Uzay gemileri
Dünya insanlığının UZAYLILAR olarak tanımladıkları, İlahi Hizmet Ünitelerine ait olan UZAY GEMİLERİ’ indeki tesisat, BOYUTLAR ARASI KOZMİK SEYİR’in gerçekleştirilebilmesi amacıyla tanzim edilmiştir.
Bu gemilerdeki güç toplama üniteleri canlılıklarını daima koruyabilen canlı kristallerden yapılanmışlardır. Bu üniteler, rabsal terminolojide “ilahi kudret” ifadesiyle vurgulanmak istenilen RA Gücü’nü Merkez Üs’teki (uzay gemilerinin bağlı bulunduğu teknolojik üs) devasa nitelikli canlı kristal ünitelerden programlı olarak toplayacak şekilde tanzim edilmişlerdir.
Kristaller kontak kurucu-toplayıcı-sevkedici olmak üzere üç ana karaktere sahip bulunmaktadırlar.
Gemilerdeki Tesisat; Güç Toplama Ünitelerinde toplanan RA GÜCÜ’nü çok özel Teknolojik fonksiyonlarla ALTIN TAÇ BUUDU’nda muhtelif frekanslı SİKLON GÜÇ ALANLARI’nın oluşturulmasında kullanmaktadır.
Bu şekilde oluşturulan alanların maksimal frekansı Uzay Gemisinin bağlı olduğu muayyen bir Teknolojik Üs’ sün içinde bulunduğu UZAY/ZAMAN BOYUTU OLMA FREKANSI’na eşdeğer kıstasta olabilmektedir.
Bu Uzay Gemileri, Çekirdek Galaksiyle (Samanyolu) alakalı Uzay/Zaman koordinatlarında iken çok düşük frekanslı alanların oluşturulmasıyla bir boyuttan bir başka boyuta geçmek mümkün olabilmektedir. İşte bu şekilde yapılan boyutlar arası kozmik seyir, Dünya üzerindeki toplumlar tarafından bir yerden bir yere yol katetme tarzında değerlendirilmektedir.
İlahi hizmet üniteleri, kullandıkları uzay gemileriyle hangi uzay/zaman boyutuna geçmek istiyorlarsa, o uzay/zaman boyutunda bulunan yaşamsal değerlerin (zaman-mekan-form) sahip bulundukları frekansla, dahil oldukları uzay/zaman boyutu olma frekans skalasına ait bir frekansa eş değer frekanslı bir siklon güç alanını, altın taç buudu denilen uzay gemisi platformunda oluşturabilmektedirler.
Yüzyıllardır Dünya Toplumlarının çözümlenmesini merakla beklediği UZAY VE UZAYLILAR GİZEMİ ile alakalı bilgiler, İnsanlığa şimdiye kadar hep sahip bulundukları TOPLUMSAL BİLİNÇ BOYUT KAVRAMI‘na uygun olan bir hitapla intikal ettirilmek istenmiştir. İçinde bulunulan bu dönemde de bu kavramın evoke edilmemesine dikkat edilmektedir.
Dünya toplumları arasında matlup düzeyde bir Bilinç Boyut Kavramına sahip olanlar, elbette ki bu yazılan bilgilerin çok daha yüksek frekanslı olan mahiyetleriyle muhatap edilmektedirler.
Burada “her bilgi, ancak kendi sahip bulunduğu olma frekansıyla eşdeğerli bir olma frekansına sahip olan kavramın koordinatlarına kilitlenebilmektedir” prensibi geçerlidir.
Göksel terminolojik sistemler şimdiye kadar Dünya insanlığına çok şeyler duyurmak istemişlerdir. Ancak insanlık yatay planın fuzuli olgularıyla kendi varlığını alabildiğine öylesine meşgul etmiştir ki, bütün bunları yeterince duyamamıştır.
Duyabildikleri olmamış mıdır? Olmuştur. Ancak, duyabildiklerini de kendi yaşadığı yatay olguların arasına dahil etmiş ve kendi varlığına duyurulmak istenileni dejenere ederek yaşamıştır. Şimdi bu son devrede artık bütün sistemler, TEK SİSTEM’in Yüksek Talimatlarıyla TEK SES çıkarmak üzere BİR’lik oluşturmuşlardır. Bu BİR’lik oluşturma, Dünya üzerinde cereyan eden ANA HASAT’la alakalı MÜŞTEREK PROGRAM SİSTEMİ‘nin icaplarından kaynaklanmaktadır.
Bu program: Tek Sistem’in hazırladığı devasa nitelikli bir programdır.
Tek sistem: Göklerdeki bütün sistemlerin bağlı oldukları “Özerk Ana Sistem” dir.
Özerk Ana Sistem’e bağlı olan bütün sistemlerin ilahi teknolojinin imkanlarıyla tesislediği teknolojik üsler ve bu üslere bağlı bulunan ana uzay gemileri ile, bu gemilere ait ateş-ses-ışık işlem diskleri sadece Özerk Ana Sistem’in yüksek talimatları doğrultusunda hareket etmektedirler.
Ö.Cenap BAŞMAN