSAN KARDEŞLERİMİZE AÇIK MESAJDIR…

              Muayyen bir yetiştirilme programından sonra SİSTEM’e bağlanan her görev odağı alelumum boyut bilgisinin ötesinde sistemsel program gereği bilgi almaktadır. Bu nedenle bu programın uygulama alanına giren her dostumuzun odağa verilen bilgileri bihakkın değerlendirmesi kendileri için evrensel yücelim babından faydalı olacaktır. Amacımız siz evrensel atılım yapan hulus sahibi insan kardeşlerimizi DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ çatısı altında, EVRENSEL KONSEY’ce matlup olan evrensel birleşim frekansını arz eden denge rayında toplamaktır. Bilgilerinize sunulur…

                                                                                                                       IŞIK

ZAMAN-MEKAN VE TEDRİCİ TEKAMÜL HAKKINDA AÇIKLAMADIR…

              Muayyen bir evrensel boyuttaki zaman akımına has bir tarzda tahakkuk eden mekanlaşmanın belirli bir zaman skalasında belirli bir formasyonu vardır. Zaman-Mekan uyumlaşmasına sadık kalarak mekanlaşmış bilinç enerjisinin asli boyuttaki “BİLİNÇ BÜTÜNLÜĞÜ”nden fraksiyonlu olarak şoklanması mekanlaşmanın amacına paralel olarak tanzim bulmuş bir program dahilinde gerçekleşir. SİSTEM-NİZAM-DÜZEN üçlüsünün sevk ve idare ettiği bu programların devreye sokulması ULU RAHMAN’dan gelen emirler doğrultusunda olur.

              Doğal Gürz bünyesindeki Heplik Boyutunda bulunan tekamül vasatlarında tekamül amacıyla mekanlaştırılmış ham enerjilerin olgunlaştırılması bu programların intişar ettirilmesine dayalı olarak tahakkuk eder. Bu enerjiler fraksiyonlu bir tekamül sürecinin hitamında ruhsal enerji bütünlüklerine sahip çıkarak çok daha yüksek tekamül programlarının icaplarına uygun olarak gerçekleştirilen etkileşim alanına girebiliyorlar. ……………..K.A.H.A.F.İ.S.A.N……. Pekala dostum bir şeyler soracaksın…

C.B.-Merhaba K.A.H.A.F.İ.S.A.N çok ilginç bir şey oldu. Ben bilinç bütünlüğünün teşkili ile ilgili bir mevzuya takıldım ki Siz devreye girdiniz. Bu otomatik sinyalizasyon tertibatı gibi bir şey galiba ne dersiniz?

KAHAFİSAN-Gibisi fazla dostum senin frekansın öyle matlup bir seviyeye yükseliyor ki otomatik olarak gerçekleşiyor. Bu SİSTEM’den kaynaklanan eforlara dayalı bir düzenektir dostum. Buna çok özel durumlarda devreye sokulan bir tesir kaynağının koordinatıyla senin düşünce koordinatının uyumlaşması ile faaliyete geçirilmesi de diyebilirsin.

C.B.-Benim anladığıma göre auramdaki frekans seviyesinin ifade buyurduğunuz tesir kaynağının etkileşim frekansıyla uyumlaşmasına dayanan bir değişiklik bu değil mi?

KAHAFİSAN-Evet dostum bilirsin her frekansın sağladığı iletişim farklı oluyor.

C.B.-Sizinle dost ilişkiler çerçevesinde alışverişlerimiz oluyor. Bu alışverişlerimiz bazen yazdırılıyor bazen yazdırılmıyor.

KAHAFİSAN-Dost ilişkilerin kaynağı hulusi kalpten yayılan sevgi vibrasyonlarıdır dostum. Seven kalplerin Sevdiklerine yönelttikleri bu yüce titreşimler mutlaka yerini bulur. Sevgi vibrasyonlarının orijinal aktifliğini bilirsin. Bu vibrasyonların açamayacağı kapı, giremeyeceği boyut yoktur. Sen (O)’ya gönderiyorsun dostum (O)’ya… Gönderdiğin bu vibrasyonlardan (O)’ya bağlı olan SİSTEM etkileniyor. Seviyorsun dostum müthiş bir aktiflikte karşılıksız sevgiyle…

C.B.- Dünkü açıklamalarınız çok ilginçti, hani şu tesir odaklarıyla ilgili mevzu. Acaba bu açıklamaları umuma has bir tarzda transforme ederek veremez miyiz?

KAHAFİSAN- Şimdilik şu kadarını söyleyebiliriz ki her tesir odağının belirli zamanlara uygun olarak mekanlaşan değerler üzerinde İlahi Amaç’a uygun olan muayyen bir müessir fonksiyonu vardır. Bir tesir odağından çıkan tesirlerin yerini bulması, aynı bir denizaltı torpilinin yerini muayyen bir koordinasyona dayalı olarak bulması gibidir. Ve hatta daha fazla denilebilir ki bu tesirlerin gözleri, kulakları var gibi bizatihi hedefini bulmasıyla ilgili bir hassasiyeti de var… Bu hassasiyet, tesir odağının varlığına has keyfiyetlerinden kaynaklanmakta ve odaktan çıkan her tesire sirayet ettirilmektedir. Bu sirayet anbean çıkış anında vuku bulmaktadır.

C.B.- Sözlerinizin başında her tesir odağının İlahi Amac’a dayalı olarak faaliyet gösterdiğini ifade buyurdunuz ve zaman-mekan uyumlaşmasına uygun olarak mekanlaşan değerler üzerine cari kılınan tesirlerin değişik olacağını ima ettiniz.

KAHAFİSAN- Evet… Zamana göre mekan teşkili, yani zaman-mekan uyumlaşmasına göre enerjinin mekanlaştırılmasıyla ortaya çıkan tatbikat formlarının üzerindeki gerekli olan müsessiriyeti temin eden muayyen tesir odaklarının tanzimi SİSTEM-NİZAM-DÜZEN ÜÇLÜSÜ’nün elindedir.

İLAHİ AMAÇ’a uygun olarak tanzim eder, kurar, işlerliğini sağlar… İptal eder, çözer, faaliyetini durdurur…Tekrar başlatır, bu kerre işlerliğindeki mahiyeti değiştirir. Bu değişiklikleri niçin yapar? Zaman-mekan uyumlaşmasına bağlı olarak değişik formasyonlarda yapılan mekanlaşmalara bağlı olarak yapar, İlahi Amaç’a uygun olarak yapar. Aslında her iki husus da birbirinin içindedir, ancak bu orijinal manayı kavrayacak olanlar çok azdır…

Tesirler yayan bu odakların bütünlüğüne TESİRLER MEKANİZMASI denir. Evrenlerdeki ferdi ve toplumsal realitelerin müsebbibi bu mekanizmanın insansal potansiyel üzerine cari kılınan orijinal tesir şoklamalarıdır. Muhtelif tesir odaklarının muhtelif zaman skalalarında mekanlaşan enerji formasyonlarına belirli bir tekamül programının gereği olarak gösterdiği faaliyet elbetteki İlahi Amaç’a hizmet babından sürdürülmekte ve sürdürülecektir.

Buna tam anlamıyla bir bakıma Yaradan’ın yarattıktan sonra enerjiyi islah edecek, teşmil edecek ve muayyen bir matlup denge rayına oturtacak İlahi Faaliyet’leri denilebilir. İlahi Murada istinad eden İlahi Amaç ve bu Amaç’a hizmet babından gösterilen faaliyetler.

C.B.- Görevlilerle ilgili tesir odaklarının müessiriyetlerinden bahseder misiniz?

KAHAFİSAN- Bunlar da Tesirler Mekanizmasının müteşekkilatındandır. Ancak yüksek vazife kategorisine dahil olan görevlilere umumi frekanstan daha  ziyade harikalar yaratan yüksek frekanslı tesir şoklaması yapabilirler… bittabi bu uygulamaları SİSTEM’e bağlı olarak gerçekleştirirler.

Örneğin, bulunduğunuz planet üzerine geri transferasyon yoluyla enkarne olmuş yüksek vazife kategorisine mensup görevli varlığın göreve hazırlık safhasında, görevliyi yetiştirme programına uygun olarak sevk edilen tesirler Sistem’inin denetimiyle gerekli bir frekansta Sistem tarafından korunur. Görevlinin vazife bilincine kavuşturulmasından sonra görev programına uygun olarak ilk safhada sevk edilen tesirlerin frekansından çok daha güçlü tesirler devreye sokulur. Bugünlük bu kadar yeter dostum… Görüşmek üzere hoşçakal…

C.B.- Çok teşekkür ederim K.A.H.A.F.İ.S.A.N Ulu Rahman’a şükürler olsun… muhabbetimiz bol olsun.

Fasikül 20

EVRENSEL BİRLEŞİMİ TEMİN MAKSADIYLA EFORLAR SARF EDEN İNSAN KARDEŞLERİMİZE BİLDİRİDİR.

              Allah’ın DÖRDÜNCÜ DÜZENİ ile ilgili yapılan alt yapıdaki çalışmalar, İleri bilinçlilerin geri transferasyonuyla bilinçsel zenginlik kazandırılan planetinizde yine bu bilinçlerin ışığı altında süre gitmektedir. Ancak ne yazık ki planet üzerinde evrensel gruplaşmalardaki ego’dan kaynaklanan ben bilirimci zihniyetlerin yoğunluğu, evrensel gruplaşma frekansını ters yönde etkilemekte ve evrensel gruplaşma frekansının yeterli seviye arz etmemesine sebep olmaktadır. İleri bilinçlilerle karşılaştırılmalarınız bizzat SİSTEM tarafından ayarlanmakta ve evrensel nitelikte gruplaşma performansınız sağlanmak istenmektedir…

İnsanoğlu kadim dönemlerden beri kendine sağlanan sistemsel imkanları yeterli olarak değerlendirememiştir (İstisnalar hariç). Evrensel gruplaşmalardaki ego’ya dayalı intizamsızlıklar, Allah’ın Dördüncü Düzeninin alt yapı planı olan MEVLANA PLANI’nın yerleştirilmesiyle ilgili çalışmalar yapan hulus sahibi dostlarımızın hüsn-ü niyetlerini rencide etmektedir. Sizlerin tabiriyle kurunun arasında yaşın yanması gibi değerlendirilen bu durumlara asla izin verilmeyecektir. İnsanlık kadim dönemlerden beri Sistemik mekanizmaların denetimi altında seleksiye edilmektedir. Allah’ın Dördüncü Düzeni BİZ’ler için çok önemlidir. Bunun önemini şu anda planetiniz üzerinde yaşayan ileri bilinç sahibi dostlarımız bilmektedirler. Daha önce verdiğimiz bir mesajı burada yineliyoruz. Lütfen dikkat ediniz!…

MEVLANA PLANININ YERYÜZÜNDE YERLEŞTİRİLMESİ İÇİN YAPILACAK HER HAREKET, ALLAH’IN DÖRDÜNCÜ DÜZENİ İÇİN YAPILACAK OLAN İLAHİ BİR HİZMETTİR.

Mutat insan, Doğal Gürz bünyesinde cereyan eden tekâmül sikluslarının belirli bir aşamasında ortaya çıkan Tanrısal Bir Güç Birimi’dir, ancak mutat insanın tali tekamülü, asli tekamülün ilk basamağı sayılan evrensel tekamüle kadar sürer. Tali tekamül süreçleri planetinizde insanın olgunlaştırılması maksadıyla dinsel öğretilerle geçiştirilmiştir. Bu süreçlerden sonra uygulamaya sokulan evrensel tekamül süreçleriyle ilgili Sistemik programlar insanlığı SÜPER İNSANLIK REALİTESİ’ne hazırlamak için tanzim edilmişlerdir.

Olgun insanın olgunlaştırılması sınırsızdır. Tekamülde sınır yoktur. Her Kemal’den öte mevcut bulunan ve bir önceki Kemal’e göre daha da makbul sayılan belirli bir kemal derecesinde de sınırlılık yoktur. Sınırsız olanın sınırsızlığı Tek Tek Birimlere de yansımış bulunmaktadır. Bu sınırsızlığın mutat insan bilinciyle kavranması imkansızdır. Son insanlık sınırı diye bilinen Kat-ı Mükemmeliye’nin insanı; dini doyuma erişmiş ve belirli seviyede kemalata haiz insan numunesidir. Bu insan numunesindeki nefsaniyet terbiye edilmiş bir halde bulunmaktadır. Yapılması gerekenleri yapılması gereken yer ve zamanda yapabilen bu insan numunesinin evrensel tekamül süreçlerinde de başarılı olacağı muhakkaktır. Zira bu insan numunesinde egoya dayalı olan ters tutumlar zuhur etmeyeceği için, evrensellik aşamaları sıhhatli ve süratli bir şekilde itmam edilecektir. Bu aşamalara ileri tekamül aşamaları da diyebilirsiniz. Unutmayınız tekamül ilanihayedir. Tekamülü sınırlandırmak, kendinizi sınırlandırmaktır. Kendi tekamülünüzü bir noktada sınırlandırmak istiyorsanız, kendinizi beğenmeye devam ediniz. Kendini beğenmeyen insan biliniz ki tekamülüne ket vurmamış ve tekamül etmektedir. Gruplardaki çalışmalarınızda ben bilirim zihniyetleriyle hareket etmek, sizlerin evrensel tekamülünüze ket vurur. Ben bilirim zihniyeti egoya dayalı olan ve evrensel düşünceye sığmayan bir zihniyettir. Kendinizi kimlere ispat etmek istiyorsunuz, ispat etmekle ne kazanacaksınız, bu hareketiniz sizlerin toplumsal baş belası olan egonuzu kabartmaktan öteye gitmez. Sonra siz neyi kimlere ispat etmek istiyorsunuz?… İspat etmek istediğiniz her ne varsa bu zaten irşad kanallarıyla insanlığa verilmektedir, bunlara yorum katmak sizlere hiçbir şey kazandırmaz. Sizlere verilen mesajlar çerçevesinde hareket ederseniz, Evrensel Konsey’ce matlup görülen Evrensel Denge frekansına rezonanse olursunuz.

Kadim dönemlerden beri Sistemik mekanizmaların eforları sizleri size kazandırmak amacıyla sarf edilmektedir. İnsanoğlu ne yazık ki bu eforların karşısında çok zayıf kalmaktadır. İnsanoğlu çok atalet sahibidir, hemen her hususta her şeyin ayaklarına gelmesini beklemektedir. Adımını isteyerek atmaz ki yürüyebilsin, bakmayı görmek istemez ki görebilsin, ayaklarına gelen kısmetin kadrini bilemez ki istifade edebilsin.

                                                                                                            EVRENSEL KONSEY ADINA IŞIK

C.B.- Burada bir soru sorabilir miyim, izin verir misiniz lütfen?

KAHAFİSAN- Elbette dostum frekans yeterli bir seviyededir. IŞIK’ın getirdiği ışık telekine sistemin devreye sokulması için çok yararlı oluyor..

C.B.- Tekamülü sınırlandırmak kendinizi sınırlandırmaktır diye ifade buyuruldu.

KAHAFİSAN-Evet

C.B.-Tanrılık Tohumu olan Öz’ün Sınırsız Tek Haşmet Tanrı’dan gelen enerji olduğunu biliyoruz. Müteal Orijinalite meyanında bir sınırlandırma mümkün olamayacağına göre buradaki sınırlandırma sözüyle ne kastedildiğini izah eder misiniz?

KAHAFİSAN- Serbest olmayan değerlerce yapılan sınırlandırılmalar kastedilmiştir. İnsanın bedene bağlılığından ortaya çıkan ve nefsaniyet diye tabir edilen egonun dezfonksiyonuna bağlı kaile alışlar…

C.B.- Tekamül süreçlerinde insanın bilinçlendirilmesi amacına dayalı olarak sarf edilen Sistemsel eforlar hakkında bilgi verir misiniz?

KAHAFİSAN- Sınırsız tekamül süreçlerinin ilk aşamalarının belirli bir yerinde kendini mutat insan olarak bilen Kozmik Birim’in  İnsan-ı Kamil diye bilinen insan planına kadar olan tekamülü Rabsal ve Ruhsal düzenin denetimi altında gerçekleştirilmektedir. Buna dini doyumla ilgili olan tekamül aşamalarında mutat insanın Evrensel Konseyce matlup olan olgun bir seviyeye getirilmesidir de diyebilirsin. İşte bu merhaleden sonra olgun insanın pişirilmesi gerekiyor ki devreye Teknolojik Düzen giriyor.

C.B.- Yani evrenselliğe adım atılmasından sonra Teknolojik Düzen olgun insanın üzerinde denetim fonksiyonerliğini başlatır mı diyorsunuz?

KAHAFİSAN-Elbette, İnsanlığın olgunlaştırılmasıyla ilgili öğretiler, kadim dönemlerden beri felsefik veya dini terminolojik ifadelerle bilinir olmuştur. Tasavvuf denilen,kadim tebligatlara dayalı öğretilerin müştemilatı Rabsal ve Ruhsal düzenlerin eforlarıyla teşmil edilmiştir. Ancak burada dikkat edilirse Teknolojik Düzenle ilgili eforlardan söz edilmiyor. Zira Teknolojik Düzen İnsan planının yeryüzünde ortaya çıkmasından hemen sonra cariyeti müessir gerekli fonksiyonunu ortaya koyar. Yani Teknolojik Düzen’in hitabı İnsan planınadır. İnsan olan İnsan’ıma hitabım denildiğinde, biliniz ki oradaki hitabı yapan Yüce Haşmet İnsan Planına Teknolojik Düzen’in varlığı üzerinden yapmaktadır. İnsan olan insanlığın evrensel tekamül süreçlerindeki ihtiyaca cevap veren düzen Teknolojik Düzen’dir.

C.B.- Evrenselliğe ilk adımı atabilecek İnsan olan İnsan’ın bu tekamül aşamalarını bir bir geçmesini sağlayan Teknolojik Düzenin eforları hangi amaca hizmet babından gösteriliyor?

KAHAFİSAN- Allah’ın Dördüncü Düzeni diye de nitelendirilebilen Süper İnsanlık Realitesinin kurulması ile ilgili İlahi Amac’a hizmet etmek maksadıyla gösteriliyor. Süper İnsanlık Realitesi SÜPER İNSAN NUMUNESİ gerektirir. Evrensel ilk numune Süper İnsan Numunesine namzet bir üye Evrensel ilk numunenin teşkilinden sonra da süre giden tekamülün o numuneye kazandıracağı her ne varsa Tanrısallık Payesinin İnsan olan İnsan’a verilmesi icabatından kaynaklanmaktadır. İnsansal kozmik birimin Süper Bir bilinç kazanması için her ne lazımsa yapılıyor.

Doğal Gürz’ün teşkil edilmesindeki amaç, Süper İnsan Numunesinin ortaya çıkarılmasıdır.

İşte böyle bir Bilinç Seviyesi’ndeki varlık için evrenler kurmak veya çözmek işten bile değildir. Bu varlığa TANRISAL İNSAN’ da denilebilir

C.B.-Tanrısal İnsan sözü bana hiç yabancı gelmiyor. Gruplaşma temini maksadıyla bulunduğumuz toplantıda bana verilen mesajı burada okumak istiyorum, müsaade eder misiniz?

KAHAFİSAN- Okuyunuz…

C.B.- RA bilinciyle kaim olarak yaşayan varlıklar birer Tanrı’dır. Bu Tanrı’ların varlıklarında bulunan her bir hücre bir İnsan bilincindedir… Deniliyor…

KAHAFİSAN- Elbette öyledir. Burada soracağınız nedir?

C.B.- Biz biliyoruz ki mutat insan numunesinin varlığındaki her hücrenin belirli bir mahiyette fonksiyonerliği söz konusudur. Her bir hücrenin bir insan olabileceğini Bilgi Kitabında okumuştum. Sorum şöyle: İnsansal kozmik birimdeki bilinç RA Bilinç seviyesine gelmesi için kendi bütünselliğindeki her hücrenin insan bilincine mi gelmesi lazım?

KAHAFİSAN- Doğal Gürz bünyesindeki mevcut insansal potansiyelden işlenerek ortaya çıkmış olan bir bilince haiz varlığa Tanrısal İnsan sözcüğünü kullanabilmemiz için, o varlıktaki bilinç seviyesinin Doğal Gürz dahilinde itmam edilmesi gereken tekamül aşamalarında ayrı ayrı yaşanılarak kazanılan olgulara dayalı olan bir yücelikte bulunması gerekmektedir. Öyle ki böylesi varlıklar Doğal Gürzde bulunan her varlıksal bilinç performansıyla ayrı ayrı yaşamların bir bir olgularıyla mücehhez kılınmışlardır. Sizlerin tabiriyle bir karıncadan yaşadıklarının, bir nebati mevcutluktan güzellik saçtıklarının, bir akarsudan coştuklarının bilincinde olarak yaşam sürdüren her İnsani İNSAN birer Tanrısal İnsan’dır.

C.B.- Yani bir başka ifadeyle Tanrısal İnsan’ın Bilinci’ne Heplik bilinci diyebilir miyiz?

KAHAFİSAN- Evet ama neye göre Heplik değil mi?

C.B.- Elbette Hiç’liğe göre Heplik.

KAHAFİSAN- Bak dostum şöyle diyelim: RA bilinci diğer bir ifadeyle Tanrısal İnsan Bilinci, Hiçlikten Doğal Gürz bünyesine sokulan ham bilinç enerjisinin muayyen tekamül fraksiyonlarından geçirilmesiyle kazanılıyor. Doğal Gürzdeki mevcut insansal potansiyel şu veya bu merhalede belirli bilinçsel kıymet belirtir ki bu kıymetteki bilince RA BİLİNCİ denilebilmesi için SÜPER İNSANLIK REALİTESİNİN bir üyesi kabul edilen bir varlığın bilinciyle eşdeğer bulunması gerekmektedir. SÜPER İNSAN’ın gücü Tanrısaldır. Öyle ki bu gücünden yeterli bir miktarını bir yere temerküz ettiği anda o noktada istediği bir değişikliği derhal sağlar. İstediği kainatsal koordinatlarda istediği yaratıları gerçekleştirebilir. Süper İnsan’ın Süper olan bir insanlık realitesinin tahakkukuyla ilgili fonksiyonerliği Doğal Gürz’ün dışında da süre gitmektedir, bu fonksiyonerlik Doğal Gürz’ün inkıtaya uğratılmasından sonra da devam edecektir. Bu kadar sohbet yeterlidir dostum hoşçakal.

C.B.- Hoşçakal görüşmek üzere.

Fasikül 21

EVRENSEL BİRLEŞİM AMACIYLA EFORLAR SARFEDEN KARDEŞLERİMİZE AÇIK MESAJDIR:

Dünya planetinin insansal evrim basamaklarındaki rolü çok büyüktür. İnsansal evrim dünya planetiyle başlamıştır ve dünya planetiyle de bitecektir. Atomik bütünlük içindeki atomik dengenin sağlanması, çekirdek dünyanın evrimsel denge konumuna bağlıdır. Atomik bütünlükteki tüm evrenler çekirdek dünyadan gelecek olan pozitif muştuların heyecanı içerisindedirler. Bu inikasların değerlendirilmelerini şimdi biz sizlere birtakım yetersiz sözcüklerle anlatmaya kalksak da anlayamazsınız. Bu meyanda BİZ’ler de aranızda yaşayanları dahi bu değerlendirmelerin yapıldığı yerlere astral olarak getirip dersler vermekteyiz. Mesajlarımızda sık sık planetiniz tabirini kullanıyoruz, oysa sözü edilen planet hepimizin planetidir. Ağabeyleriniz sayılan ve evrim basamaklarının muayyen aşamasında olan BİZ’ler de bir vakitler o çekirdek dünyada gerekli olan evrimsel safhayı geçirdik ve buralara geldik. Ancak şunu da belirtelim ki aslında BİZ’ler yine de orada yaşamaktayız da sizler bunun farkında değilsiniz (istisnalar hariç)… BİZ’lerin yaşamları sizlerin yaşamlarına bağlıdır. Sizlerin tabiriyle konuşalım yani göbeğimiz kesildiği zaman beraber kesilecektir, bu cümleyi iyice anlamaya çalışınız…

Aranızda bizzat sizlerin yaşadığınız bedenle yaşayan evrim yaşları çok büyük kardeşlerinizin varlığını ancak BİZ’lerden olanlar tanıyabilmektedirler.

Dostlarımız,

Atomik bütünlük içindeki çekirdek dünya, atomik bütünlüğün bel kemiğidir. İnsansal potansiyelin ortaya çıkması ve atomik bütünlük içindeki tüm evrenlere yayılması üzerinde yaşadığınız çekirdek planetten olmuştur… Çekirdek planetteki evrimsel denge tüm evrenlerin selameti için çok önemlidir… Oradaki dengenen temini için şu evrimsel aşama programına göre evrensel bütünleşmenizin EVRENSEL KONSEY’ce matlup görülen bir düzeyde tutulması gerekir. Şu aşamalarda evrimlesel dengenin salabeti evrensel dengenin somutlaştırılmasıyla yoğunlaştırılmaktadır. Tekrar tekrar belirtiyoruz bu durumu iyice kavramaya çalışınız. ATOMİK BÜTÜNLÜKTE BULUNAN TÜM EVRENLERİN SELAMETİ ÇEKİRDEK PLANET OLAN DÜNYA PLANETİNDE SAĞLANACAK OLAN EVRENSEL DENGEYE BAĞLIDIR… Durumun vahametini iyice ölçün, biçin ve tartın… Planet üzerinde açık şuurla yaşayan dostlarımız durumu bilmektedirler, işte bizleri bihakkın anlayabilecek olanlar da bunlardır. Aranızda yaşayan bu dostlarımız tüm evrenlerin selameti için çalışmaktadırlar. Bizler de sizler gibi insanız ancak çekirdek dünyanın bedenleri gibi kesif maddelerden mürekkep bedenlerimiz yoktur. Süptil bedenlerle yaşam sürdürmekteyiz… Bizler de sizlerin birbirinizi gördüğünüz gibi, tuttuğunuz gibi, işittiğiniz gibi görürüz, tutarız ve işitiriz………………..Bir şeyler sorabilir miyim efendim?

KAHAFİSAN- Sorunuz

C.B.- Spontan mesajı belirten Odağı açıklayabilir misiniz mahsuru yoksa

KAHAFİSAN- EVRENSEL KONSEY’dir.

C.B.- Direkt midir?

KAHAFİSAN-Hayır direkt değil Evrensel Konsey Adı’na Işık tarafından iletiliyor.

C.B.- Özel olarak bir şeyler sorabilir miyim bir dostum hakkında?  Dün iki dost kardeşimizle yanıma geldi ve evvelki gece yaşadığı olayı belirtti, bunun üzerinde münasip gördüğünüz bir açıklama yapar mısınız?

KAHAFİSAN- O dost senin kadim kardeşindir dostum. Kadim dostların hatırı çoktur buna istinaden ayarlanmaları boldur..

C.B.- Yani o gece götürüldüğü yerde ayarlandığını ima ediyorsunuz. Bu ayarlanma hakkında münasip bir açıklama yapar mısınız?

Not: Bu metnin orijinali Ö.Cenap Başman tarafından daktilo ile 70 sayfa olarak yazılmıştır.Bu nedenle 70’lik olarak anılmaktadır.

Exit mobile version