Atatürk Ve İçsellik
Atatürk’ün vecizelerini inceleyenlerin şahit olacağı bir hakikat var o da İçselliktir. Darbeleyici Aktif Sistem doğrultusunda İçten gelen darbeler, Atatürk’ün kendi sahip bulunduğu kişiliğin ötesinde bir Benlik’ten sadır olmuştur. Dünya insanı buna irticalen söz söyleme sanatı diyor.
Bakın Atatürk bir vecizesinde neler söylüyor :
Barış, milletleri refah ve mutluluğa eriştiren en iyi yoldur. Fakat bu kavram bir defa ele geçirilince daimî bir dikkat ve itina ve her milletin ayrı ayrı hazırlığını ister. 1938
Dünya milletlerini oluşturan fertler bir kavrama ulaşmalıdırlar “BARIŞ KAVRAMI”… Bu kavram milletleri refah ve mutluluğa eriştiren en iyi vasıtadır. Her Kavramlı kendi sahip bulunduğu kavramın icapları doğrultusunda fiiller gösterir. İnsanın sahip bulunduğu kavram çok önemlidir dostlarım, her insan içinde yaşadığı ortamda objeler, sujeler ve hadiselerle alakalı değerlendirmeleri yaparken kendi sahip bulunduğu kavramın koordinatlarındaki bilgi muhtevasına göre yapabilmektedir. Bu nedenle Asli Orijinal Bilgi’ye kavuşmak çok önemlidir. İçinde bulunduğumuz bu ortamda da tâli bilgi alabildiğince yaygındır. Ancak Asli Orijinal Bilgi çok azınlıktadır. Neden? Zira insanlar Asli Yaşam’dan çok Tali Yaşama değer vermektedirler. Bu nedenle de Asli Yaşam’a ait olan yüce olguların yapılanması zorlaştırılmaktadır. Bu Yüce olgulardan birisi de BARIŞ KAVRAMI’dır. Bu Kavram sahip olduğu diğer yüce hasletler gibi Ulu Önderimiz Atatürk’te mevcut yaşanan yüce bir olguydu.
Atatürk’ün de vurguladığı gibi Bu Kavram ele geçirildiğinde daimi bir dikkat ve itina ve Dünya’daki milletlerce yapılması gereken hazırlık ister. Neden? Zira her Yüce Olgunun olabildiği gibi BARIŞ KAVRAMI’da istismara açık olan bir olgudur ve kendini bilmez, çıkarcı, egoist kişiliklerce istismar edilebilmektedir.
İnsanlar kendi kendilerini geri planlarda mahpes kılan ne çok gereksiz şeyler isterler, isteyiniz, isteyiniz. İstedikleriniz kendi kendinizi bağlarken bir diğerlerine zarar vermediğinizi mi düşünüyorsunuz? Siz istediklerinizi gerçekleştirmeye koyulurken başkalarını da bu işe alet ederek onları ters yüz ederseniz bunun vebalini de siz yüklenirsiniz unutmayınız. Bu en büyük Yasa Koyucu’nun değişmez bir yasasıdır.
Mukadder olanı seçebilirsiniz ama bu işlemi yaparken bir başkasını da madur etmeyiniz. Seçici olurken ufkunuza bakmalısınız. Seçiniz, seçiniz bu sizin en tabi olan hakkınız, irdeleyiniz, tahkik ediniz, enine konuna araştırınız… Göreceksiniz ki her cihetten araştırabileceğiniz çok şeyler vardır. Bunlar sizin ufkunuzun açılmasına yarayan gerekli materyallerdir. Sebepsiz hiç bir şey var edilmemiştir. Her bir şeyin mutlaka bir çok cihetten inkişaf etmesine yarayan gerekli materyaller mevcuttur.
Dostlarım, bilirsiniz ki aslında yararlı ve zararlı ifadeleri bizlerin dahil olduğu kozmik dünya tekamül planında üzerinde durulan göreceli terimlerdir. Bizler hep bu ifadelerin, bağlı şuurumuzda oluşturduğu kavramlara değer vermekteyiz ve bu kavramların dahilinde hattı hareketimizi tayin eder, devam ettirmeye çalışırız, halbuki görecelliğin çok çok ötesinde bulunan serbest şuurunuz (kozmik şuur) bütün bu göreceli ifadelere dayalı olan kavramlardan ari ve münezzeh olarak küresel ve evrensel görüşler arz eder. İşte sevgili Ulu Önderimiz Atatürk’te sahip bulunduğu Serbest Şuuru (Kozmik Şuru) ile Dünya ortamında aşikare çıkardığı yüce hasletlerine dayalı olan tarzlarda hareket ederek gerçekleştirmesi gereken inkılâpları fiilen gerçekleştirmiştir. Serbest Şurura dayalı olan hasletler, İnsanın Özünden sahip bulunduğu Darbeleyici Aktif Sistem doğrultusunda aşikare çıkarılarak birer Yüce Olgu olarak yaşanırken irticalen hareket etme yoğunluğu yüzde yüzlere ulaşır. Bu yoğunluğa her insanın ulaşması; onu, Özünden huzurlu , özgür ve Evrensel olan bir değerlendirme gücüne sahip kılacaktır.
Ö.Cenap BAŞMAN