İnsan beynindeki sırlar

İnsan beynindeki sırlar

Genetik kodlama planına dahil edilebilecek sonsuz-sınırsız mahiyetler çerçevesinde şifrelenerek deşifrelemeye hazır bulunan genetik kodların süper yoğunluklarda potansiyel oluşturduğu bir muhteşem yapıdır insan beyni.

İnsanlığın çözemediği insan beynini yapılayan mimarları, insanlık yine kendi içinde aramalıdır. Bu mimarlar hep bir elden işbirliği yapmışlar ve cevherin kaba kesif, kolayca algılanabilen fiziki kısmı ile ince latif, kolayca algılanamayan metafiziki kısmını birbiri içinde kaynaştırıp uyumlaştırarak yapılamışlar. Fiziki kısmı kolayca algılanabildiği için dünya insanlarının beyin konusunda uzmanlığa sahip olan kişileri araştırmalarını bu kısımdan oluşan yapı üzerinde yoğunlaştırmış, metafiziki kısmı kolayca algılanamadığı içinse bu kişiler tarafından araştırma konusu yapılmamış boşlukta bırakılmıştır. Milyarlarca nöron adı verilen hücreden müteşekkil bir fiziğe sahip olan insan beyni, kabaca bu hücreler arası iletişim ağına sahiptir. Hücreler arası iletişim ağının oluşmasını sağlayan hususiyetler, nöronların çekirdeklerinde yer alan madde genlerinden kaynaklanmaktadır. Madde genleri olan D.N.A ve R.N.A’ların fizyoşimik karakteristik özellikleri Dünya insanlığı tarafın oldukça yoğun bir planda araştırma konusu yapılmış ve bu konuda bir çok bilinmiyenler bilinen hale dönüştürülmüştür.

Madde genleri konusunda bilinmeyenlerin bilinenler haline dönüştürülmesi, zihinlerdeki soru işaretlerinin tümünü ortadan kaldıramıyor. Neden? Zira Madde genleri, madde ötesi karakterleriyle iç içe olan metafiziki bir yapı ile birlikte teknolojinin iç dizayn kurallarına uygun olarak yapılanmıştır. Her iki yapı, birbiri ile kaynaşıp uyumlaşan maddi ve madde ötesi karakteristik özelliklere sahiptir. Bu kaynaşmayı ve uyumlaştırmayı yapabilen mimarlar, Bilinç genleridir. Bilinç genlerinin yerleşim yatakları madde ötesi karaktere sahip olan enerjetik formdaki şakralardır. Alt ekstremitede yer alan şakralardaki bilinç genleri, insan beyninin kaba kesif titreşim aktivitesi üzerinde hakimiyet tesis etmiştir. Kök, karın altı, göbek şakralarında yer alan bu bilinç genleri mutat insan kişiliğinin oluşmasına yarayan fonksiyonlar vurgularlar. Üst ekstremitede yer alan şakralardaki bilinç genleri ise hakiki öz insan kişiliğinin oluşmasına yarayan fonksiyonlar vurgularlar.

İnsan beyninin hücresel aktivasyon planı olarak bilinen beyin lobları, sağ ve sol yarım kürelerden oluşan cevherin kaba kesif fiziki, ince latif metafiziki karakteristik özelliklere sahiptirler. Bu karakteristik özellikleri tayin eden Bilinç Genleri; yerleşik bulundukları şakralardaki, öz enerji devinim kanalı ile öz enerji devinim halkasında devindirdikleri öz enerjiyi kullanarak iki ayrı kişiliğin oluşmasını sağlarlar. Birinci kişilik; bu lobların kaba kesif karakteristik özellikleriyle bilinç genleri tarafından oluşturulunca bilinç genlerinin bağlı bulundukları Ana Özgenlerin (Yüksek Benlik) deneyim – evrim – görev programlarına uygun tarzlarda vasıta olarak kullanılır. İkinci kişilik ise bu lobların ince latif karakteristik özellikleriyle bilinç genleri tarafından oluşturulunca yine bu bilinç genlerinin bağlı bulundukları ana özgenlerin bu defa sadece görev programlarına uygun tarzlarda vasıta olarak kullanılır.

Neticede her iki kişiliğin hakiki öz insan planı olan yüksek benlik tarafından kullanması, yüksek benliğin Dünya deneyim – evrim – görev ortamında kullandığı formda kendini açığa çıkarmasını ve bunun akabininden sahip bulunduğu öz haslet, keyfiyet ve değerlerince kendini yaratmasını sağlamaktadır. Bu Öz Yaratım faaliyetleri göz önünde bulundurularak şifrelenen insan beyni, yapısında bulunan D.N.A aktif kodlarla anbe an deşifrelenerek açılıma hazır tutulmaktadır. Bu D.N.A aktif kodlar, dünya insanlarınca “GEN” olarak bilinmektedir. Öz yaratım faaliyetlerinin sürdürülmesinde sonsuz-sınırsız genetik kod açılımını sağlayabilen deşifretik etkileşim mahiyetleri mevcuttur. Bu mahiyetler çerçevesinde bilinç genleri kendi öz enerjilerini kullanarak her mahiyetteki faaliyetlere karşılık gelen genleri, etkileşim altına alarak deşifretik fonksiyon vurgulayarak açabilmektedir. Sonsuz-sınırsız öz yaratım faaliyetleri ile ilgili mahiyetler çerçevesinde deşifretik fonksiyon vurgulayabilen bilinç genleri bu fonksiyonları vurgularken dünya deneyim – evrim – görev ortamında hareket eden diğer bilinç genlerinin de deşifre ettikleri beyinlerin genetik kodlarına etki edebilmektedirler. Bu durum; fiziki titreşimlerle olmayıp metafiziki titreşimlerle gerçekleştirildiği için dünyadaki beyin araştırıcıları tarafından fark edilememektedir. Neticede bir insan diğer bir insana beyin açılım motivasyonlarınca etki edebilmektedir.

BiyoGen Bankası olarak bilinen insan beyninin biyolojik aktiflik planında oluşan fizyoşimik reaksiyonlar, beynin yapısında yer alan nöron adındaki hücrelerin sahip bulundukları karakteristik özelliklerden kaynaklanmaktadır. Fizyoşimik reaksiyonların başında, nöronsal aktivite planına dahil edilen nörostatik enerjetik aktivite gelmektedir. Bu aktivite, bilinç genlerine ait olan öz enerjinin statik enerjiye dönüşmüş halidir ve biyolojik beyine ait fizyolojik ile biyoşimik reaksiyonların oluşturulmasında kullanmak amacıyla devrede tutulmaktadır. Nörostatik enerji kullanımıyla oluşturulan bu reaksiyonlar neticesinde mutat kişiliğin düşünce ve davranış motivasyonlarıyla ilgili karakteristik özellikler ortaya çıkmaktadır. Mutat kişiliğin değer yargılarında farklı mahiyetlerce yaptırım gücüne sahip olan bu reaksiyonlar, mutat kişiliğin diğer mutat kişiliklerce sempatik ve anti sempatik bulunuşuna sebep olmaktadır. Farklı kaile alışlar sonsuz-sınırsız alternatiflerce ortaya çıkmakta ve her bir mutat kişiliğin doğruları kendilerine ait irade gücüyle savunulabilmektedir. Dünya’da yer alan obje ve sujelerin ve hadiselerin farklı bakış açılarıyla değerlendirilmesine sebep olan bu reaksiyonların yön ve mahiyetleri bilinç genleri tarafından değiştirilebilmektedir. Nörostatik enerjetik aktiviteyi sağlayabilen öz enerji, bilinç genleri tarafından kullanılırken Öz’sel Hakimiyet ve Kadiriyet bilinç genlerinin bağlı bulundukları Yüksek Benliklerce devrede tutulmakta ve mutat kişiliğin hattı hareket motivasyonları olan düşünce ve davranış şekillerine gittikçe yücelik kazandırılmaktadır.

İnsan kendi beyninin fiziki olduğu kadar metafiziki yapısına da ait sırlara vakıf olmalıdır. İnsanı bu bilgilerden yoksun bırakmak onu bir makine haline getirir. İnsan duyum ve duygulanmayı, düşünce ve mutluluğu sahip bulunduğu beynin sadece fiziki karakteristik hususiyetlerine bağlamamalı. Bu olgulamaların yaşanmasında hakim olan bilinç genlerinin kullandıkları öz enerji ile direkt etkileşimde bulundukları beyinin metafiziki karakteristik hususiyetlerine de bağlamalıdır.

Ö.Cenap Başman